Afgan Türkleri
[ 17/12/2001 - 11:00 ]  By Hakan Yavuz Demir  hakandemir@ixir.com

Bildiğiniz gibi Afganistan meselesi, Türkiye ve Dünya gündeminde yaklaşık bir aydır, birinci mesele olarak yer almaktadır.

23 Ekim 2001

Sayın Mehmet Eymür,

Bildiğiniz gibi Afganistan meselesi, Türkiye ve Dünya gündeminde yaklaşık bir aydır, birinci mesele olarak yer almaktadır.

Bizler Türkiye’deki Afganistan Türkleri ile ilgili sivil toplum örgütleri olarak, bu konuda neler yapabileceğimizi görüşmek üzere, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneğimizin öncülüğünde bir araya geldik. Afganistan meselesi ve Afganistan Türkleri hakkındaki ortak görüşümüzü bir basın açıklaması halinde Türk ve Dünya kamuoyuna duyurmaya karar verdik.

18 Ekim 2001 tarihinde, İstanbul’da Akgün Otel’de düzenlediğimiz basın toplantısında Av. Hakan Yavuz Demir tarafından okunan basın bildirimizi yolluyoruz.

Saygılarımızla.

Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği Başkanı

(Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Başkan Yrd.)

Av. Hakan Yavuz Demir.

Tel: 0 212 632 86 28
0 532 236 80 82

e posta: hakandemir@ixir.com

--------------------------------------------------------------------------------

Sayın Basın Mensupları,

Çok uzun yıllardan beri devam eden Afganistan Türklerinin ve Afganistan’da yaşayan diğer milletlerin acısı, gene ne yazık ki bir savaş nedeniyle kurşunlar ve toz duman içinde kalmış Afganistan ile birlikte tekrar gündemde.


AFGANİSTAN TARİHİN BAŞLANGICINDAN BERİ TÜRK YURDUDUR

Afganistan tarihin başlangıcından beri, Türk Yurdudur. Tarihte binlerce yıl boyunca bu bölgede pek çok Türk Devleti kurulmuş ve adaletle hükmetmiştir.

Tarihin, bilim adamlarının ve bizlerin bildiği bu gerçek son seksen sene içinde defalarca inkar edilmeye veya gözden uzak tutulmaya çalışılmıştır. Ancak Afganistan’ın bütününde MÖ.125-MS.40 Saka Türkleri, MS 40-425 Kuşanlar, MS. 425-566 Akhunlar hüküm sürmüşlerdir. 7. Asrın sonlarına doğru burada İslamiyet çok hızlı bir şekilde yayılmıştır. Araplarla savaşan Teginşahlardan sonra 10. Asırda Gazneli Türklerin önderliğinde gene bir Türk Devleti kurulmuştur. Gazneli Sultan Mahmut zamanında (999-1030) Afganistan’daki Müslüman Türk nüfusu İslamı Hindistan’a kadar yaymıştır. 1040 yılında Gazneli hakimiyeti yerini birbaşka Türk Devleti olan Selçuklulara bırakmıştır. 12.asırda bölgede Harzemşahlar daha sonraları ise Büyük Timur Devleti, Babür Devleti, Avşarlar, Türkistan Beylikleri, Astrahanlar ile yakın zamana kadar Afganistan’da mutlak Türk hakimiyeti yaşanmıştır. Ancak bölgede en son Türkistan Beylerinden olan Şerif Han öldürülünce (1887) Türk hakimiyeti zayıflamaya başlamaktadır.

Neticede1800’lü yılların sonuna doğru, Çarlık Rusyası ile Büyük Britanya Krallığı, sömürge bölgeleri arasında, hakimiyet sahasını ayırması amacı ile Afganistan diye bir tampon devlet kurulmasına karar verdiler. Bu bölüşüme göre Çarlık Rusyası Türkistan coğrafyasında, Büyük Britanya İmparatorluğu Hindistan’da emperyal emellerini gerçekleştireceklerdi. Bu iki hakimiyet sahası arasında da, yönetiminde İngilizlerin denetimindeki Peştunların hakim olacağı bir tampon devlet olan Afganistan böylece oluşturuldu. Bölgede binyıllardır hüküm süren Türk varlığı böylece artık devre dışı bırakılmaya başlıyordu. Günümüze kadar da bu yaklaşım hep böyle olmuştur. Her zaman için dış güçlerin himaye denetim ve yönlendirmesindeki çeşitli Peştun gruplar iktidarda tutularak, bölgenin asıl sahibi olan Türklere herhangi bir söz hakkı verilmemiştir. Afganistan da yaşayan Türkler sindirilmeye, yok edilmeye, soykırıma tabi tutulmaya çalışılmıştır.


AFGANİSTANDA YAŞAYAN SOYDAŞLARIMIZ AFGAN OLARAK ADLANDIRILAMAZLAR

Bütün bu anlattıklarımızdan sonra üzülerek görmekteyiz ki günümüzde Afganistan’daki Türk varlığı bazı kötü niyetli veya bilinçsiz yaklaşımlarla Afgan kimliği ile tanımlanmak ve Afgan ismi ile tanıtılmak istenmektedir. Afganistan’da yaşayan Türklere Afgan denemez, zira Afgan = Peştun demektir. Afganistanda yaşayan diğer milletlere olduğu gibi Türklere de en büyük zulüm soykırım baskı hep bu Afgan = Peştun gruplar tarafından yapıldığı için Türk’e Afgan demek bir şekilde hakaret manasına da gelir.

Bizler buradan Türkiye ve tüm dünya kamuoyuna duyururuz ki burası tarihten beri gelen adıyla Güney Türkistan’dır Horasandır. Şu anda, burada ezelden beri var olarak yaşamakta olan kardeşlerimiz, kendi yurtlarında yaşama savaşı vermektedirler.

Bu topraklara Türkler sonradan gidip yerleşmiş değillerdir. Bu topraklar bizzat Türk Milletinin tarihte varoluşu ile eşdeğer bir zamana sahip olarak, Türk’e yurtluk yapmıştır ve bundan böyle de yurtluk yapmaya devam edecektir. Bu topraklarda oldukça medeni insanlar yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Bakmayın, şu anda çağdışı bir yönetim iktidarda olabilir ancak bu günler geçecek ve gene medeni bir hayat tarzı egemen olacaktır.


AFGANİSTANDA TÜRKLER NÜFUSUN 3’TE 1’İNİ OLUŞTURMAKTADIR

Bu gün Afganistan nüfusunun 3’te 1’lik bölümünü Türkler oluşturmaktadır. Bu kardeşlerimiz, dili ile, kültürü ile, hayatı, yaşayış şekli ile Türk Dünyasının ayrılmaz parçasıdırlar. Ayrıca Afganistan Türkleri tarihi hakikatler ve nüfus yoğunluğu ile Afganistan’ın asli unsurlarındandır. Kesinlikle azınlık veya etnik grup olarak adlandırılamazlar.

Afganistan’ın 28 vilayetinden en az 12’si ekseriyetle Türklerin yaşadıkları vilayetlerdir. Afganistan’da Türklerin yaşadığı bölgeler yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından oldukça zengin olup, özellikle tarıma çok elverişli ovalık arazi olduğu için, yerleşime ve yoğun bir nüfusu barındırmaya müsaittir. Haritaya bakılırsa diğer bölgeler genellikle dağlar ve çöllerden oluşmaktadır. Bu nedenle özellikle Peştunları Afganistan’da sayı olarak yüksek gösterme çabaları gerçekçi olmaktan uzaktır. Zira Peştunların iddia edilen nüfus sayısına göre dağlarda ve çöllerde hayatlarını idame ettirebilme imkanı, yerleşme imkanı fiilen imkansızdır. Afganistan’da Peştunların çoğunluğu teşkil ettiği iddiası sadece bu güçleri egemen kılabilmek için uydurulmuş bir yalandır. Eğer uluslararası bağımsız bir kuruluş tarafından sağlıklı bir nüfus sayımı gerçekleştirilirse bu gerçek net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Türkler nasıl Afganistan coğrafyasının geçmişinde söz sahibi olmuşlarsa, Afganistan’ın bugünü ve yarınında da önemli oranda belirleyici olmaları gerekmektedir. Kimse Afganistan Türklerini dışlayan bir çözüm veya plan yapmaya kalkmamalıdır.


AFGANİSTAN’DA YAKIN TARİHTEN İTİBAREN BAZI IRKÇI PEŞTUN UNSURLAR BÖLGEDE DIŞ GÜÇLERİN ETKİSİ VE KONTROLÜ İLE İKTİDAR YAPILMIŞLARDIR

Afganistan’da Yakın tarihte krallık yönetimleri ile kendini gösteren istibdat, baskı ve şiddet, asimilasyon, devam eden süreçte, değişik rejimlerde de varlığını sürdürmüştür. Günümüzde ise bu istibdat ve şiddet artık o kadar büyük bir boyut almıştır ki, Bir Taliban belası tüm Dünya Düzenini bozmaya kasdetmiştir. Geçmişte ve günümüzde yönetime hakim olan Peştun güçlerin ortak noktaları sürekli olarak dışarıdan destek almaları, baskı ve şiddet uygulayarak insan haklarını ihlal etmeleri ve koyu bir Peştun ırkçılığı yapmalarıdır. Bu ise Afganistan’da barış ve istikrarı bozan en önemli unsurdur.

Bu gün Dünyaya, bu kadar umarsızca bakan, insanlara ve insani değerlere hiç bir önem vermeyen her türlü şiddeti, baskıyı ve cinayeti gözü kapalı işleyebilen bu insanlar topluluğunun, içinde yaşadığı topluma, ülkeye ve ortak kader paylaştığı halka nasıl davrandığını düşünmek hiç de zor değildir.

Nedir Taliban Gerçeği ?


DIŞ GÜÇLERİN DESTEĞİNDEKİ PEŞTUN IRKÇILIĞININ YENİ UYARLAMASI T A L İ B A N

Dış güçlerden destek alan ve dış güçlerin gölgesinde büyüyen Peştun Irkçılığının yeni bir uyarlaması, vahşetin ve terörün yeni adı, uluslararası bir suç organizasyonu.

Ne yazık ki Afganistan coğrafyasında yaşayan bazı Peştun kabileleri çok önceden beri ve halen günümüzde çok kolaylıkla dış güçlerin güdümünde ve kontrolünde, sırtını onlara dayamış olarak egemen hale getirilmeye çalışılmış ve çalışılmaktadır. Bu gün Taliban örgütü incelendiğinde aslında gösterilmeye çalışıldığı gibi İslami bir oluşum değil, tamamen Peştun ırkçılığına dayalı bir organizasyon olduğu çok açık ve net bir şekilde görülür. Çeşitli dış güçlerin gölgesi altında büyüyen ve beslenen bu organizasyona İslami görünüm verilmesini ve bu şekilde gerek Dünyada gerekse Türkiye’de yandaşlar ve karşıtlar toplamasını çok tehlikeli bir gelişme olarak görüyoruz. Bu şahısların İslamla bir ilgisi yoktur. Bunlar Peştun ırkçısı bir terörist oluşumdur. Bilindiği gibi İslamın terörle bir ilgisi yoktur. İslamda terör yoktur. Uyuşturucu kaçakçılığı ile, bin türlü ahlaksızlıkla iç içe yaşayan bu insanların da İslam ile bir ilgisinin bulunmadığı da ortadadır.

Lütfen düşünelim, Üsame Bin Ladin denen adamın paralı arap askerleri ile birlikte Afganistan’da ne işi vardır. Bu şahıs geçenlerde televizyonda savaşlar neticesi bir milyon müslüman çocuğun öldüğünden bahsetmiştir. Konuşmasında bahsettiği yerlerin Irak ve Filistin olduğunu ifade etmektedir. Peki neden Afganistan’da kendisinin ve adamlarının, Taliban yönetiminin sebep olduğu çocuk ölümlerinden hiç bahsetmemektedir. Göçmen kamplarında her türlü insani şartlardan uzak, sağlıksız şartlarda, değil doktor, ilaç bulmak, yiyecek bile bulamayan insanların, değil mama, anasının sütünü bile içemeyen çocukların ve yokluk ve hastalık içinde ölen insanların hesabını kim verecektir. Yoksa bu ölümüne sebep oldukları çocuklar ve insanlar Müslüman değilmiydi? İnsanları, kendi yandaşlarını Müslüman ve kendisinin dışında olanları Müslüman değil şeklinde ikiye bölme hakkını bu fanatiklere kimse vermez. Bu insanların İslam ile hiç bir ilgi ve alakaları yoktur. Bu insanların yönetimleri, düşünceleri ve davranışları İslam inancı ve düşüncesi ile kesinlikle bağdaşmaz. Afganistan’da bu gün çöl kabileciliği yapan bir grup ile Peştun ırkçısı bir grup dış destekler verilerek egemen güç haline getirilmiştir. Bu teröristlerin dış destekçileri, gölgelerinde büyüttükleri canavarın şu anda kendi ülkelerindeki siyasi ve sosyal yapılarında ve uluslararası boyutta devletlerarası ilişkide durumu ne denli kritik noktaya getirdiklerinin farkına vardılar mı?

Gene Televizyon kanallarında hepimiz seyrettik, Bin Ladin Amerika’daki asrın en büyük terör hadisesini kendilerinin yaptığını ikrar etti. Normal bir insanın aklına bile gelemeyecek korkunçluktaki bu vahşi saldırılar ve bizim çok iyi bildiğimiz Afganistan’daki Taliban Vahşeti tüm dünyaya nasıl bir canavar yaratıldığını çok iyi göstermiştir. Bin Ladin’i önder konumuna getirenleri, yaptıklarını sempatik göstermeye çalışanları, 11 Eylül’ den sonra dünyanın ne hale geldiği gözlerinin önüne getirerek bir kez daha aklı selim ile düşünmeye davet ediyoruz. Taliban, Bin Ladin ve El Kaide uluslararası çıkar grupların hizmetinde, sadece müslümanlara eziyet etmek ve İslama zarar vermek için kurulmuş suç organizasyonlarıdır.


İSLAM İNANCINDA TERÖRE YER YOKTUR

Burada İslam ile terörü aynı cümlede birleştirerek ifade etmenin ne kadar sakıncalı olduğunu da ayrıca belirtmek isteriz. Bu çok tehlikeli bir tanımlamadır. Terörün dini milliyeti olamaz, hele böyle uluslararası terörün hiç bir haklı gerekçesi olamaz. İslam dininde teröre yer yoktur. Ayrıca Afganistan’da bugün terör odaklarına karşı yapılmakta olan operasyonları bir Hristiyan Müslüman Savaşı, Bir Haçlı Savaşı olarak ifade etmenin her iki taraf için de oldukça yanlış bir tanımlama olacağını belirtmek durumundayız. Bu operasyonlar uluslararası terörizme ve komplolara karşı Dünyanın, insanlığın ortak bir mücadelesi olmak durumundadır. Bu uluslararası terörizme karşı bir harekettir. Taliban gibi suç organizasyonlarının ve Bin Ladin gibi terör ağalarının desteklenmesinin, sempatik görülmesinin hiç bir haklı gerekçesi olamaz. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi bazı güçlerin taşeronluğunu yapan bu suç organizasyonlarının yaptıklarını İslam adına olduğunu söylemeleri ve böyle tanımlanmaları bizzat dinimizi küçük düşürmeye yönelik ve bizzat İslam inancına zarar vermeye yönelik bir harekettir. Dinimiz hiç bir zaman terör yapın demiyor, uyuşturucu ticareti yapın, masum ve savunmasız halkı hedef alın demiyor. Bu suç organizasyonları gölgesinde büyüyüp beslendikleri güçler tarafından maşa olarak kullanılmış, neticede, gittikçe azgınlaşarak, kontrolden çıkarak tüm dünyanın başına bela olacak duruma gelmişlerdir.

Eğer Afganistan Türklerinin bu güne kadar sürdürdükleri haklı mücadeleye destek verilseydi, sesleri duyulsaydı, Dünya bugün bu kritik noktaya gelmezdi. Zira bizler defalarca bu terörist oluşumları, yaptıklarını, cinayetlerini, soykırımlarını, insanlık dışı uygulamalarını, uyuşturucu ticareti yaptıklarını, dış güçlerden destek aldıklarını çeşitli platformlarda sürekli olarak gündeme getirdik ama ne yazık ki hiç bir destek bulamadık. Şimdi bütün haklılığımızla söyleyebiliriz ki;

“Biz Dünyayı bu belaya karşı uyarmıştık !”


AFGANİSTAN TÜRKLERİ TALİBANA KARŞI VERDİKLERİ MÜCADELEDE GENERAL ABDÜRRAŞİT DOSTUM KOMUTASINDA BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDEDİR.

Bugün Afganistan’da mücadele veren kardeşlerimiz, Afganistan Türkleri büyük bir çoğunlukla General Abdürraşit Dostum komutasında birleşmişlerdir. Yapılmakta olan silahlı mücadelenin daha çabuk ve daha büyük netice vermesi ve devamında siyasi sahada da bu neticenin faydalarının görülebilmesi için bütün kardeşlerimizin birlik ve beraberliğini daimi surette bu yapı altında görmek istiyoruz. General Abdürraşit Dostum’a ve Kahraman Türk Kardeşlerimize, Askerlerimize muzafferiyetler dileriz.

Hemen belirtelim ki, aslında Taliban oluşumuna karşı mücadele, Amerikanın Afganistan’a müdahalesi ile başlamış değildir. Kuzey ittifakı bu oluşum ilk olarak görülmeye başladıktan itibaren mücadeleye başlamış ve aradan geçen yıllar boyunca bu silahlı mücadele, Taliban ile savaş hep sürmüştür. Bu nedenle de Taliban Yönetimi, Afganistan’ın bütününe hiç bir zaman için hükmedememiştir. Dolayısıyla bu savaşın, bu mücadelenin daha yeni başladığını söylemek bizzat o savaşı yürüten kahramanlara bir haksızlık olur. Ancak ne zaman ki bu terörden Amerika Birleşik Devletleri‘ de nasibini almıştır, o vakit neler oluyor diye tüm dünya gözlerini bölgeye çevirmiştir. Dünyanın yapmaya çalıştığı bu operasyonlar, çok önceden beri Afganistan’da Taliban’ a karşı yapılagelmekteydi. Kuzey İttifakı gücü yettiği kadar bu mücadeleyi hiç bir dış yardım almadan sürdürmekteydi.

Bundan önce herhangi bir dış yardım almadan, Afganistan Türklerinin mücadelesi nasıl devam etmişse halen öyle devam etmektedir. Afganistan Türkleri bu haklı mücadelelerini tamamen kendi imkanları ile vermektedir. Bölgenin hassas durumu ve Türk Dünyası açısından önemi göz önüne alınırsa bundan sonra Afganistan Türklerine verilmesi gereken yardımın ne kadar önemli olduğu görülecektir.


BÖLGEDEKİ TÜRK CUMHURİYETLERİ TALİBAN’A KARŞI DESTEKLENMELİDİR

Taliban ve Bin Ladin Afganistan’da mutlak hakimiyeti sağladıktan sonra, zengin doğal kaynaklara sahip Türk Cumhuriyetlerini kendisi için yayılma sahası olarak görmekteydi. Taliban Yönetimi bundan önce çeşitli terörist unsurları bünyesinde barındırıp eğiterek, bölgedeki Türk Cumhuriyetlerinin yeni gelişmekte olan demokratik yapılarını geriletmek ve sabote etmek için elinden geleni yapmış, halkın dini duygularını istismar ederek kendisine militan temin etmeye çalışmış, bombalar patlatmış, suikast girişimlerine destek olmuştur. Ancak Taliban Yönetiminin Türk Cumhuriyetlerine yönelik faaliyetlerinde fazla başarılı olamamasının bir sebebi de, Afganistan’daki Türk kardeşlerimizin Talibana karşı verdiği mücadeledir. Dolayısıyla Afganistan’daki Türklere yardım verilmesi ile bu kardeşlerimiz hem haklı davalarında yalnız kalmamış olacaklar, hem de Türk Cumhuriyetlerine istikrarın temini ve demokrasinin gelişmesi yolunda önemli bir destek sağlanmış olacaktır.


TALİBANA VE BİN LADİN’E VERİLEN DIŞ DESTEK TAMAMEN KESİLMEDİR

Belki çeşitli sebeplerle Afganistan’da mücadele veren Türklere gereken destek verilemeyebilir. Ama eğer Talibana özellikle Afganistan’ın güney komşusu tarafından gelen destek kesilir ise Taliban belasının sonunu getirmek hiç de zor olmaz, hiç de uzun bir mücadeleye gerek kalmaz.

Bu güne kadar Taliban’a, Bin Ladin’e ve El Kaide örgütüne çeşitli dış güçler tarafından, çöl kabileciliği, peştun ırkçılığı ve kendi çıkarları için verilen destek öncelikle Afganistan’ı mahvetmiş, sonra da bu desteği veren dış güçleri artık çok zor bir durumda bırakmıştır. Zira besledikleri canavar kontrolden çıkarak Dünyanın bütününü tehdit etmeye başlamıştır. Böyle zararlı unsura verilen maddi ve manevi dış destekler derhal kesilmelidir.


PAKİSTANDA KAMPLARDA YAŞAMAK ZORUNDA KALAN KARDEŞLERİMİZİN SORUNLARI

Afganistan Sovyetler Birliği savaşından beri ve halen günümüzde, bölgeye ve Pakistan’da bulunan sığınmacılara gönderilen insani yardımlardan Afganistan’ da yaşayan Türkler ve Pakistan’a sığınmış olan Türkler kesinlikle gerektiği gibi yararlanamamışlardır. Uluslararası yardımlar kasden kardeşlerimize verilmemektedir. Zira yardım dağıtım işlerinde görevli olanlar genellikle Peştun oldukları için Peştun gruplar dışındakilerin bu yardımlardan faydalanmalarına izin vermemişlerdir. Hatta Türkiye’den, Kızılay vasıtası ile giden yardımlar dahi Türklere dağıtılamamıştır.

Artık gerek Afganistan’a ve gerekse Pakistan’a, özellikle Türkiye’den gönderilecek olan insani yardımların dağıtım işlerinde Afganistan Türklerine vazife verilmesini istiyoruz. Buradan ilan ediyoruz bölgeye gönderilen insani yardımlar bilinçli olarak Türklere verilmiyor. Bölgede her türlü insani yardıma, yiyeceğe, doktora, ilaç, aşı ve çocuk mamasına acilen ihtiyaç vardır.

Ayrıca Pakistan’da göçmen kamplarında yaşayan Afganistan Türklerinin can güvenliğinin fanatik Peştunların saldırılarına karşı korunmasını talep ediyoruz. Televizyonlarda her gün Pakistan’da fanatik grupların gösterilerini görmekteyiz. Bu grupların içinde önemli bir çoğunluğu Peştunlar oluşturmaktadır. Yarın bu gösteriler sırasında, Afganistan Türklerine ait işyerlerinin, hayatlarını sürdürdükleri kampların basılmayacağını kim garanti edebilir. Pakistan’da kamplarda yaşayan kardeşlerimizin hiç bir can ve mal emniyeti yoktur. Buradan bizler, tehlike gelmeden önce herkesi uyarıyoruz. Pakistan’da yaşamak zorunda kalan Afganistan Türklerinin can ve mal güvenliği derhal temin edilmelidir.


AFGANİSTAN’IN YARININA İLİŞKİN BEKLENTİLERİMİZ

Afganistan’da bu savaştan sonra, yeni oluşacak yönetim biçimine şimdiden ipotek koyulmaya çalışılmaktadır. Yeni oluşacak yönetim biçimine elbetteki Afganistan’da yaşayan milletler kendi özgür iradesiyle karar vermelidir. Afganistan’da yaşayan asli unsurlardan olan Türkler yeni dönemde artık eskisinden farklı olarak, yönetime ve idareye nüfusları oranında -ki bunun şu anda genel nüfusun 3’te 1’i olduğunu belirtmiştik- etkin şekilde katılmalıdırlar.

Yeni oluşacak siyasi yapının Krallık şeklinde olması gerektiği birtakım yerler tarafından dile getirilmektedir. Dünya Tarihinin gelişimine, uygarlığın gelişimine bakıldığı zaman krallık yönetimlerinin hangi zamanlarda kaldığı görülecektir. Sular hiç bir zaman geriye doğru akmaz. Eğer insanlık adına, uygarlık adına bir şeyler yapılmak isteniyorsa çağdaş bir siyasal sistemin Afganistan’da tatbik edilmesi gerekir. Biz bunun adına Demokrasi diyoruz. DEMOKRATİK BİR FEDERAL YAPI İÇİNDE, Afganistan’da yaşayan Türkler hak ettikleri yeri almalıdırlar.

Şu anda ve geçmişte kendisine bir faydası olmayan, yaklaşık otuz senedir Afganistan’dan uzakta ve habersiz yaşayan, Sovyetler Birliği ile yapılan savaşa katılmayan, halkın ne çektiğinden habersiz, ortak kader paylaşmamış, Taliban yönetimi işbaşına gelince derhal tebrik eden kişi ve kişilerden hiç bir fayda beklenemez. Bu gibi şahıs veya şahısların dış devletler için tek olumlu referansı diğer egemen kılınmış olan Peştun güçler gibi rahat işbirliği yapılabilecek bir kişilikte olmalarıdır. Dış güçlerin desteği ile iktidara gelen Peştunlar hiç bir zaman birleştirici olmamışlardır, aksine bölücü ve tahakküm edici olmuşlardır. Afganistan’da birleştirici bir güç aranıyorsa, bu birleşmenin bir kişinin şahsında değil, bizzat çağdaş bir siyasi ve idari sistemde birleşmenin temini şeklinde olması gerekir. Ancak bu şekilde Afganistan’da birlik ve beraberlik kalıcı olur.

Tekrar ediyoruz ki “Afganistan’da birliği ve istikrarı temin etmek, bir insanın şahsında değil, siyasi ve idari sistemde birleşmenin temin edilmesiyle olur.”

Bizler Afganistan Türkleri ile ilgilenen sivil toplum örgütleri olarak, Türkiye’de birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu ve Afganistan’daki kardeşlerimizin ortak çatı altında yürüttükleri mücadelelerini desteklediğimizi, her zaman onların yanında olduğumuzu, Afganistan’a tez vakitte barış gelmesini, bu barışın da ancak dış güçlerin artık herhangi bir unsuru desteklemediği bir ortamda oluşabileceğini, Türkiye ve Dünya kamuoyuna duyururuz.

Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği.

Afganistan Türkmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği

Afganistan Türkleri Uluslararası Sosyal Kültür ve Yardımlaşma Derneği.


Dünya Türkmenleri Eğitim Vakfı.