Polisi Kullanmak İsteyen Güçler
[ 21/4/2001 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

Aranan Kan Alerji mi Yaptı? -
Basında bir süreden beri, İstanbul Valisi Erol Çakır ile İstanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz arasında problem olduğuna dair yazılar çıkıyor.

20 Nisan 2001 tarihli Milliyet gazetesi bu haberi "Polisten valiye korkunç..


Aranan Kan Alerji mi Yaptı?

Basında bir süreden beri, İstanbul Valisi Erol Çakır ile İstanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz arasında problem olduğuna dair yazılar çıkıyor.

20 Nisan 2001 tarihli Milliyet gazetesi bu haberi "Polisten valiye korkunç tuzak" başlığı altında birinci haber olarak verdi.

Milliyetin başlığına konu olan bu haber Tuncay Özkan'a aitti. Tuncay Özkan haberi Milliyet'teki köşesinde "Valiye Çirkin Tuzak" adı altında yayınladı. Özkan'ın haberi, vali ile emniyet müdürü arasındaki kavga nedeninin İçişleri Bakanlığı içindeki "Fettullah Gülen ekibi" yapılanmasına dayandığı gibi önemli iddiaları ihtiva ediyordu. Özkan, Tantan'ın iddiaları cevaplamasını da istiyordu.

İki ayrı okuyucumuz bu konuda mektup yollamış. Önce onların düşüncelerine yer verelim:


Tantan - Doğan Çatışması mı?
Birinci Okuyucu

"Sayfanızı dikkatle takip etmeye çalışıyorum. Bilemiyorum dikkatinizi çekti mi? İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın Dışbank ile ilgili Aydın Doğan ile tartışmasından sonra bazı gariplikler yaşanıyor.

1- Yolsuzluklarla mücadelesi gurubu tarafından da desteklenen Bakan Tantan'ın yıpratılmaya çalışılması.

2- Kadrolu bazı iftiracıların Tantan'ın üzerine salınması.

3- Bu güne kadar yapılmayan, Dışbank'ın inanılmaz reklam kampanyasının (biliyorsunuz Egebank da büyük reklam kampanyası sonrası batmıştı) başlaması.

4- Bakan Tantan'a havlamaya izin verenlerin, bunu kutsal bir amaca hizmet amacıyla yaptıkları görüntüsü verebilmek ve inandırıcı olabilmek için irtica gerekçesinin arkasına saklanarak saldırmaları."


İkinci Okuyucu
"Sayın yetkili,

Türkiye'de son çıkan haberlerde İstanbul Emniyet Müdürü ile sayın Vali'nin arasındaki kavgadan bahsediliyor ve Vali Bey'in dinlemeye alındığı, hakkında olumsuz raporlar hazırlatılması için takip edildiği, vs. vs. ifade ediliyor.

Bunların da Vali Bey'in yapılacak kadro değişikliğine karşı çıktığı için, Sayın Emniyet Müdürü ve İç İşleri Bakanlığı tarafından yapıldığı vs. anlatılıyor ve bu tespiti Kanal D'nin elemanı Sayın Tuncay Özkan yapmakta ve ortaya çıkarmaktadır.

Bu konudaki görüşünüz nedir? Bu Sayın Aydın Dogan'ın, Sayın İçişleri Bakanı'na açmış olduğu bir yıpratma kampanyasının ve savaşın başlangıcı mıdır?

Saygılarımla"


Eski Haberler Manşette
Bugünki Haberatak'a göre haber taze değildi. Şöyle diyordu Haberatak:

"Milliyet eski haberleri manşet yapmayı seviyor.

Milliyet gazetesinin bugünkü sür manşeti "Polisten valiye korkunç tuzak" dı. Tuncay Özkan imzalı haberde emniyet müdürü Kazım Abanoz' un İstanbul valisi Çakır'ı incelemeye alarak peşine motorize ajanlar takarak tuzak kurduğu iddia edildi.

Abanoz 3 bin memurun değişik yerlere tayinini istemiş

Kazım Abanoz' un yapacağı atamaları durdurduğu iddia edilen Vali, emniyet müdürüne bu kadar insanın yerine yenilerini nasıl koyacağını sormuş ve Fethullah Hoca cemaati ile atamaların ilgisi olduğunu iddia etmiş.

Haber 1 Şubat 2001 tarihli Radikal' de yayınlanmıştı

Aynı haber yine Tuncay Özkan tarafından 1 Şubat 2001 tarihinde Radikal gazetesinde de yayınlanmıştı. Yayınlanan haberin tekrar edilmesi Doğan grubu ile Sadettin Tantan arasındaki savaştan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Tantan'ın bu konuda her an açıklama yapması bekleniyor."

Tantan, beklenen cevabı vermiş. Haberatak'tan alıntılayarak Tantan'ın cevabına yer verelim:


Tantan'dan Cevap
"Bu iddiaları kaleme alan yazarın bundan öncede başka bir gazetede çıkan yazısı ve müteakiben medyada çıkan haberlerde de; tayinler nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürü ile Valinin arasının açık olduğu, konuşmadıkları ve hizmetin aksadığı iddia edilmekteydi.

Bu haberler sonrası konunun araştırılması için müfettiş gönderilmesindeki temel amaç hizmetin aksamaması, konunun araştırılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasıdır.

Türkiye'nin en büyük ilinin Valisi ile Emniyet Müdürü arasında yaşandığı iddia edilen soruna karşı, İçişleri Bakanlığının kayıtsız kalamayacağı doğaldır. İstanbul'a müfettiş gönderilmesindeki amaç budur. Müfettiş görevlendirilmesinin tayinlere karşı çıktığı için İstanbul Valisini görevden almaya yönelik olduğu iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.

Bakan olarak göreve geldiğim ilk günden itibaren, başta emniyet teşkilatı olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki; guruplaşma, klikleşme, hizipleşme, yolsuzluk gibi kanun dışı faaliyetlere karşı, büyük bir duyarlılıkla mücadele verdiğimiz kamuoyunca yakından bilinmektedir.

Hal böyle iken, İstanbul Emniyetinde irticai karakterli bir grup oluşturulduğu ve bu grubun kanun dışı çalışmalarda bulunduğu iddia edilmektedir.


Belli Amaçlara Yönelik Senaryonun Bir Parçası
Bu iddiayı ortaya atanların, böyle bir tespitleri varsa bunun faillerinin, bu konuda mevcut her türlü bilgi, duyum ve delilin Bakanlığıma aktarılması halinde derhal gerekli tahkikatın yapılacağı bilinmelidir.

Ancak, ne yazıktır ki, ellerinde bu konuda yetkili adli ve idari makamlara suç duyurusunda bulunmak için herhangi bir delil bulunmayanlar, konuyu gazete sayfalarına taşıyarak ve gerçek dışı, belirli amaçlara yönelik senaryonun bir parçası olarak İçişleri Bakanlığı ve Emniyet teşkilatını haksız isnatlarla töhmet altında bırakmaya ve son yıllarda suç ve suçlularla mücadelede elde ettiği başarıları gölgelemeye çalışmaktadırlar.

Diğer taraftan, İstanbul'da iddia edildiği gibi toplu bir personel ataması ile ilgili Bakanlığımızın herhangi bir tasarrufu olmamıştır. Personel tayinlerinin ilgililerin dosyalarındaki özlük ve diğer bilgilerine göre gerekli değerlendirmeler yapılarak gerçekleştirildiği de kamuoyunca bilinmelidir.


Fettullah Gülen'e Koruma Benden Önce Verildi
Fethullah Gülen'e yakın koruma verilmesi konusundaki ilk işlem benim bakanlık dönemimden önce, 1996 yılında gerçekleşmiştir.

Adı geçenin müracaatı üzerine, basın yayın organlarında adının geçmesi ve yasadışı İBDA/C terör örgütünün hedefi olması nedeniyle İstanbul İl Koruma Komisyonu tarafından hakkında yakın koruma kararı alınmış, bu karar Merkez Koruma Komisyonunca uygun görüldükten sonra 30.07.1996 tarihinde Bakan Olur'u ile kesinleşmiştir.

Koruma Kararının 1999 yılı başında yapılan değerlendirmesinde, şahıs hakkında tehditlerin devam ettiği görüldüğünden, İstanbul İl Koruma Komisyonunca 2 personelle yakın koruma yapılması kararı alınmış ise de Merkez Koruma Komisyonunda korumanın 1 personelle yapılması uygun görülmüştür.

Rahatsızlığı nedeniyle tedavi için ABD'ye giden şahsın koruma görevlisinin de Koruma Hizmetleri Yönetmeliği gereğince yurtdışına görevlendirilmesini talep etmesi üzerine, anılan Yönetmeliğin "Hakkında koruma kararı alınan şahısların yurtdışı seyahatlerinde, gidilen ülkedeki misyon tarafından korumalarının sağlanamaması halinde, koruma görevlilerini iaşe, ibate, yolluk ve yevmiyelerini kendileri ödemek suretiyle götürebilir" hükmü uyarınca, koruma görevlisi 04.05.1999 - 04.06.1999 tarihleri arasında 1 ay süre ile geçici olarak ABD'ye görevlendirilmiş; bu görev, tedavinin uzaması nedeniyle talep üzerine 04.06.1999 tarihinden itibaren 1 ay süreyle uzatılmıştır.

Koruma görevlisinin görev süresi bu tarihten sonra uzatılmamış, görevli süre sonunda aldığı doktor raporları hitamında, 22.09.1999 tarihinde yurda gelerek Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğünde göreve başlamış, akabinde hakkında 07.06. 1999 tarihinde alınan onayla atandığı Malatya Polis Okulu Müdürlüğündeki görevine başlamış ve halen aynı yerdeki görevine devam etmektedir.


Koruma Yakın Arkadaşımın Yanına Verilmedi
Söz konusu koruma görevlisinin İstanbul'da yakın arkadaşım bir iş adamına koruma olarak verildiği iddiası da doğru değildir.

Bakanlığıma ait yasa tasarıları; bilim adamları ve teknokratlar tarafından belirli programlar dahilinde ve belirlenmiş süreler içinde çalışılarak hazırlanmaktadır. Bu metinler, gerek hazırlık çalışmasında gerek yasalaşma sürecinde ve yasalaşmasından sonra her yönüyle çok katılımlı olarak tartışılmaktadır. Bu çalışmalardan, Hükümetin ve iddia edildiği gibi Başbakan Yardımcılarının bilgilendirilmemesi söz konusu değildir.


Polisi Kendi Amaçları Doğrultusunda Kullanmak İsteyen Güçler
Ancak, emniyet teşkilatının çağın gerekleri doğrultusunda, yapılandıracak reform niteliğindeki çabaların engellenmeye çalışıldığı da görülmektedir. Polisi kendi amaçları doğrultusunda kullanmak isteyen güçler, Polis Akademisinin Üniversite olmasını, emniyet teşkilatının daha da güçlenmesini önlemeye dönük faaliyetleriyle gerçek yüzlerini göstermişlerdir.

Dün olduğu gibi, bugün de, memleket yararını her şeyin üstünde gören ve uzun yıllar ülkeme şerefle hizmet etmiş bir insan olarak, ülkem ve milletimin menfaati doğrultusunda hizmete devam edeceğimden hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.


Gerçek Menfaat Birliği
Gerçek menfaat birlikteliğinin basına bu şeklide intikal ederek kayıt altına alınması halkımızın dikkatlerinden kaçmayacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Sadettin TANTAN
İçişleri Bakanı"


Evet, icraatları ile halkın sempatisini kazanmış olan Sadettin Tantan, iddiaları cevaplarken "Polisi kendi amaçları doğrultusunda kullanmak isteyen güçler", "Gerçek menfaat birliği" gibi sözlerle bir yerlere üstü kapalı mesajlar veriyor.


Aynı Kapta Ayrı Kutuplar
Tantan'ın işi gerçekten zor...

Tantan, yıllarca önce İstanbul Asayiş Şubesinde göreve başladığı zaman gazeteler onu "İstanbul'a aranan kan bulundu" başlığı ile İstanbullulara tanıtmışlardı.

Bir süre sonra dokunulmazlığı olan bazı kumarhaneleri bastığı için o görevden alındı.

İstanbul'a bulunan temiz kan, mikroba alışık vücutta alerji yaratmıştı...

Şimdi Tantan, yolsuzluklarla mücadele konusunda ülkenin tamamının aradığı kan haline geldi.

İnşallah bu sefer kan alerji yaratmaz...

Biz birinci okuyucumuzun, "yolsuzluklarla mücadelesi gurubu tarafından da desteklenen Bakan Tantan" ifadesine katılmıyoruz. Kerhen yapılan resmi açıklamalar böyle olsa dahi, destek değil, köstek olunduğu muhakkak. Zaten bünyesinde en büyük yolsuzluk iddialarının muhattaplarını barındıran bir grubun böyle bir açıklamada samimi olması mümkün mü?

Tantan'ı bakan yapan kendi grubu değil, DSP grubudur. Özellikle Ecevit ve Hüsamettin Özkan'ın bunda büyük rolü olduğu bilinmektedir. Mesut Yılmaz'a kalsa onu "Belediye Başkanı" yapmaya çalışıp, parlementodan uzak tutacaktı.

Sadettin Tantan - Aydın Doğan çatışmasında, patronunun yanında yer alan genç gazeteci Tuncay Özkan'ın, Mesut Yılmaz'a bir çok ANAP'lı bakandan daha yakın olduğunu düşünürsek, acaba Mesut Yılmaz ve ekibinin de Tantan'dan çok hoşlanmadığı gibi bir neticeye varabilir miyiz?

Neden olmasın...

Yolsuzluklarla samimi olarak mücadele ettiğini belirten kim?

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan.

Peki Banka, Beyaz Enerji ve bilumum yolsuzluk olaylarında en çok adı geçen siyasilerimiz kim?

Aynı kapta, ayrı kutuplar....


Ya Tantan halka samimiyetini ispat edecek, ya da yolsuzluk yine galip gelecek.

Gerisi sadece laf...