Çift Mesleklilerin Devamı
[ 5/7/2001 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

"Çift Meslekliler" başlığı altında yayınlanmış bir yazımız vardı. Jitem'ci geçinen, montaj fotoğraflar düzenleyen gazetecilerden bahsediyordu. Zaman Gazetesi'nde 01.06.2001 tarihinde, başarılı genç araştırmacı yazar Aydoğan Vatandaş'ın bu konudaki bir

"Çift Meslekliler" başlığı altında yayınlanmış bir yazımız vardı. Jitem'ci geçinen, montaj fotoğraflar düzenleyen gazetecilerden bahsediyordu.

Zaman Gazetesi'nde 01.06.2001 tarihinde, başarılı genç araştırmacı yazar Aydoğan Vatandaş'ın bu konudaki bir yazısı yayınlandı. "Çift Meslekliler" yazısını tamamlayan bu yazıya aşağıda yer verdik.



Zaman
Aydoğan VATANDAŞ
01.06.2001

Peker neden gözaltına alındı?

Sedat Peker dün İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler tarafından gözaltına alındı.

Peker'in gözaltına alınması son günlerde yaşanan gergin iktidar mücadelesinde son derece ilginç bazı gelişmeleri beraberinde getirebilir. Çünkü Peker'in ismi son zamanlarda Susurluk'la birlikte ortaya çıkan ilişkiler ağında önemli bir yere sahip olan emekli Tuğg. Veli Küçük ile birlikte anılıyordu. Buna sebep olan en önemli gelişme ise bundan üç ay önce, bayramın ikinci günü, polisin, Taksim'de bir büroya baskın düzenlemesiyle başladı. Umut Bağbek ve Süleyman Gürleyen isimli iki kişi, bazı problemlerini çözmeleri için kendilerini JİTEM elemanı gibi tanıtan Tuncay Güney'e gitmişti. Ancak bir süre sonra söz konusu şahıslar kandırıldıklarını anlayınca suç duyurusunda bulundular.

Savcılık duruma el koydu ve ardından İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'ın emriyle Güney'in Taksim'deki bürosuna baskın düzenlendi. Büroda çok sayıda sahte evrak ve kimlik ele geçirildi. Bir süre sonra da son derece ilginç bazı bulgulara varıldı.

İddialara göre, Güney dolandırmak istediği insanları emekli Tuğg. Küçük'le yakın olduğu imajı ile etkiliyordu. Bir süre sonra Güney'in Veli Küçük Paşa ile tanıştığını düşünenler, Güney'in JİTEM elemanı olduğuna inanıyordu.

Nitekim, Süleyman Gürleyen'in, Tuncay Güney'in Taksim'deki ofisinin inşaat masraflarını JİTEM karargahı olacağı düşüncesiyle karşıladığı iddia ediliyordu.

Sahte JİTEM'ciler bununla da yetinmedi.

Tuncay Güney'e, Veli Küçük Paşa'ya verilmesi amacıyla bir jip gönderildi. Güney ve arkadaşları jipi bir süre sonra, sahte plaka düzenleyerek Timur Büyükelmez ve Adnan Bilgin'e ayrı ayrı iki kez sattılar. Ancak Büyükelmez bir süre sonra olayı anlayarak Emniyet'e şikayet etti.

Jipinin akıbetini soran Süleyman Gürleyen'in aldığı cevap ise tam bir komediydi:

'Genelkurmay'a verdik'.

Ancak asıl sahtekarlık Sarıyer ve Zekeriyaköy'de ortaya çıktı. İddialara göre Tuncay Güney ve arkadaşları buralardaki bazı arazilere göz koymuşlardı. Zekeriyaköy muhtarını yanlarına çağıran sahte JİTEM'ciler, kendilerinin Jandarma'ya çalıştığını iddia ederek, PKK'ya destek oldukları gerekçesiyle bazı vatandaşların işletmesinde olan yerleri istedi. Duyduklarına inanamayan muhtar, karşısında üniformalı Jandarma Maliye Teğmen Murat Oğuz'u görünce kendisinden istenenleri yaptı.

Amaç sahte belge düzenleyerek bazı arazilerin tapusunu almaktı.

Ama polisin zamanında müdahalesiyle sahtekarlık engellendi.

Teğmen Oğuz ile ilgili de soruşturma başlatıldı.

Polisçe sorgulandıktan sonra, Fatih Savcılığı'na sevk edilen Tuncay Güney, Adem Taşdemir, Ümit Oğuztan ve Gökhan Kasap'a, DGM Savcılığı tarafından 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçlamasıyla dava açıldı.

1996'da Abdullah Çatlı ve İbrahim Şahin'in fotoğraflarını basına veren Tuncay Güney ve arkadaşlarıydı. Aynı kişiler bir süre sonra foto montaj yöntemleriyle ürettikleri bazı fotoğrafları Radikal gazetesine satmak istemişler; ancak Radikal'e 'Sahte Fotoğraf Çetesi' olarak manşet olmuşlardı.

Tuncay Güney, o tarihte MİT'te Kontr–Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün de ilgisini çekmiş ki; web sitesinde 'Çift Meslekliler' başlığı altında Tuncay isimli sözde JİTEM elemanı bir gazeteciden bahsetmişti.

Güney o tarihte Akşam Gazetesi'ndeydi.

İlginç olansa, Aydınlık dergisinin, Tuncay Güney'e yapılan baskının ardından Adil Serdar Saçan'a yönelik bazı ithamlarda bulunmasıydı.

Sedat Peker, polisin bu operasyonundan bir süre sonra gazetelere ilan vererek 'adını kullanan bazı sahtekarlar' olduğundan bahsetmişti.

Aldığımız izlenimlere göre polis, kendilerine, JİTEM ya da derin devlet süsü veren bu grubun Peker ve hatta Veli Küçük Paşa ile ilişkisi olabileceğini değerlendiriyordu.

Sadece Emniyet değil, adını bu tür olaylara karıştıran kişileri askerler de takibe aldı.

Ve soruşturma bu yönde derinleştirildi.


Peker'in gözaltına alınması Susurluk'ta yarım kalan bazı işlerin devamı gibi gözüküyor.