Üzeyir Garih Olayı
[ 1/9/2001 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

Bazı okuyucularımız, gaddarca bir şekilde bıçaklanarak öldürülen tanınmış işadamı Üzeyir Garih konusunda yorum yapmamızı istemiş. Öncelikle her gün, televizyon ve gazetelerdeki haberlerle aynı acıları defalarca yaşayan kederli ailesine ve yakınlarına

Bazı okuyucularımız, gaddarca bir şekilde bıçaklanarak öldürülen tanınmış işadamı Üzeyir Garih konusunda yorum yapmamızı istemiş.

Öncelikle her gün, televizyon ve gazetelerdeki haberlerle aynı acıları defalarca yaşayan kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.

Haberler birbirini tutmadığı, her gün yeni bir senaryo yazıldığı için sağlıklı bir yorum yapmak zor.

Esasında bu yazıyı cinayeti yorumlamak için değil, tereddütle yaklaştığımız, ancak yine de resmi görevlilerin bilmesinde yarar gördüğümüz bir hususu iletmek amacıyla kaleme aldık.

Özel olarak iletilen bir bilgiye göre; cinayetin olduğu günün sabahı saat 07.00'de, Kütahya veya Eskişehir'de öğrenci olan bir İBDA-C militanı, resmi kişilerce uçak veya helikopter ile Bursa'dan alınarak İstanbul'a götürülmüş, ve aynı gün öğleden sonra yine aynı vasıta ile ve amir pozisyonundaki bir kişinin refakatinde Bursa'ya bırakılmış.

İBDA-C mensubu genç, Bursa'ya giderken, "bundan böyle artık bir şey yapmak istemediğini ve midesinin bulandığını"
söylüyormuş.

Şimdilik açıklayabileceğimiz bu kadar.

Esasında, 27 Ağustos 2001 sabahı erken saatlerde intikal eden bu bilgiyi, bir yönlendirmeye alet olmamak için, aktarıp aktarmamak konusunda bir hayli zorlandık.

Ancak, basına intikal eden son gelişmeler, olayın adi bir suçtan, planlı bir suça doğru kaydığını gösteriyordu. Onun üzerine yazmaya karar verdik.

Yetkililerin, hava alanı ve hava trafiği kayıtlarından, böyle bir nakliyatın doğruluğunu ve Garih cinayeti ile ilişkisini tetkik etmeleri pek zor olmaz zannediyoruz.

Tabii ki böyle bir yolculuğun mevcut olması dahi, bunun Garih cinayeti ile alakalı olduğuna karine değildir. Belki güvenlik görevlilerinin başka bir faaliyeti ile alakalıdır ve zaman uyumu sadece bir tesadüftür. Biz yine de yetkililere faydası olabilir düşüncesiyle yazıyoruz.

Bir de olayın üzerinden bir hayli zaman geçtikten sonra, nedense tahkikatı yürüten Polise değil de Jandarma'ya ifade veren ve Polis tarafından pek itibar görmediği anlaşılan son görgü tanığı Kasım Yılmaz'ın anlattıkları dikkatimizi çekti.

Hem onun anlattıkları, hem de 28 Ağustos günü Sabah gazetesinde bahsi geçen sağır ve dilsiz görgü tanığının belittikleri, olayı basit bir cinayetten, planlı bir cinayete doğru yöneltiyor.

Ancak, son görgü tanığı Kasım Yılmaz'ın anlattıklarında dikkati çeken husus, plakasında sarı zemin üzerine Arapça yazılar olan, kırmızı "Opel Vectra marka otomobil.

Böyle, "insanın bir bakışta aklında kalan" bir plaka ve kırmızı renkli bir araba ile, planlı bir eylem yapılmaz. Yapılmışsa, ya yapanlar çok acemidir, ya da güvenlik güçlerini başka bir adrese sevk etmek için kasıtlı davranmışlardır.


Cinayetin, yeni olaylarla geri plana düşmeden, sıcak bilgilerle, kısa zamanda çözüleceğini ümit ediyoruz.