SON TV Yazıları: İKİ TATLI SÖZ
[ 19/6/2013 - 09:00 ]  By Mehmet Eymür  admin@atin.org

“Muhtar bile olamaz” deniliyordu. Muhtar olamadı ama Başbakan oldu ve 10 yıldır Başbakanlık makamında.

SON TV Yazıları: İKİ TATLI SÖZ


“Muhtar bile olamaz” deniliyordu. Muhtar olamadı ama Başbakan oldu ve 10 yıldır Başbakanlık makamında.

Muhtar olamaz

Recep Tayyip Erdoğan, Aralık 1997’deki Siirt mitinginde ‘camili minareli, kışlalı, süngülü' şiiri nedeniyle hapse mahkûm olup siyasi yasaklı olunca “Muhtar bile olamaz” deniliyordu. Muhtar olamadı ama Başbakan oldu ve 10 yıldır Başbakanlık makamında.

24 Temmuz 1999’da cezaevinden tahliye olan Erdoğan, 14 Ağustos 2001’de kurucuları arasında olduğu AKP’nin Genel Başkanı seçildi. Erdoğan 2002 başında ABD’yi ziyaret etti ve ABD’deki Türkiye masasına bakan şefler tarafından misafir edildi.

15 Kasım 2003 sabahı İstanbul’da Neve Şalom ile Beth İsrael Sinagoglarına ayin sırasında bomba yüklü araçlarla intihar saldırıları yapıldı. 25 kişi öldü, 262 kişi ise yaralandı. Erdoğan eylemleri yapan teröristlere meydan okudu.

ABD Ziyaretleri, Yahudi Cemaatleri

2002 ABD ziyareti ve Sinagog saldırıları sonrasındaki tutumu Tayyip Erdoğan’ın önünü açtı. 2004 yılında ABD Başkanı Bush ile görüşmeye gittiğinde sıcak bir şekilde karşılandı. ABD’de çok kuvvetli ve etkin bir topluluk olan “ABD Yahudi Teşkilatı” ise ona merasimle “Yahudi Cesaret Madalyası” verdi. Ondan sonra R. Tayyip Erdoğan’ın yıldızı hızla yükseldi.




Hayatından Enstantaneler

Gelin 10 yıldır Türkiye siyasetine yön veren Başbakan Erdoğan’ın hayatındaki önemli karelere basından alıntılarla birlikte bakalım:




Ananı da Al Git

Gittiği birçok ilde sevgi gösterileriyle karşılandı; ancak bireysel protestoların da hedefi olmaktan kaçamadı. Bir çiftçinin “Anamızı ağlattınız” sözü üzerine, önce “Artistlik yapma lan” dedi; çiftçi sitemine devam edince de “Hadi, ananı da al git buradan” diye ekledi. Bu olay, günlerce tartışıldı; Erdoğan sert şekilde eleştirildi.

En Çok Gezen Başbakan

Başbakan Erdoğan, 2003’ten bu yana 90’ın üzerinde ülkeye 300’e yakın ziyaret gerçekleştirdi. Bu rakamlarla Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en çok yurtdışı ziyareti yapan başbakanı oldu. Akılda kalan ziyaretlerinden biri, eşi Emine Erdoğan’ın yanı sıra Ajda Pekkan, Sertab Erener ve Nihat Doğan gibi isimlerle birlikte gittiği ve Afrika turunun bir parçası olan Somali ziyaretiydi.




Demokratik Açılım Süreci

2009’da başlayan ‘Demokratik Açılım’ süreci, halen devam etmekte. Kamuoyu tarafından detayları bilinmese ve birçok soru işareti taşısa da riskli ve önemli adımlar atıldığı da bir gerçek. İlk başlarda PKK ile görüşmeleri şiddetle reddeden Başbakan Erdoğan sonra bunu kabullendi.

İsrail’e ‘One Mınute’

‘Bölge ülkeleriyle ve komşularla sıfır sorun’ politikasıyla yola çıkan Erdoğan, özellikle son dönemde bu bakış açısından uzaklaştı. Başbakan, 2009 yılında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e sinirlenip ağır ithamlarda bulundu ve Davos’ta katıldığı paneli terk etti. Bu olay dünya basınına bomba gibi düştü. Erdoğan’ın yurtdışındaki imajı büyük ölçüde değişti.




İlk Kez Annesine Ağladı

Şiirler okunurken, şarkılar söylenirken gözlerinin dolduğunu birçok kez görüldü ama ilk kez 8 Ekim 2011’de annesi Tenzile Erdoğan’ın Fatih Camii’ndeki cenaze töreni sırasında hıçkırıklarla ağladığı tespit edildi.

10 Yılda 7 Zafer

Başbakan Erdoğan’ın AK Parti Genel Merkezi’nden yaptığı ‘balkon konuşmaları’nı bilmeyen yok. Bugüne kadar üç kez o balkondan zafer konuşmaları yaptı. 2002 Genel Seçimleri’ni de sayarsak geçtiğimiz süre zarfında Başbakan Erdoğan, 3 genel seçim, 2 yerel seçim, 2 de referandumdan zaferle çıktı. Partisi bu sırada oy oranını giderek artırdı; en son yüzde 49,8’i gördü. 12 Haziran 2011’deki son seçim zaferinde genel merkezin balkonundan halka şöyle seslenmişti: “Seçimin galibi Türkiye’dir”




Attan Düştü

Erdoğan’ın etkileyici hitabet gücü ve parti içinde kurduğu kusursuz hâkimiyet, onu karizmatik bir lider haline getirdi. Belki de o karizmanın çizildiği tek gün, 30 Mart 2003’tü. Erdoğan, Bayrampaşa Şehir Parkı’nda ata binmek istedi. Seyisin elinden kurtulan at bir anda huysuzlandı. Bir süre atın üzerinde kalmak için çaba sarf eden Erdoğan, bunu başaramayınca kum zemine düştü. Erdoğan, yıllar sonra ‘Muhteşem Yüzyıl’ı “Kanuni 30 yılı at üstünde geçirdi” sözleriyle eleştirince, sosyal medya kullanıcıları, “Siz 3 saniye geçiremediniz” diye laf çarptılar. O ise “ama Başbakanım” diye cevap verdi.

Time Kapağında 9. Türk

Başbakan Erdoğan, ABD’nin gündem belirleyen dergisi TIME’a kapak olan 9.ncu Türk oldu. TIME’ın Erdoğan için attığı başlık ‘Erdogan’s Way - Erdoğan’ın Yolu’ idi. Başbakan’ın ‘kendi doğru bildiği yolda gittiğinin’ vurgulandığı haberde, Türkiye’nin bölgede Arap Baharı için giderek güçlü bir model oluşturduğu belirtiliyordu.




3 De Yetmez, 5 Tane!

Erdoğan’ın Başbakanlığı süresinde en çok konuşulan söylemlerinden biri “En az 3 çocuk”tu. Niyeti ülkedeki nüfus artışı hızındaki azalmaya müdahale etmekti. ‘3 çocuk’ mevzusu köşe yazarlarının en sevdiği konu haline geldi. Erdoğan tepkiler karşısında geri adım atmadığı gibi, Bosna’da yaptığı konuşmada “Ben Türkiye’de ‘3 çocuk’ diyorum ama burada en az 5 çocuk olması lazım” diye ekledi.

Obama İle El Ele

Kendisini ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin “Eş Başkanı” olarak niteleyen Başbakan Erdoğan, gerek Başkan Bush, gerekse de Başkan Obama ile çok samimi idi. Son günlerde “Eş Başkanlık” devam ediyor mu bilmiyoruz ama Taksim Gezi Parkı ile gelişen olaylara ve bu olaylarla ilgili ABD, İngiltere ve Avrupa Birliğinin yaklaşımlarına bakınca Erdoğan Hükümeti ile ilişkilerin eskisi gibi olmayacağı görülüyor.




Uludere ve Reyhanlı

Başbakan Erdoğan 34 kişinin öldüğü Uludere ve 51 kişinin öldüğü Reyhanlı konusunda hep başkalarını suçladı. Erdoğan, Uludere olayının Obama'ya uzandığını, haberlerin amacının Amerika’daki mevcut iktidarı zayıf düşürmek olduğunu söyledi. Bütün devlet çarkının başında bulunan kişi olarak hiç özeleştiri yapmadı. Gelen Suriyeli mülteciler arasında istihbarat elemanları bulunabileceğinin neden düşünülmediğini, neden mültecilerin huduttan uzak noktalara yerleştirilmediği gibi basit önlemlerle hiç uğraşmadı. Suriye’yi kolay yenilir bir lokma sandı. Suriye konusunda Rusya, Çin, İran gibi önemli faktörleri dikkate almadı. Esad ailesi ile el ele tutuşurken, bu ailenin teröre verdiği desteği ve Türkiye’ye verdiği zararı dikkate almadı. Aynı tutumu, yıllarca Türk terör örgütlerine eğitim veren Filistinliler için de uyguladı. Sadece hissi ve dini motifleri dikkate aldı.




İki Ayyaş, Çapulcular ve Ustalık Devri

Başbakan Erdoğan ‘Çıraklık Devri’nde güzel işler yaptı. Eski radikal söylemlerini hatırlatanlara “Artık değiştim” diyordu. Sadece kendisini seçenlerin değil bütün ülkenin Başbakanı olduğunu, makam için değil hizmet için bulunduğunu söylüyordu. Artık Ustalık devrine geçmişti ama ustalık yaramadı. Keşke “çırak” kalsaydı. Gittikçe sertleşiyor, gittikçe kırıcı oluyordu. Libya konusunda, Mavi Marmara olayında, Rum’ların Kıbrıs yakınlarında yaptığı petrol aramasında ve en son Suriye konusunda yapamayacağı tehditlerde bulunması ve arkasının gelmemesi, inandırıcılığını kaybettirdi. Yeni alkol yasasını dini referanslar vererek savunduğu grup toplantısında “İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da, inancın emrettiği niçin reddedilmesi gerekiyor?” ifadesi büyük infial ve tartışma yarattı. “İki ayyaş” bir yana, Mardin’de yaşayan ve imal ettikleri şarapları çok meşhur Süryani Papazları bizim vatandaşımız değil mi? Onların inançları ne olacak?

İki Tatlı Söz

Sayın Başbakan, “İnadım inat” dediniz, gönül almadınız, iki tatlı söz söylemediniz, hatalardan dönmenin ve gerektiğinde özür dilemenin büyük bir erdem olduğunu düşünemediniz. Sayenizde bütün örgütler, provokatörler, Türkiye düşmanları bayram ediyor. Elektriklenme dalga dalga tüm ülkeye yayılıyor. İyi yaptığınız her şeyi bir anda sildiniz. Biliyorum yorgunsunuz, bu ülkeyi idare etmek de çok zor ama bunların hiç biri mazeret olamaz. Yanlışlardan dönmek ve herkesin Başbakanı olmak sadece sizin elinizde. İki tatlı söz, bir gönül alma…