Buzda Derinleşen Yazılar
[ 13/7/2001 - 01:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

Onunla tanışmamız e-posta kanalıyla oldu. İlk önce hışmına uğradım: "O sizin şimdi yazmaya çalıştıklarınızı biz çoktan yazdık, şu adrese girerseniz bilgi sahibi olursunuz" diye zılgıtı bastı.

Yolsuzlukların Çetelecisi

Onunla tanışmamız e-posta kanalıyla oldu.

İlk önce hışmına uğradım:

"O sizin şimdi yazmaya çalıştıklarınızı biz çoktan yazdık, şu adrese girerseniz bilgi sahibi olursunuz" diye zılgıtı bastı.

"Ben zaten yazılarınızı izliyorum ve onlardan da faydalanıyorum" diye cevaplayınca hışmından kurtuldum.

Bir yazısı sansüre tabi tutulunca, onurlu bir davranışla çalıştığı gazeteden ayrıldı.

Doğrusu merak ediyordum nasıl birisi diye.

Amerika'ya geldi, kendisi ve eşinle tanıştık.

Sıcak kanlı, açık sözlü, cana yakın bir insandı.

Türkiye'nin yarsını da tanıyordu. Politikacısından bürokratına ve işadamından güvenlik görevlisine kadar bütün tanınmış isimlerle ahbaptı.

Herkesle hem iyi geçinip, hem de gerektiğinde onları eleştiren yazılar yazmanın zorluğunu düşündüm kendi kendime. Herhalde bu da ayrı bir meziyetti.

Çok ta şanslı olduğunu söyleyebilirim. Zira zamanımızda az bulunur ahlaki değerleri olan, mert karakterli bir eşe sahip.

İki-üç günden beri zevkle kitabını okuyorum Güler Kömürcü'nün. "Yolsuzlukların Çetelesi" veya onun tabirinle "Buza Yazılanlar".

Bir kısmını eskiden okumuş olmakla birlikte, bugünün şartlarında daha da manalı geliyor satırlar insana.

İşte ilginç bir kaç pasaj:

"Biri tutmuş, Biri pişirmiş, Biri yemiş. Öteki de 'hani bana?' demiş...

*****

Özer bey anlatıyor:

(Yıl 1995) ‘bana büyük haksızlık yapılıyor, ben vatanına, milletine çok düşkün bir bireyim. Bakın Güler hanım, örnekleyeyim: asfaltlarda beyaz çizgiler vardır ve bazı araçlar özellikle bu beyaz çizgilerin üzerinde seyir ederler, bu nedenle de beyaz çizgiler çok çabuk aşınır, dolayısıyla da devlet malı, milli servet ziyan olur.

Beyaz çizgilerin üzerinde seyreden araçları görünce hemen aklıma ziyan edilen devlet malı gelir ve dayanamam, gözlerim dolar, ağlarım..’

Bay Çiller cümleyi tamamlarken birden gözlerinden yaşlar akmaya başladı, benim elim ayağım birbirine girdi, şaşırdım.

*****

Türkiye’nin en büyük deniz taşımacılık filosuna sahip Deniz Nakliyatın satışa çıkarılan kamu hisselerine en yüksek teklifi 129 milyon dolarla Bedrettin Dalan verdi.

Ve şimdi burada biraz duralım... İş dünyasına yıllar önce Saray Halı’nın sahibi Necati Kurmel’in yanında başlayan Dalan’ın ekonomi ve siyasetin vitrinine çıkması “İstanbul Belediye Başkanlığı” sayesinde oldu... O tarihe kadar iş hayatını ‘profesyonel yönetici’ olarak sürdüren Dalan’ın bugün sahip olduğu trilyonluk servetin kaynağı akıllarda soru işaretine neden oldu...

*****

Hiç yoktan 12 adet Türkiye’nin üretiminin yarısını temin eden termik santralin kiralanması ilan edildi. Bir santralin ömrü zaten 20 yıldır. Siz 1 milyar dolarlık bir santrali 100-150 milyon dolara hem de taksitle elden çıkaracaksınız. Yatırım şartı, kar oranı sınırlaması koymayacaksınız. Üstelik ürettikleri tüm elektriği sabit fiyattan almayı garantileyeceksiniz. Bu düpedüz halkın cebinden holdinglere peşkeştir.

*****

66 uçak filosuna sahip, 9.000 çalışanı olan, yıllık cirosu 1 milyar 300 milyon doları aşan THY’nin yeni yönetim kurulunda kimler var bakın;

Önder Doğu: Mesut Yılmaz’ın eşi Berna Yılmaz’ın ablasının kocası. Yani Mesut Yılmaz’ın bacanağı... Enişte,kayınço derken şimdi de bacanak çıktı başımıza anlayacağınız.

Süha Özkan: Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz’ın avukatı, ANAP il teşkilatında görevli.

*****

Davet sahibi: Başbakan Mesut Yılmaz

Davetliler: Aralarında tek kadın gazeteci olarak bendenizin de bulunduğu 20 civarında gazeteci-yazar.

Konu: 5 bakan ve 6 bürokratın katılımıyla 'Türkbank' ihalesi konusu ve çetelerle mücadelede birilerinin elinde olduğu iddia edilen eksik bilgileri kimin hasıraltı ettiği sorgusu...

'Bu işte mafya var, Türkbank'ı Korkmaz Yiğit'e vermeyelim' (CHP Lideri Deniz Baykal'ın ifadesiyle ki ben Sayın Baykal'ın Türkbank konusunda gösterdiği hassasiyeti, kendi yönetimlerindeki İş Bankası'nın aynı çetede olduğu varsayılan Evcil'e trilyonlarca lira kredi açarken niçin gösteremediğini de çok merak ediyorum...)

*****

Ankara ile iş yapmanın yolu, açık ihale kurallarından değil,kapılı kapılar ardındaki ilişkilerin gücüyle belirlenir. İhalelerde tecrübe firmanın teknolojik alt yapısı, uluslar arası standartlara ne derece sahip olduğu,yaratacağı katma değer değil, iktidara ne derece yakın olduğu önemlidir.

*****

Devlet Bakanı Refaaddin Şahin, FP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş'ın yazılı soru önergesine verdiği cevapta, kendisine bağlı Emlakbank'a 1984 yılından 1998 yılı ocak ayına kadar yaklaşık 7 bin 932 kişi ve kuruluşun tam 11 trilyon 800 milyar lira borç taktığını açıkladı.

Borçlular arasında 1.6 trilyon lira ile Ahmet Özal'ın eski şirketi Artı Yayıncılık da bulunuyor.

Emlakbank'a, bugünkü kurlarla milyonlarca dolar borç takanların başında HAS Grubu, Pak Yapı, Afşin Grubu, Örme-İş Tekstil, ANAP'ın Bakırköy eski İlçe Başkanı denizci Süleyman Bursalıoğlu ve sosyetenin playboyu, İzmirli Serdar Şınlak bulunuyor.

*****

Garipoğlu bugün KARTAL Cezaevinde 5 bin yıl hapis istemiyle yargılanıyor ama bana göre onunla aynı günahı paylaşan birçok işadamı ve siyasi ise olması gereken yerde yani cezaevinde değil muteber kimlikler altında ‘sırtlarını yasladıkları siyasilerin de desteğiyle’ şovlarına devam ediyorlar. Bu arada.... Unutmayınız ki: Garipoğlu yargıya konu olan suçlarının yanısıra Mesut YILMAZ’ı kızdırma suçu da işledi, önemli ihalelerde birilerinin elini bozdu. Ama.. O konuşması gerekenleri aslında hala konuşmadı, ‘Garip’ bir roldü ona biçilen ve o da rolüne, adına uygun, sahip çıktı..

*****


Güler Kömürcü'yü, bu yararlı kitabı için kutluyor ve başarısının devamını diliyoruz.