Header $articleheadline_he$ "ArticleHeadline" Detay Sayfa Header

 

 

     

 

 

 
2021-08-24

Detay Sayfa

Tüm Dosyaların Listesi

News Database Template Page Example

SON TV Yazıları: KONTR ESPİYONAJ VEYA KISACA KARŞI KOYMA

20/8/2013 - 13:00 - Mehmet EymürYorumlar Bu Yazıyı Bir Tanıdığına Yolla Bu Yazıyı Yazdır  

      

SON TV Yazıları: KONTR ESPİYONAJ VEYA KISACA KARŞI KOYMA


Milli Amale Hizmet

Eskiden Milli Emniyet Hizmetleri Reisliği olan Teşkilatın bugünkü gibi kanuni bir statüsü yoktu. Genç Cumhuriyette MAH (Milli Amale Hizmet) olarak başlayan ve halen MİT olarak süren teşkilatın hikâyesi şöyleydi. Bugünkü MİT'in ilk temeli İstiklal Harbi sırasında atılmıştı. [Not: Amal - Emel’in çoğulu. Emeller, ülküler ve mefkûreler].

O tarihte kurulan Mustafa Muğlalı komutasındaki Askeri Polis Teşkilatı istihbarat ve karşı koyma görevleri ile de vazifeli idi. Teşkilatı Mahsusa, bütün imkansızlıklara rağmen İstiklal Harbi sırasında Anadolu’da büyük hizmetler vermiş, Harbin sonunda bu görev Genelkurmay Haber Alma Şubesine devredilmişti.






Cumhuriyetin ilanından sonra, 1926'nın başlarında, Atatürk Genelkurmayda yapılan bir toplantıda “Bu böyle olmaz, muasır devletlerde olduğu gibi biz de modern bir istihbarat teşekkülü kurmak mecburiyetindeyiz” emrini verdi. O tarihlerde General Naci Eldeniz, başında bulunduğu bir heyetle Avrupa'da Türk Ordusuna öğretmenlik yapacak subayların tespiti ile görevliydi. Ona istihbarat teşkilatı kurulması için uzman bir kimsenin bulunması talimatı verildi. Naci Paşa hemen, 1912 ile 1919 yılları arasında ve harp boyunca Alman Genelkurmay Başkanlığı Askeri İstihbarat Hizmetinin Başkanlığını yapan ve bu teşkilatı yeniden organize eden General Oberst Walter Nikolai'yi buldu ve onu Türkiye'ye davet etti. Nikolai teklif edilen görevi kabul ederek 1926 yılının başlarında göreve başladı.

Nikolai"ye İstanbul Yıldız'daki Harp Akademisinde yer tahsis edildi. Burada sivil ve asker şahısları eğitti. Daha sonra bu şahısları beraberinde Almanya'ya götürerek pratik eğitim yapmalarını sağladı.






Eğitim gören personelin Türkiye’ye dönmesi ile birlikte 6 Ocak 1927 tarihinde" o zamanki Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın yazılı çok gizli emri ile merkezi Ankara'da ve şubeleri de İstanbul" İzmir" Adana" Diyarbakır ve Kars"ta olmak üzere Milli Amale Hizmet Teşkilatı kuruldu.

Kısaca MAH olarak tanınan teşkilatın kuruluşu ile o tarihe kadar Ordu Müfettişlerince yürütülen istihbarat hizmeti de MAH"a devredildi. Harf inkılabından sonra teşkilatın ismi Milli Emniyet Hizmetleri olarak değiştirildi. Yeni ismin kısaca MEH olarak telaffuzu gerekiyordu. Bu ise kulağa pek hoş gelmiyordu. Atatürk’ün emri ile rumuz MAH olarak devam etti.

1965"e kadar şeklen" İçişleri Bakanlığına bağlı gözüken MAH esasında" kanuni olmayan ve gizli çalışan bir kuruluş olduğu için bu bağlantının pratikte bir önemi yoktu. Başlangıçta sadece A. Espiyonaj B. Kontrespiyonaj" C. Propaganda ve D. Teknik ve Destek faaliyetlerinde bulunuyordu. Ankara'da" Hacı Bayram Camii civarındaki dar bir sokak içinde" iki katl4 beş odalı ahşap binada faaliyete başlayan bu küçük fakat dinamik kadronun o yıllarda ülke yararına çok faydalı faaliyetlerde bulunduğu ve fonksiyonel çalıştığı bilinmektedir.

Şeyh Sait isyanı, Kızıl Lazistan çalışmaları, Kürtlerle Ermenilerin müşterek Hoybon ve Kürt Teali Cemiyeti faaliyetleri, Gizli Komünist Partisi faaliyetleri. Hilafetçi ve Saltanatçıların faaliyetleri, Hatay meselesi, Çiçero olayı gibi önemli olaylar MAH'ın uğraş konuları arasındaydı.

1927"de Alman generalinin eğitimi ile işe başlayan MAH, Türkiye'nin NATO'ya katılmasından sonra 1955 yılından itibaren Amerikan eğitimine ve dolayısıyla Amerikan sistemine döndü. 1953 yılında Genelkurmay İstihbarat Başkanlığından teşkilatın başına getirilen Albay Behçet Türkmen, Kurmay Yarbay Fuat Doğu'nunda içinde olduğu bazı kurmay yarbayları teşkilata aldı.






Altı kişilik bu çekirdek kadroyu eğitim görmek üzere Amerika'ya gönderdi. Daha sonra bu heyet Türkiye'ye dönüp Amerikalılar ile birlikte İstanbul’da Emirgan'da açılan okulda MAH personelini eğitmeye başladılar. Bir süre okulun Başöğretmenliğini yapan Kur. Yrb. Fuat Doğu daha sonra İstanbul Merkez Şefliği Operasyon Muavinliğine atandı.

1947 yılında Ankara’ya tayin edilen muhabere subayı babam da teşkilatın teknik servisini kurmakla görevlendirilmişti. Şimdi altında kebapçı olan ve o tarihte şehir dışında sayılan Kavaklıdere Bestekâr Sokak’taki iki katlı, eski Ankara Valisi Necati İlter’e ait bina, MİT’in Elektronik ve Teknik Başkanlığının ilk nüvesidir.

O tarihte, Kavaklıdere’yi Küçükesat’a bağlayan ve şimdilerde en işlek caddelerden biri sayılan Tunalı Hilmi Caddesi henüz yoktu ve her taraf bağlıktı. Toprak yolları olan tenha, sakin bir yerdi. Binanın bir kısmı lojman olarak tahsis edildiğinden biz de orada oturuyorduk.

Her ne kadar resmi bilgilere göre, yukarıda da belirttiğim gibi Amerikalılarla ilişkiler NATO’ya katılmamızdan ve 1955 yılından sonra gelişmeye başladığı söylense de, Bestekâr Sokaktaki Teknik Servise 1948 yılında sandıklar içinde gelen 3 adet yepyeni Plymouth marka “kestirme” arabası, o tarihlerde Sovyetlere karşı yakın işbirliğinin başladığına işaret ediyordu.

Kestirme arabaları, casusluk amacıyla kullanılan kaçak telsizleri bulmak amacıyla kullanılıyordu ve genelde hedefleri komünist ülkelerdi. Ayrıca daha sonra Doğu Almanya’dan yayın yaptığı tespit edilen “BİZİM RADYO” isimli, Türkiye’nin her yerinden dinlenebilen ve kara propaganda yapan bir radyo vardı. Teknik Servis bir takım icat edilen sistemlerle bu radyo istasyonun Türkiye’de dinlenmesini önlediler.






Milli Emniyet Hizmetleri Teşkilatı’nın (MAH) Teknik Servisi geçen yıllar içinde giderek büyüdü. Önce Ankara Büklüm sokaktaki 4-5 katlı bir binaya, daha sonra da Yenimahalle’deki MİT Kampusuna taşındı.

MAH, 1965 yılında 644 sayılı MİT Kanunu ile Milli İstihbarat Teşkilatı adı altında legal bir kuruluş haline geldi. MAH, M1T'in ana bir birimi olarak hayatiyetini devam ettirdi. Milli Emniyet Hizmetleri Başkanlığı, İstihbarat Başkanlığı, Psikolojik Savunma Başkanlığı, İdari İşler Başkanlığı, Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk Müşavirliği Müsteşara bağlı birimlerdi. 1971'de Elektronik ve Teknik İstihbarat Başkanlığı bu başkanlıklara katıldı.

644 sayılı kanunla MİT Müsteşarı başkanlığında Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu (MİKK) da tesis edilmesi düzenlendi. Üyeleri Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri veya Yardımcısı, MAH Başkanı, Genelkurmay İstihbarat Başkanı veya Yardımcısı, Bakanlık görevlileri idi. Kanuni bir organizasyon olmasına rağmen pek çalışmadı denilebilir.

1976 yılında, Em. Orgeneral Hamza Gürgüç'ün zamanında. Personel Daire Başkanı Nuri Gündeş'in telkini ileyürütülen yeniden organizasyon çalışmaları ile birçok kuruluş değişiklikleri yapıldı. 4 yeni üniteler ilave edildi.

Bu tarihlerde, Haber Toplama ve Kıymetlendirme birimleri ayrıldı. MAH Başkanlığı tamamen yurt içi istihbarata dönük bir başkanlık haline sokuldu. Teşkilat'ın kuruluşundaki en önemli temel birimlerden biri olan Kontrespiyonaj Dairesi bir kıymetlendirme ünitesi haline getirildi. Müsteşar Yardımcılığı ihdas edilerek bu makama General Nihat Yıldız atandı. Bu değişiklikleri birçok diğer değişiklikler takip etti.

Yeniden organizasyon çalışmaları sırasında genelde "Teşkilat'ın daha iyi faaliyet yürütmesi” amacından uzaklaşılarak, birtakım dengeler dikkate alındı.






Bazı personelin tasfiyesi için başında bulundukları ünitelerin fonksiyonları azaltıldı bazı personel için yeni fonksiyonel üniteler kuruldu.

01.11.1983 tarihinde 2937 sayılı “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu"' ile MİT"e yeni bir statü kazandırıldı ve Atatürk'ün MAH Başkanlığı da fiilen ortadan kalkarak tarihin sayfaları arasına gömüldü.

Gelmek istediğim konu şu. Geçmiş yıllarda yapılan uygulamalarla teşkilatın temel ünitelerinden biri olan Kontr- Espiyonaj ünitesi, bilerek veya bilgisizlik neticesinde fonksiyonsuz hale getirildi, zayıflatıldı. Teşkilatın bütünlüğü bozuldu, istihbarata karşı koyma, casus yakalama, hainliğe ve ihanete mani olma kabiliyeti fena halde zayıfladı.

İstihbarat ustalarının dediği gibi “istihbarat faaliyetlerinin özü, her konuda bilgi edinme gereğinden başka, tarihin akışını izlemek ve istikbali görebilmektir. Var olan büyük bir teşkilatı alıp modernize etmek, değiştirmek, alışılmış davranış biçimlerinden vazgeçirmek, geçmişteki tecrübelerden yararlanmak, sıfırdan başlamaktan daha zordur”.

Alman istihbarat teşkilatının kurucusu Gehlen’in dediği gibi “bir istihbarat servisi son derece hassas ve enstrümandır. En üst noktada herhangi bir aksaklık olduğunda, bunun yankıları, asıl ayrıntılar bilinmese dahi, zincir boyunca en alt halkalara kadar ulaşır. İstihbaratla uğraşan milli servislerinin sayılarının çoğalması halinde, ortaya rekabet, güvensizlik ve birbirinin işine karışma gibi tehlikeler doğar. Bu gibi servislerin sayılarının çokluğu, düşman istihbarat unsurlarının bunların içlerine sızmalarını da kolaylaştıracak ideal ortamlar oluşturur. Bir istihbarat servisinin, devletin diğer kuruluşları için konulan kurullarla yönetilmesi her zaman mümkün değildir. Bir gizli servis için, bürokrasinin verimi azalttığı, hatta yok ettiği, tecrübelerle görülmüştür”.






Şu anda MİT’in başındakilerin nasıl bir yapılanma içinde olduğunu bilmiyorum. Bilmediğim bir konuda ahkâm kesmek istemem. Teşkilat artık büyümüş, her türlü teknik imkanı olan, lisan bilir kültür seviyesi yüksek personeli bulunan, parasal sıkıntısı olmayan, büyük bir fabrika haline gelmiştir. Artık yüksek kaliteli üretim yapması gerekir. Her halükarda, teşkilatın karşı koyma, hıyanet edenleri ve casusları yakalama, Türkiye’yi karıştırma ve kara propaganda yapanları ortaya çıkarma kapasitesini süratle geliştirmesi gerektiğini düşünmeden edemiyorum.






Bizim insanımız kontrolü ve disiplini pek sevmez. Bu nedenle bizde otokontrol mekanizması yok derecede zayıftır. ABD’deki FBI benzeri, sadece espiyonaj ve istihbarata karşı koymakla görevli yeni bir teşkilatın kurulması belki de daha isabetli olacaktır.

FBI’ın CIA içinde, Ruslara çalışan, casusluk yapan üst düzeydeki yöneticileri yakaladığı bir vakadır. Buna önem vermezsek, birilerinin Türkiye’yi karıştırmasını hiçbir zaman önleyemeyeceğiz.









Bu yazımda, ciddi önerilerin yanı sıra bazı tarihi resimleri de sizlerle paylaşmak istedim. Biraz da gülümsemeniz için 1980’de yazılmış, esprili bir teşkilat şiirini sunuyorum.

SESSİZ MUTLULUK

MİT adıyla anılırdı bir zamanlar bu topluluk,

Değiştirdik adını, oldu sessiz mutluluk.

Generaller geldiler, dediler piyade kokacak,

Burası ordunun rüknü olacak.

Konyalı Mehmed’in(1) derdi çok derin,

Çift yıldız geldiğinden durumu elim,

Yazı okumakmış diyor kaderim,

Ağlamış yüzünden düşen bin parça

Ajandan dönme Bay Ali Cengiz(2),

Her zaman sessiz ve esrarengiz,

Sahtekarlık deyince bir dehşetengiz,

Yatağı daireye sermiş yatacak.

Yağcılık yarışı yine revaçta,


Tevfik, Ahmet, Hilmi bunda en başta,

Hiram'ı sorarsan elinde muşta,

Önüne geleni dövüp gidecek.

Sessiz mutluluğun simgesi bay Kinte Kunta(3),

Cengiz ve Mehmet'le oldu bir Cunta,

Mezarcı başını geçmiş olup da,

Mezara gelmeyen bir kara kedi

Kokteyllerde hazır bütün büyükler,

Mesuliyet olunca çarpar yürekler,

Ahmet, Refik ölmüş, kime ne beyler,

Teftiş bırakılıp dönülür mü ya.

Nuri'nin(4) kederi bir hayli büyük,

Kendim ektim tohumu deyiyor garip,

Sessiz mutluluğun sesi acayip,

Eğin’den Koloğlu çıkmış mı ola?

Erkan oldu sanki şamar oğlanı,

Kabil olsa boğacak karayılanı,

Önal gibi herkese namaz kılanı,

Bilmeyen cennette papaz sanacak.

Elimizden çıkmazsa eğer bir kaza,

Mutsuz SESSİZLİKLE gireriz yaza,

Başlara, üstlere hep kıza kıza,

Sesimiz kısıldı ama ölmedik.

Çilekeş Aşık Mitmemurî

Mayıs 1980



1 Mehmet Ali Kaşıkçılar (MAH Bşk.)

2 Halil Erdoğan Cengiz (İstihbarat Bşk)

----------------------------------------------

3 Bülent Türker

4 Nuri Gündeş





FastCounter

 

Hit Counter

  Anadolu Türk İnterneti

 

Güncelleştirme : 24.08.2021 - 15:50