Mesut Yılmaz 04 - Borsa, Manipülasyon, Insider Trade
[ 8/9/2001 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

Politikaya başladığı yıllarda Ankara Balgat’taki bir sitenin mütevazi dairesinde oturduğu söylenen Mesut Yılmaz’ın, Türkiye'nin ekonomisini batırırken, Yılmaz ailesi ve yakınlarının ekonomik yapısını nasıl geliştirdiğini örneklerle incelemeye devam edelim

Politikaya başladığı yıllarda Ankara Balgat’taki bir sitenin mütevazi dairesinde oturduğu söylenen Mesut Yılmaz’ın, Türkiye'nin ekonomisini batırırken, Yılmaz ailesi ve yakınlarının ekonomik yapısını nasıl geliştirdiğini örneklerle incelemeye devam edelim.

Türkiye’nin ekonomisi baş aşağı giderken, önlenemez bir şekilde gelişen aile ekonomisi, demokratik rejimlerde görülmesi mümkün olmayan bir örnek. Böyle bir örneğe ancak halkın kendilerini yönetenlerden hesap soramayacağı kapalı rejimlerde, diktatörlüklerde rastlamak mümkün.

Artık özel uçaklardan inmeyen, tatillerini yurt dışında geçiren Yılmaz, Türkiye’nin sayılı zenginleri arasında.

Nedense her karışık olayın, her bol akçeli ihalenin, her enerji bağlantılı işin arkasında, onun ismi çıkıyor.

600 Milyon Dolarlık Proje

Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili çeşitli iddialar arasında, Bulgaristan- Türkiye bağlantılı 600 milyon dolarlık projeden bahsediliyordu.

Bulgarlara, Gorna-Arda santral inşaatı ve Meriç otoyolu projelerini Ceylan Holding’e vermeleri için telkinde bulunan kişi, yine o, yani Mesut Yılmaz'dı.

"Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile Turizm Bakanı Erkan Mumcu geçen hafta Hannover'de, Türk Günü kutlamasındaydı. Sonra Mesut Yılmaz Türkiye'ye 'aktarmalı' geldi, bir günlüğüne Bulgaristan'da mola verdi.

Mesut Yılmaz'ın Bulgaristan gezisi bizim basında pek konu olmadı. ...Türk basınında yer almadı ama Bulgar basını manşetlere taşıyacak kadar ilgi gösterdi, Mesut Yılmaz'ın gezisine...

Önce Bulgar basınından alıntı yapalım:

Trud (Emek) gazetesinin başlığı: Mesut Yılmaz, Ceylan için lobi yaptı. Ceylanların lobisini yapan bir lider olarak bilinen Mesut Yılmaz, resmi olmayan ziyaretinde Başbakan Ivan Kostov ile görüştü. İki liderin zirvesinden sonra, Yukarı Arda projesinin inşaatının yıl sonuna kadar başlayacağı açıklandı.

...İşte bunları söylemiş Bulgar basını. İki yıl önce yapılan elektrik anlaşmasıyla Bulgarlar 600 milyon dolar değerinde iki önemli projenin yapımını Türk şirketine teslim eder. Türkiye de, ihalesiz Ceylan Holding'i müteahhit olarak önerir. Ceylan, Kapıkule-Filibe otoyolu ile Kırcaali bölgesinde 3 hidroelektrik santral ve baraj yapımını içeren Yukarı Arda projesini üstlenir. Ancak iki yıldır kazma vurulmaz, Bulgarlar engel üzerine engel çıkarır.

...Başkanlar Ceylan'ı sever - ...Ceylanların oteli bugüne kadar 22 devlet başkanını ağırlamış. Fransız Cumhurbaşkanı Mitterand, Portekiz Devlet Başkanı Soures, Boşnak Başkan Begoviç, Özbek Devlet Başkanı Kerimov ve daha niceleri.

Yaz sezonunda otel neredeyse lidersiz hiç kalmazmış. Nitekim şu aralar da Kazakistan Başbakanı'nı ağırlıyormuş.

Güneydeki bini aşkın otel içinde 22 devlet başkanının Simena aşkı bir tesadüf değil elbette.... Ağa Ceylan, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kadim dostuydu. Tüm tatilini Simena'daki özel bungalovunda geçirirdi. Emlak Bankası müteahhitlerinden Nurettin Koçak'ın Nirvana isimli yatı da sahilde hazır beklerdi. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile başdanışmanı, eski Meclis Başkanı Hikmet Çetin de Ceylan ailesinin hep dostu oldu, dostu kaldı.

Ceylan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ceylan ile konuşuyorum. Mesut Yılmaz'ın temaslarından haberdar değilmiş.

...Mahmut Ceylan, Bulgar basınının Türk firmalarına karşı karalama kampanyası yürüttüğünü, Türklerin ülkelerinde iş yapmalarını istemediği savunuyor." (Radikal 26.08.2000 Mesut Yılmaz Lobisi)

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, bir günlüğüne Bulgaristan'a uçuveriyor, Bulgar hükümetinden Ceylanların otoyol ve enerji santralı işinin yürümesi için lobi yapıyordu. ..Bulgar gazeteleri 'lobi' faaliyetini manşetlerine taşıyor, ağır dille eleştiriyordu. (Radikal 14 Şubat 2001)

MESUT YILMAZ VE BULGAR BAŞBAKANIBulgarlar, Türkiye’de yaşanan deprem sonrası Ceylanların yaptığı inşaatların çökmesi ve sahibi bulundukları Bank Kapital'e TMSF’nin el koymasından sonra, Ceylan İnşaatın bu projeleri yürütmesini istemediler.

Bu konuda Başbakan Bülent Ecevit'e de bir mektup da yollayan Bulgaristan Başbakanı Ivan Kostov, Ceylan İnşaat'a verilen ve mali portresi 600 milyon dolarlık projeleri başka Türk firmasının üstlenmesini istedi. (Hürriyet 09.11.2000)

Buna rağmen, Mesut Yılmaz ve Işın Çelebi Ceylan Holding için Bulgaristan'a gidip lobi faaliyeti yapmaya devam ettiler. Çelebi, depremde binaları yıkılan Ceylanlar için, “Bankasına el konan bir holding için Bulgaristan'da lobi yapmak ne kadar doğru" sorusuna, "A işi ayrı B işi ayrı. Bankacılıkta başarısız olmuş olabilirler ama müteahhitlik hizmetlerinde ehiller" diyordu. (Kanal 7 - 10.11.2000)

Neden Ceylanlar? Türkiye’de bu projeyi gerçekleştirebilecek başka firma yok muydu?

Marifetli Kuzen Kutman

İddiaya göre Ceylanlar bu ihaleyi almak için 50 milyon dolar gibi bir “kolaylık vergisi” ödemişlerdi. Bulgarlar, bütün lobi faaliyetlerine rağmen Ceylan inşaatı reddedince, Ceylanlar da paralarını geri istediler.

Belirtildiğine göre bu gelişme neticesinde bulunan formül şöyleydi: İhaleyi alacak yeni firma Ceylanların 50 milyon dolarını ödeyecek, ayrıca Mesut Yılmaz’ın yeğeni, Global Menkul Değerler’in sahibi Mehmet Kutman da projeye ortak olacaktı.

ÜZEYİR GARİH BULGAR HEYETİ İLEBulgarların, Ceylanların yerine tercih ettikleri firmalardan biri ALARKO’ydu. Üzeyir Garih’in, cinayete kurban gitmeden önce Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Nikolay Vassilev başkanlığındaki heyet ile yaptığı son görüşme bu gelişmelerin neticesiydi.

Esasında Alarko ile Mehmet Kutman arasında 1996 yılında tesis edilmiş bir ortaklık zaten mevcut. Kutman, 1996 yılının Temmuz ayında kurulmuş olan AGMYO (Alarko Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı)’nın Yönetim Kurulu üyesi gözüküyor. (AGMYO)

Kutman, devlet ihalelerine uzak değildi. Petrol ofisi özelleştirmesindeki ihalede 1nci Garipoğlu, 2.ci Doğuş, 3.ncü Turgay Ciner konsorsiyumu olmuştu. Mehmet Kutman ihale biter bitmez Turgay Ciner'i tebrik etti. Nitekim ihale de, üçüncü olmasına rağmen bu firmaya verildi. Demek Kutman ihalenin kime verileceğini önceden biliyordu. Cumhuriyet gazetesi bu konuyu işledi ama sonuç değişmedi.

Mehmet Kutman’ın adı bol bol, "asılsız haberler ve çeşitli söylentilerle borsayı düşürmeye çalışanlar ve manipülasyon yapanlar" arasında geçiyordu. 5 Temmuz 1999 günü ‘‘Türkiye'ye devalüasyon önerdiği belirtilen IMF belgesinin sızdığı’’ tartışması bunlardan biriydi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, IMF belgesini borsacı kuzeni Mehmet Kutman'a sızdırmıştı. Hatta bu olayın Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'ın 6 Temmuz 1999 günü intihar etmesine neden olduğu da söyleniyordu.

Kara Cuma - Manipülasyon – Insider Trading

"1999 yılının Temmuz ayında Türk ekonomisinde "Kara Cuma" diye adlandırılan bir kriz yaşandı. Bu krizde içerden birileri yakın çevresine bazı bilgiler sızdırmış ve bu yakın çevreler borsada inanılmaz kazançlar elde etmişti. Hatta ve hatta bu olay dönemin Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'ın intihar girişiminde bulunmasıyla dahi ilişkilendirilmişti. Olayın gelişimini hatırlarsak;

1999 yılının Temmuz ayında yaşanan skandalda, ANAP lideri Mesut Yılmaz'a yakınlığıyla bilinen Global Menkul Kıymetler'in sahibi Mehmet Kutman, İktisat Yatırım'ın sahibi Erol Aksoy, Finansbank'ın sahibi Hüsnü Özyeğin ve Cıngıllı Holding'e ait Alfa Menkul Kıymetler, en karlı çıkan kurumlar olmuşlardı.

Alfa, söz konusu kritik günlerde 49 trilyon 297.2 milyar liralık işlem hacmiyle birinci sırayı alırken, onu 46 trilyon 243.8 milyar lira ile İktisat Yatırım, 45 trilyon 755 milyar lira ile Global Menkul Kıymetler izlemişti. En çok tartışılan ve "Kara Cuma" olarak nitelendirilen gün ise Global, 7.7 trilyon liralık alım, 6.6 trilyon liralık satışla toplam hacmini 14.3 trilyon liraya yükselterek birinci olarak kapatmıştı. Söz konusu olayın akabinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) mercek altına almış, yapılan araştırmalar sonucunda borsa vurgununa neden olan kritik günlerde bazı grupların trilyonlarca liralık kazanç elde ettiği ortaya çıkmıştı." (29/03/2001 Haynet - Teoman Mete)

Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener ve 34 arkadaşı, bazı gizli bilgi ve belgelerin bazı aracı kuruluşlara sızdırılarak borsada haksız kazanç sağlandığı iddialarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge verdiler.

“IMF ile yapılan görüşmelerdeki gizli belge ve bilgilerin bazı aracı kuruluşlara sızdırılması sonucu spekülasyon yapılarak haksız kazanç sağlandığı, bu noktada hükümetin sorumluluğu bulunduğu iddialarını araştırmak amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Gerekçe : 28 Haziran-6 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında yaşananlar, dikkat çekici gelişme ve tartışmalara konu olmuştur. Söz konusu tarihler arasında borsa işlem hacminde yükseliş ve ani bir düşüş görülmüştür. 28 Haziran Pazartesi günü işlem hacmi, yaklaşık 63 trilyon TL iken, 2 Temmuz Cuma günü 173 trilyon TL’ye kadar çıkmış ve daha sonra tekrar 28 Haziran günkü işlem hacmi düzeyine inmiştir.

Borsa işlem hacminde, birkaç gün içinde üç katına çıkan bu iniş ve çıkış, piyasanın kendi dinamiklerinden kaynaklanan bir hadise olarak değerlendirilemeyecek özellikler sergilemiştir. Söz konusu günlerde, ekonomik göstergelerde olağanüstü bir gelişme yaşanmamış, hükümet de ekonomiyle ilgili şok bir paket açıklamamıştır.

Borsa işlem hacminde, elbette ani iniş ve çıkışlar olabilir, bu tür dalgalanmalar daha önce de yaşanmıştır; ancak, siyasî ve ekonomik gelişmelerle izah edilemeyen böyle bir şok artış ve düşüş, başka şüpheleri de beraberinde getirmiştir. Olaylar üzerine, borsada manipülasyon tartışmaları başlamıştır. Trilyonlarca liralık veya milyarlarca dolarlık vurgundan, kazançtan bahsedilmiştir. Bu trilyon liraları veya milyar dolarları, kim, nasıl kazanmış sorusu, değişik yorumların, tahlillerin yapılmasına neden olmuştur.

Hükümet ile IMF arasındaki görüşmelerde ele alınan senaryoların sızdırılması neticesinde, borsada hareketlenme yaşandığı ve bu mekanizma ile birilerinin büyük kazançlar sağladığı en yaygın kanaattir. Bu bilgilerin, önce üst düzey bir Hazine bürokratı - Devlet eski Bakanı Güneş Taner - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz - aracı kuruluş olan Global Menkul Değerler A.Ş. zinciri içinde, daha sonra, doğrudan, Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay - Mesut Yılmaz - Global Menkul Değerler A.Ş zincirini izleyerek sızdırıldığı iddia edilmiştir.

Devlet Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay’ın 6.7.1999 Salı günü intihar girişiminde bulunmasıyla, konu, daha da yoğun olarak tartışılmaya başlanmış; bu intihar girişiminin borsadaki manipülasyonla bağlantısı olabileceği yorumları yapılmış; ancak, henüz, kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır.

Bu arada, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’la Global Menkul Değerler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman arasındaki akrabalık bağı, Mehmet Kutman ile Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Muhsin Mengütürk arasındaki iş ilişkileri de yoğun tartışma alanlarından birini oluşturmuştur.

Ekim 1997’de 3 yıllık bir dönem için SPK Başkanlığına atanan Muhsin Mengütürk’ün, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ın kuzeni olduğu iddia edilen Mehmet Kutman’ın şirketi Global Menkul Değerlere müşavirlik hizmeti verdiği ve SPK Başkanlığına atanması öncesinde, doğrudan veya dolaylı olarak, bu şirketten yüksek ücretler aldığı iddiaları, borsadaki manipülasyon bağlantılı önemli bir soru olarak cevap beklemektedir.

Söz konusu, Yılmaz, Kutman ve Mengütürk’e ait iddiaların, hâlâ, makul bir izahı yapılamamıştır ve kamuoyunu tatmin edici, kamuoyunda oluşan tereddütleri giderici somut herhangi bir adım atılmamıştır. Oysa, borsada yaşanan belge skandalından bağımsız değerlendirildiğinde bile araştırılması gereken bu tuhaf ilişkilerin açıklanması için, mevcut hükümetin somut bir adım atmaması manidardır. Hükümet, Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’ın intiharını, daha çok magazin boyutuyla ele alarak, ortaya çıkan bu ilişkileri, âdeta, örtme gayreti içine girmiştir.

IMF ile yapılan görüşmelerdeki gizli belge ve bilgilerin bazı aracı kuruluşlara sızdırılması sonucu, spekülasyon yapılarak haksız kazanç sağlandığı, bu noktada hükümetin sorumluluğu bulunduğu iddialarının TBMM tarafından araştırılması, kamuoyunun beklentileri doğrultusunda zarurî hale gelmiştir. (TBMM Tutanak Dergisi Cilt 7 – 37.nci Birleşim - 22. 07. 1999)

Global Menkul Değerler

Tabii ki her zamanki gibi bu girişimden herhangi bir netice alınmadı. 1995’te de halka açılan, Türkiye’de 29 şube ve irtibat bürosu, Amerika, Romanya, Kazakistan, Azerbaycan, Bulgaristan ve Mısır'da iştirakleri, temsilcilikleri, ortak girişimleri bulunan Global’in, 4 sene içinde bu olaganüstü gelişmeyi nasıl sağladığı bir meçhul olarak kaldı.

Borsa konusunda uzman bir isim "Global Menkul Değerler'in nerelerde şube ve şirket açtığına bakmak lazım. Mesela eski Sovyet Cumhuriyetleri. Buralarda borsa yok. Sakın Rus mafyasının kara parası olmasın." diyordu.

Başka bir uzman, "Global Menkul değerler Rusya krizinde ciddi sorunlara bulaştı. Bu dönemde bir bankaya olan repo borçlarını ödeyemedi ve 60 Milyon dolara yakın bir para İş Bankası ile Emlak Bankasından aktarıldı" diye Global'den bahsediyordu.

Kutman ve şirketlerinin adı borsada oynuyanlar arasındaki e-mail tartışmalarında da geçiyordu. Yurt dışında olduğu anlaşılan bir kişi şöyle diyordu:

"19 May 1999 - ...Efes guzel bir kağıt (size tüyo. M.Kutman'ın EFES yönetim kurulu Üyesi olduğunu sanırım biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız öğrendiniz.) ama M.Kutman'ın hareketlerini de izlemeyi unutmayın. Benim Stuttgart'da böyle bir şansım yok. Yani GLOBAL ve yavruları olan ATLAS, EVREN vs. den yapılan alımları/satımları izlemekte yarar var. Ayrıca M.Kutman belki diğer aracıları da kullanıyordur ama ben bilemiyorum. ... Tüylerinizi iyi koruyun. Eğer sürekli yolduruyorsanız buna karşı biraz İLAÇ alın ve yaralarınızı sarın." (Borsa)

Hızla yükselen Mesut Yılmaz’ın yeğeni Kutman, Haziran 2001’de, Murat Demirel’in Fon’a devredilen Ege Yatırım şirketini de satın aldı. Fon, Ege Yatırım’ın 14 trilyon 775 milyar liraya Kutman’a ait Avrasya Yatırım Holding ile Zihni Holding ve Unit Investments konsorsiyumuna satıldığını ve paranın 7 trilyonunun peşin, geri kalanının ise iki eşit taksitte ödeneceğini halinde ödeneceğini belirtti. (Milliyet 22 Haziran 2001)

THY ve Danışman Kutman

Kuzen Mehmet Kutman’ın adı sadece borsa işlerinde geçmiyordu. TBMM’de, Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğünün son üç yıllık faaliyet raporuna ilişkin gündem dışı konuşma sırasında Konya Milletvekili Veysel Candan şöyle diyordu:

“Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; geçen hafta, KİT Komisyonunda, Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğünün son üç yıllık faaliyet raporu görüşüldü; bu münasebetle Genel Kurula bilgi arz etme ihtiyacını hissettim.

Türk Hava Yollarının son iki yıldaki bilançolarının gerçeği yansıtmadığı Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında yazılıdır; şüpheli batık alacaklarında artış olduğu vardır, uçak alımlarında ciddî araştırma yapılmadığı yazılmıştır.

Türk Hava Yollarının Kıbrıs Hava Yollarıyla ortaklığı söz konusudur ve bu ortaklıktan 18 milyon dolar civarında devletin alacağı vardır, alamamaktadır.

İç hat seferlerinde zarar edilmektedir. Türk Hava Yolları, malzeme alımında yedi ayrı kuruluş halinde alım yapmaktadır. Kurum içinde hazırlanan bir yönetmelikle "ivedilik, ortaklık yararı, önemli özellik" ifadeleri kullanılarak rekabetsiz alım yapılmaktadır; dolayısıyla, usulsüzlüğe ve yolsuzluğa yol açılmaktadır.

Genel Müdürlüğe yönetmelikle tanınan yetkiyle -satın almayı devreye sokup sokmamaya, genel müdür yönetime bilgi verip vermemeye yetkilidir gibi- Türk Hava Yolları batma aşamasına gelmektedir. Bilindiği gibi, 1990 yılında özelleştirme kapsamına alınmıştır, şu anda, yüzde 1,8'i İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında özelleştirilmiştir, satılmıştır.

Bu arada, bilindiği gibi, esas söz almama sebep olan HAVAŞ, özelleştirilmiştir; bunun yüzde 60'ını Park Holding-Turgay Ciner, Yazeks Firması olarak almış, maalesef, ödemeleri zamanında yapmamıştır, dört taksidine mahkeme kararıyla icra takibi yapılmaktadır.

30 Mart 1998'de, Türk Hava Yolları, Türk Hava Yolları Ortaklığı adı altında Avrupa'yla bir ortaklığa, gizli bir özelleştirmeye doğru süratle gitmektedir. HAVAŞ'taki özelleştirmede Swissair Firması, Turgay Ciner'le, Park Holdingle ortaklık halindedir, Türk Hava Yollarının Avrupa'da ortak olacağı şirket de İsviçre Swissair Firmasıdır; dolayısıyla, gizli bir özelleştirmeye doğru adım adım gidilmektedir.

Şimdi, bu ortaklıkla ilgili, Genel Müdürlükten aldığım metinden çok kısa bir iki başlık okumak istiyorum: Ortak amblem geliştirilecek, Türk Hava Yolları amblemleri kaldırılacak, ortak bürolar yapılacak, sedece uçaklar değil malzemeler birlikte alınacak, anlaşma, İsviçre kanunlarına göre yapılacak, anlaşmazlıklar da İsviçre kanunlarına göre çözülecek.

Şimdi, burada, bu şirket ortaklığında, Türk Hava Yollarının hissesi yüzde 20, Swissair Firmasının hissesiyse, Sabena ve Avusturya dahil olmak üzere, yüzde 60-70'e varmaktadır. Bir anonim şirkette, hisseler kimdeyse mal sahibi de o olduğuna göre, eğer bize Genel Müdürlükçe ifade edilen bu ortaklık işletmeye konulursa, Türk Hava Yolları da böylece özelleştirilmiş olacaktır.

Peki, ben, bugün, bunu, niye gündeme getirme ihtiyacını hissettim; bu sözleşmenin metni dikkatle takip edildiği zaman, devletin büyük bir zararı söz konusudur. Hal böyleyken, Türk Hava Yolları-ABD Eximbankla ve Boeingle bir protokol imzalıyor ve 1 milyar 39 milyon 339 bin dolarlık krediyle, 54 adet Boeing uçağı alınıyor; alınan bu uçaklar da bu yüzde 20'lik şirket ortaklığına dahil edilmektedir.

İşin vahameti, ya bu ortaklığı yapanlar şirket ortaklığının ne olduğunu bilmemektedir ya da yanlış bir yolda, istikamette gitmektedir. Eğer, bir gün, bu anlaşma, ortaklık anlaşması -işbirliğinden öte- bir holdingleşmeye dönüşür, anonim şirket haline gelirse, Türk Hava Yollarının büyük zarar göreceği kanaatindeyim. Ben, şimdiden ilgilileri uyarmak ihtiyacını hissediyorum.

Bilindiği gibi, dün, Sayın Başbakan, burada, kuzeninin hiçbir yerle ilgisi olmadığını söyledi. Bu uçak alımlarında, Yönetim Kurulunda, Sayın Başbakanın bacanağı ve özel avukatı, danışmanı da o Yazeks Firmasında; yani, HAVAŞ'ta Swissair'in danışmanlığını yapmaktadır. Kuzeni de, Mehmet Kutman...

Şimdi, ben, bu isimleri niye verme ihtiyacını hissettim; ortada bir işletme var bir işbirliği yapılıyor veya bir şirket kuruluyorsa, burada, Türk Hava Yollarının bütün imkânlarının iyi değerlendirilmesi...

Şimdi, dövizle yüksek faizle dışarıdan Eximbank kredisi kullanılacak, bu aldığımız kredilerle bir şirkete ortak olacağız ve şirket, o ülkenin kanunlarına göre yönetilecek, Türk Hava Yolları hiçbir söz sahibi olmayacak.. Ben, buradan, Türk Hava Yollarıyla ilgilenen Sayın Genel Müdür, Müsteşar, ilgili Ulaştırma Bakanı ve Başbakanın dikkatini çekiyorum. Millî bir mesele olduğu kanaatindeyim.” (TBMM Tutanak Dergisi. 23 üncü Birleşim - 24.11.1998 Salı)

Eylül 1998 - Kamuoyunda tepkilere yolaçan Türk Hava Yolları'nın, iç hat uçuşlarında İsviçreli Swiss Air grubu ile ortak şirket kurma çalışmalarının ardında Turgay Ciner ile Başbakan Mesut Yılmaz'ın kuzeni Mehmet Kutman'ın bulunduğu ve Kutman'ın Swiss Air'in Türkiye'deki danışmanı olduğu ortaya çıktı. Hava İş Sendikası'ndan yapılan açıklamada "Havaş özelleştirme adı altında yok pahasına Turgay CİNER'e adeta ikram edilmiş Turgay CİNER de daha iki yıl dolmadan şirketin hisselerinin büyük bölümünü Swissair'e devretmiştir." denildi. ......Kasım 1998 - Başbakan Mesut Yılmaz, Global Menkul Değerler Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı kuzeni Mehmet Kutman ile Turgay Ciner'in organizasyonunu yaptıkları ve 2 milyon dolarlık, maliyetinin büyük bir bölümü de devlet tarafından karşılanan ''Finans Fuarı''nın açılışını yaptı. (Kuva-yı Medya - Medya Babası Turgay Ciner).

Amcaoğlu Vurgunu

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın amcaoğlu Erol Akçal'ın da ortak olduğu Karadeniz Enerji'ye alınan santrallarda devletin dolandırıldığı belirlendi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bürokratlarından bir kısmının gözaltına alınmasıyla sonuçlanan Beyaz Enerji Operasyonu'nda ilginç bir bağlantıya ulaşıldığı öğrenildi. Doğan Karadeniz'in sahibi olduğu Karadeniz Enerji şirketine Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın amcaoğlunun da ortak olduğu ileri sürülüyor. Beyaz Enerji soruşturması kapsamında gözaltında bulunan Doğan Karadeniz'in ortakları arasında Erol Akçal'ın da olduğu belirtildi.

Geçtiğimiz yıl yapılan elektrik kesintilerinin maksatlı olduğu ve kesintiler sonucunda Yılmaz'ın amcaoğlunun da ortakları arasında bulunduğu Karadeniz Enerji'ye "seyyar santral" aldırıldığı ileri sürülerek, alınan santrallarda da devletin dolandırıldığı belirtildi. "Seyyar santral"lerin 10 ile 50 kilovatsaat güce sahip olduğunu belirten enerji uzmanları, Karadeniz Enerji'nin aldığı "seyyar santral"lerin ise 100 megawat ve üstü güce sahip olduğunu iddia ettiler. Enerji uzmanları, 100 megawatlık santrale artık "seyyar santral" denilemeyeceğini belirterek, "Bunlar sabit santraldir. Bu konuda devlet aldatılmıştır" dediler. Bu arada Mesut Yılmaz'ın amcaoğullarından İzzet Akçal da 12 Mart muhtarısından sonra hükümette yer almıştı.

Diğer taraftan, geçtiğimiz yıl yaşanan elektrik kesintileri sonucu Karadeniz Enerji'ye sağlanan sözkonusu "seyyar santral" kurma avantajının da Beyaz Enerji Operasyonu kapsamında soruşturulduğu öğrenildi.

Beyaz Enerji Operasyonu'nun başladığı zamandan bu yana gözaltında bulunan Karadeniz Enerji'nin sahibi Doğan Karadeniz'in de "seyyar santral" kurma meselesi yüzünden sorgulandığı belirtilerek, operasyonun Mesut Yılmaz'ın amcaoğluna da sıçramasının beklendiği ifade ediliyor. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız elektrik kesintilerinin ardından "seyyar santral" kurma avantajı sağlanan Karadeniz Enerji'nin ortakları arasında ise ilginç isimler yeralıyor. İddialara göre şirketin ortakları arasında Erol Akçal'ın yanısıra Mehmet Kutman da yer alıyor. (15 Ocak 2001 Yeni Şafak)

Millet Açlıkla Savaşırken Onlar Rüya Gecelerinde

Kuzen Mehmet Kutman, Türk sosyetesinde de tanınmış bir isim.

Kutman'ın Amerikalı zenci erkek arkadaşı, uzun süre sosyete dedikodularında yer almış, onun arkadaşı için Beylerbeyi'nde yalı tuttuğu ve döşediği konuşulmuştu. Türkiye'deki ekonomik kriz onu hiç etkilemiyor.

"Ünlü İngiliz yazar William Shakespeare'in romantik ve neşeli eseri 'Bir Yaz Gecesi Rüyası', Türkiye'nin kültürel mirasına sahip çıkma projesi çerçevesinde, geçtiğimiz hafta, Bodrum Yalıkavak'ta işadamı Mehmet Kutman'ın evinde sergilendi. Sadece ALEM'in izlediği temsil, İngiliz 'The Principal Theatre Group' tarafından, Global Menkul Değerler A.Ş'nin genç patronu Mehmet Kutman'ın, Yalıkavak'ta zeytinlikler içindeki muhteşem evinin bahçesinde gerçekleşti. Geceye sosyete ve iş dünyasının ilgisi oldukça büyüktü." (12 Eylül 2001 - Alem)

Yılmazların 1991'de Mal Varlığı

Tekrar Mesut ve Turgut Yılmaz kardeşlere dönelim. Mesut Yılmaz'ın siyasete atıldığı 1983 yılında, kendisine ve yakınlarına ait mal varlığı ile ilgili bir belgeye rastlayamadık. Bir bildiride bulundu mu onu da bilmiyoruz. Bulabildiğimiz siyasete atıldıktan 8 yıl sonra verdiği bir mal beyanı. Her ne kadar 8 yıl sonra verilen beyan, gerçekleri göstermese de, biz yine de kendi beyanlarına dayanarak Yılmaz ailesinin malvarlığına bir göz atalım. (28 Ağustos 1991 Sabah Gazetesi)

Mesut Yılmaz:

•İstanbul Suadiye’de bir apartman dairesi.
•Beyazıt’taki Beyaz Saray Hanı’nın 6/1 hissesi.
•İstanbul Ataköy’de ödemesi devam eden eşine ait bir daire.
•Bodrum Yalıkavak’ta Cennet Yapı Kooperatifi tarafından yaptırılan eşine ait yazlık ev.
•Bodrum Adabükü’nde Doktorlar Yapı Kooperatifi tarafından yaptırılan yazlık ev.
•Alanya’da Yapı Kooperatifine ait inşaatı devam eden yazlık ev.
•Ankara Beytepe’de 18 Yapı Kooperatifine ait inşaatı devam eden bir ev.
•Delta AŞ.’nin 314 milyonluk hissesi (eşine ait).
•Bankalarda toplam 251 milyon 62 bin 914 lira para ve yarım kilo altın.
•Eşi Berna Yılmaz’a ait 300 milyon liralık mücevherat.
•Bir adet 1987 model Renault marka otomobil.

Birader Turgut Yılmaz:

•İstanbul’da 3 daire.
•Bodrum’da bir ev.
•Almanya’nın Krefeld semtinde bir ev.
•Türkiye’de 1 milyar 200 milyon TL.
•Almanya’da 840 bin DM.
•Eşine ait 500 milyon liralık ziynet eşyası.
•Delta Giyim Sanayi AŞ.
•Birand Giyim Sanayi AŞ.
•Deneks Giyim Sanayi AŞ.
•Transalkim Uluslararası Nakliyat Ltd. Şti.
•Arkad Plan Proje Taahhüt AŞ.
•GSD Dış Ticaret AŞ.
•Aktif Finanas Factoring Hizmetleri AŞ.
•Sahibi olduğu 8 şirkete ait
-Ankara yolu üzerinde 7 bin metrekarelik bina
-Ankara yolu üzerinde 5 bin metrekarelik bina.
-Levent’te bina.
-Tuzla’da bina.
-Yeni Bosna’da bina.

Yenge Claudia Yılmaz (Huylmons):

•İstanbul Kalamış'ta bir daire,
•Almanya Krefeld'de bir daire,
•Tyllburg'da veraseten bir arsa,
•40 milyar lira değerinde mücevher,
•43 adet Cumhuriyet altını,
•15 milyar lira değerinde gümüş eşya,
•Almanya Sparkassebank'ta iki ayrı hesapta toplam 116 bin Mark,
•Yapıkredi Bankası'nda iki ayrı hesapta 320 milyon,
•Kadıköy Tekstilbank'ta 1367 dolar,
•Maltepe Tekstilbank'ta 180 bin Mark,
•Aynı bankada 95 bin dolar.

Yılmazların 1998'de Mal Varlığı

Mesut Yılmaz'ın 1988'de TBMM Malvarlığını Soruşturma Komisyonu'na verdiği mal varlığı bildirim listesinde büyük bir değişik yoktu. Yılmaz, bildirimde 1996 yılında verdiği bildiriminde kardeşi Turgut Yılmaz'dan aldığı 2 milyar 800 milyon liralık borcunu ödediğini bildirdi.

Mal bildirimindeki diğer değişiklik ise eşinin sahip olduğu Suzuki otomobili Tempra ile değiştirmesi oldu. Yılmaz, daha önce inşaat olarak gösterdiği Bodrum'daki yazlığını, konut olarak listesine aldı. (Hürriyet 10 Haziran 1998, Çarşamba)

"Minareyi çalan kılıfını da hazırlar" misali, Mesut Yılmaz'ın kişisel mal varlığı da, gerçekler açısından önemli değildi. Önemli olan, bir şebeke halinde çalışan Yılmaz Organizasyonunun mal varlığı idi. Bu varlığı da başta birader Turgut olmak üzere başka yerlerde aramak lazımdı.

Turgut Yılmaz (Kardeş)

•İstanbul Eminönü'nde dükkan,
•Suadiye'de mesken,
•Şişli'de mesken,
•Beyoğlu'nda mesken,
•Şişli'de bir işhanında yüzde 50 hisse,
•Maltepe'de bir arsanın yarı hissesi,
•Eminönü'nde Beyazsaray işhanının altıda bir hissesi,
•Muğla Bodrum'da mesken,
•117 adet Cumhuriyet altını,
•30 milyar lira değerinde 72 adet tablo,
•20 milyar lira değerinde çok sayıda Selçuklu eseri kolleksiyonu,
•4 adet tabanca,
•1993 model Mercedes araba,
•8 milyar lira değerinde gümüş ev eşyası,
•Almanya'da Sparkasse Bankası'ndaki iki ayrı hesapta toplam 1.5 milyon Mark para,
•Tekstilbank Maltepe şubesinde 204 milyar lira değerinde Hazine bonosu,
•Akbank Küçükyalı şubesinde 80 milyon lira,
•Beyazıt şubesinde 3 milyar 776 milyon lira değerinde hazine bonosu,
•Delta Giyim Şirketi'nde hisse,
•Birand Giyim Sanayii'nde hisse,
•Transalkim Uluslararası Nakliyat şirketinde hisse,
•Deneks Giyim Sanayii'nde hisse,
•Perfekttrans Nakliyat Şirketi'nde hisse,
•Delta Holdingi Anonim Şirketi'nin sahibi,
•GSD Holding şirketinde hisse,
•GSD Dışticaret şirketinde hisse,
•Kuruluş halinde olan Özbekistan Barakat-Alfa şirketinin ortağı.

Mesut Yılmaz'ın yengesi, Turgut Yılmaz'ın eşi Claudia Yılmaz (Huylmons)'ın mal varlığı ise 7 sene öncesinin aynı idi. Ne Almanya'daki banka hesabında 1 marklık iniş-çıkış olmuş, ne de Türkiye'deki TL, Mark ve Dolar hesaplarında en ufak bir değişiklik olmuştu. 7 sene önceki kalıp beyan 1998'de de aynıydı. (Hürriyet 9 Ekim 1998, Cuma)

Birader Turgut'taki gelişme müthişti. Yeni şirketlere, holdinglere ortak olmuş, 1991'de bankadaki 1 milyar 200 milyon lira parası, hazine bonoları ile birlikte 208 milyar liraya çıkmıştı. Almanya'daki bankada 840 bin Mark olan parası da 1.5 milyon Mark'a yükselmişti.

Yani hem yeni büyük yatırımlara girişmiş, hem ne nakdi varlığı artmıştı. Yeni alınan iş hanları, gayrimenkuller, tablo, antika, gümüş ve silah koleksiyonları da cabasıydı. Turgut Yılmaz, büyüme sırasında devletten tek kuruş kredi kullanmadığını belirtiyordu. O müthiş bir mucizeyi gerçekleştirmişti.

Turgut Yılmaz, son dört yıl içinde, Perfekttrans Nakliyat Şirketi, GSD Holding ve GSD Dış Ticaret Şirketinde hisse sahibi oldu. Kardeş Yılmaz ayrıca Özbekistan'da halen kuruluş aşamasında olan Barakat-Alfa şirketi kurarak, yeni yatırım yaptı.(Hürriyet 10 Ekim 1998, Cumartesi)

Yolsuzluğu Örtme İttifakı

Ankara'da aynı saatte iki ayrı Malvarlığını Soruşturma Komisyonu toplandı dün. Meclis tarihi günlerinden birini daha yaşıyordu. ANAP'ın Tansu Çiller, DYP'nin de Mesut Yılmaz hakkında verdiği soruşturmaları sonuçlandırmak için kader oylaması yaptı.

Oylama sonuçları, iki parti arasında gizli bir pazarlığın yapıldığı söylentilerini haklı çıkardı. Komisyonun ANAP ve DYP'li üyeleri, DSP ve FP'nin de destekleriyle iki genel başkanı akladılar.

Yeni hükümet pazarlıkları ve CHP'nin, Mesut Yılmaz'la Tansu Çiller'i Yüce Divan'a gönderme kararlılığı nedeniyle köşeye sıkışan ANAP ve DYP, çareyi birbirlerine sarılmakta buldu. Yaklaşık 4 ay boyunca birbirlerinin genel başkanlarını malvarlıkları konusunda topa tutan DYP ve ANAP, dün siyasi çevrelerde büyük şaşkınlığa yol açan sürpriz bir uzlaşma gerçekleştirdiler. (Hürriyet 24 Kasım 1998, Salı)

GSD Yatırım Bankası

1996'da kurulan GSD Holding'in sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Yılmaz, 16 Nisan 1998'de GSD Yatırım Bankasını kurmak için başvuruda bulunuyor. Özel bankalara kuruluş iznini, 3182 Sayılı Bankalar Kanunu'nun 4'üncü maddesine göre, ilgili Devlet Bakanlığı'nın yazısı ile Bakanlar Kurulu veriyor.

Başvuru olağanüstü bir süratle inceleniyor ve 8 gün sonra, 24 Nisan 1998'de Bakanlar Kurulu, bankanın kuruluşuna, 98/10962 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla izni veriyor. Bakanlar Kurulu Kararı'nın altındaki imza Başbakan Mesut Yılmaz'a ait.

Ne demişti Turgut Yılmaz 10 yıl önce: "Namus ve dürüstlüğün bir meziyet değil, olmazsa olmaz şartına inanıyor, bu günkü tarih itibarıyla 21 senelik iş hayatımın her anını, her türlü hesabı vermeye hazır olduğumu bildiriyorum. Bu günden itibaren ağabeyimin Başbakanlığı süresince iş politikalarımı mevcutları muhafaza esası dahilinde yürütüp, yeni bir iş alanına girmeyeceğimi taahhüt ediyor, engin sağduyusuna güvendiğim kamuoyunun takdirine arzediyorum." (Hürriyet - 23 Haziran 1991).

Bunlar kendilerini cin, Türk Halkını da koyun sanıyorlar herhalde.

GSD Holding hisse senetleri 4-5 Kasım 1999 tarihlerinde Deniz Yatırım'ın da içinde bulunduğu bir konsorsiyum tarafından 8,000 TL sabit fiyatla halka arz edilmiştir. Arz edilen hisse miktarı 250,000 lot olup, toplam sermayenin % 5.8 ine tekabül etmektedir.Sermaye artırımı yoluyla gerçekleştirilen halka arz sonucunda GSD Holding'e toplam 2 trilyon TL kaynak aktarılmıştır. Hisse senetleri 11 Kasım 1999 tarihinde İMKB Ulusal Pazarı'nda işlem görmeye başlamıştır. (Halka Arzlar)

Özbekistan Barakat-Alfa Şirketi

Turgut Yılmaz'ın ortağı olduğu Özbekistan Barakat-Alfa "joint venture" şirketi, 77 Buyuk Turon Sokağı, 12.nci kat No 86, Posta Kodu 700031, Özbekistan adresinde faaliyet gösteriyor. Telefon numarası [998](71) 152-61-55, [998](712) 56-77-31/32 ve Faks numarası [998] (712) 56-83-07.

1988'de "deterjan" üretimi amacıyla kurulmuş olan ve bünyesinde 10 kişinin çalıştığı belirtilen Barakat-Alfa, bilahare iştigal alanını "Tıbbi Pamuk Üretimine" cevirmiş. Şirketin başında Genel Müdür Yardımcısı Ulugbek Vakhabov var. Özbekistan Milli Bankasının, Dış Ekonomik Faaliyetler, Taşkent Şubesinin 2021400000394642900 numaralı ve 00407 kodlu hesabı bu şirkete ait.

Alfa adı nereden geliyor belli değil ama Barakat adı yabancı değil. Barakat Şirketi Özbekistan'ın en büyük ithalatçılarından biri. Özbekistan tanıtım sayfasında "Barakat Company Ltd. - distributor of Ulker, Gala, and Alfa brand Turkish products" dediğine göre Alfa ne ise onu da dağıtan bir firma.

BISNIS sayfasında Barakat şöyle tanıtılmış: "Barakat Ltd. Şirketi Özbekistan'da 1993'de faaliyete başlayan ve yiyecek malzemesi, elektronik ve elektrikli ev aletleri gibi yüksek talep gösteren tüketim mallarını ihraç eden bir Türk şirketi. Barakat, ihracatının büyük bir bölümünü Türkiye'den yaparken, Hindistan, Avrupa ve Yeni Bağımsız olan ülkelerden de alış yapıyor. Barakat, 1994-1996 arasında 400 milyon dolarlık ciro yaptığını rapor etmiş. Ancak hükümetin yakın tarihteki para politikasının, bütün ithalatçılar gibi Barakat'ı da ters etkilediği muhakkak. İrtibat için: Mahmud Can Kadiri, Yönetim Kurulu Başkanı, 77 Sharaf Rashidov Sokağı No 68, Kat 10 Taşkent, Özbekistan. 700029 Telefon: [998] (712) 56-77-31/32 Faks: [998] (712) 56-83-07"

Evet, Barakat'ın telefonu ve faksı ile Turgut Yılmaz'ın Alfa-Barakat'ının ki aynı numaralar. Peki Turgut Yılmaz'ın ortağı Mahmut Can Kadiri kim?

Belirtildiğine göre Mahmut Can Kadiri, yıllarca önce Türk vatandaşlığına kabul edilmiş bir Afgan vatandaşı. Kardeşi Bereketullah Kadiri'de Türk tabiyetine geçmiş olup İstanbul Kadıköy'de yaşamakta. Mahmut Can Kadiri Türk tabiyetinde olmakla birlikte Türkçe bilmemekte.

İstanbul PERPA’da “Akça İç ve Dış Ticaret” adında bir şirketi olduğu belirtilen Mahmut Can Kadiri'nin, bazı büyük Türk firmaları ile ortaklıkları olduğu da söylenmekte.

Özbekistan'da 1994 yılında çıkan bir kanuna göre, konsinye olarak ithal edilen mal piyasada satıldıktan sonra, resmi kurdan dolar değeri kadar "Som" Özbek Merkez Bankasına yatırılıyordu. Bu işlemden sonra Özbek Merkez Bankası ithalatçıya ithalat bedeli olan “dolar” transferini gerçekleştiriyordu. Türk firmalar bu sistemin açığını yakaladılar.

Mesela, 10,000 $’lık bir mal, Türk gümrüğünden bu faturayla çıkıyor, ancak aynı mal bir ikinci fatura ile Özbek gümrüğünden 60,000 $ kıymetiyle giriyordu. Doların karaborsadaki değeri, resmi kurun 3-4 misli fazla olduğundan, mal satıldıktan sonra arada kalan meblağ karaborsadan temin ediliyor, böylece 50,000 dolarlık fark cüzi miktarda dolar ödenerek aklanıyordu.

Bir çok Türk firması bu şekildeki hayali ithalat ile büyük paralar yapmışlardı. Turgay Ciner'in Yazeks firması ile Art Ticaret, Tars, Aksa ve Barakat isimli şirketler bu tip ticaret yaptığı iddia edilen Türk firmaları arasındaydı.


Barakat Şirketi özellikle Ülker ve Saray Halı mamullerini ithal ederek Özbekistan'da bunların milyonlarca dolarlık satışını yapmıştı. Bütün bunların dışında Barakat Şirketi ile önemli bir iddia da vardı. İddiaya göre şirket Peşaver kaynaklı uyuşturucu parasını aklıyordu.

(Devam edecek)