Uyuşturucudan Susurluk'a 17 - 1984 Babalar Operasyonu
[ 15/8/2000 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

1983 yılı sonlarında Genelkurmay'a "silah kaçakçılığı" ile ilgili önemli bir ihbar gelmişti. Bunun üzerine yapılan bir toplantıda MİT'e Dündar Kılıç'ın faaliyetlerini izleme görevi verilmişti. 

1983 yılı sonlarında Genelkurmay'a "silah kaçakçılığı" ile ilgili önemli bir ihbar gelmişti. Bunun üzerine yapılan bir toplantıda MİT'e Dündar Kılıç'ın faaliyetlerini izleme görevi verilmişti.

Terör-Kaçakçılık ilişkisinin önemsendiği bir devreydi.

MİT'te "Kaçakçılık Şubesi" kuruldu ve Mardin Bölge Müdürü Mehmet Eymür bu şubenin başına atandı.

O dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı "Kaçakçılık İstihbarat ve Harekat Daire Başkanı" Atilla Aytek'di.

Eymür ve Aytek mesleki yönden çok iyi bir işbirliği kurdular. Kişisel olarak da birbirlerine ısınmışlar iyi dost olmuşlardı. Bu dostlukları halen de devam ediyor.

Köşk'e İhbar

Aynı günlerde, Bakırköy Akıl Hastahanesinde görevli Ş.L. isimli bir hanım doktor, Cumhurbaşkanlığına müracaatla, Cumhurbaşkanlığı MİT Temsilcisi ve Kenan Evren'in damadı Erkan Gürvit'e, Dündar Kılıç'ın Akıl Hastahanesinde ki faaliyetleri hakkında detaylı ihbarda bulunmuştu. Anlatılanlar korkunçtu.

Dündar Kılıç'ın, 2-3 aylık bir infazı vardı. Yani yakalanıp cezaevine konması ve bu cezasını çekmesi lazımdı. Ancak Kılıç, aradan yıllar geçmesine rağmen bir türlü bulunamıyordu! ...

Ş.L'nin ihbarından sonra Cumhurbaşkanlığı'nın, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına ve Emniyet Müdürlüğüne talimatları da fayda etmedi. Yurt dışına kaçacağı söylenen Dündar Kılıç bulunamıyordu.

Dündar Kılıç

Neticede konu, MİT'e ve EGM Kaçakçılık Dairesine havale edildi ve özel bir ekip, hiç kimseye haber vermeden, İstanbul'a gidip Dündar Kılıç'ı yakaladı ve ertesi gün Ankara'ya getirdi.

Sıkıyönetimce gözaltına alınan Dündar Kılıç, 24 Mart 1984 ila 25.Nisan 1984 tarihleri arasında bir ay süreyle MİT'te sorgulandı.

Ünlü kabadayı ilk günlerde kendinden emindi. Kendisine soru soran görevlilere tepeden bakıyor, tehditkar cevaplar veriyordu. Bazı müdahaleler olacağını ve hemen serbest bırakılacağını sanıyordu. Görevlilere "Size benimle ilgili bir talimat gelmedi mi?" diye soruyor, gelmediğini öğrenince çok hayret ediyordu. Esasında çeşitli yollardan birçok müdahale olmuştu ama hepsi neticesiz kalmıştı. Neticede olağanüstü bir devreydi.

Kılıç, alışmadığı bir atmosfer içindeydi. Durumunu hazmedemiyordu ama yapacağı bir şey olmadığını da anlamıştı. Tehdit, hatır ve teklifler işe yaramayınca, önce ciğerindeki hastalığı bahane etti, doktor muayenesi neticesinde hastalık bahanesinden de vazgeçti. Birkaç saatte çıkarım derken birkaç gün geçmişti. Zaman uzadıkça morali bozuluyor, bazen sabahleyin, "gece kötü rüyalar gördüğünü" söyleyerek ağlıyordu.

Dündar Kılıç sonunda pes ederek suallere cevap vermeye, anlatmaya başladı. Bir an önce her şeyi anlatıp buradan kurtulmak istiyordu. Yeraltını anlatırken, mafya babalarına verip veriştiriyor, kiminin umumhane işlettiğinden, kiminin kadın sattığından bahsediyor, bu ifadelerin ileride kendisi için sıkıntı yaratacağını düşünmüyordu. Neler anlattı neler, iş adamları, basın patronları, paşalar, devlet büyüklerinin çocukları, polis şefleri, MİT başkanları ile bir yumak olmuş ilişkiler zincirinde.

Kılıç, 3-4 ciltlik kitap olabilecek ifade tutanağı ve delillerle Sıkıyönetim Mahkemesi'ne teslim edildikten sonra tevkif edildi ve bir kaç yıl yattı. Duruşmalar sırasındaki konuşmaları ve hakimlere hakareti bu süreyi uzattı.

İfadeleri, yeraltı dünyasında tepkilere neden oldu. Ancak Dündar Kılıç bunun da yolunu bulmuştu, kendisine "tekerleğin içine sokup kilometrelerce yuvarlamak", "buzlu havuzlara atılmak" gibi yeni işkence yöntemlerinin tatbik edildiğini ve bu nedenle konuştuğunu söyleyerek işi hafifletti.

Yaşamı boyunca iki devlet görevlisini hiç unutmadı, hep tehdit etti, hep karaladı: Mehmet Eymür ve Atilla Aytek. Basın, mafya şefinin beyanlarına özel yer verip, bu mümtaz vatan evladının sözlerini baş sayfalardan anons etme görevini sevinçle yerine getirdi. Ona TV köşelerinde, "kırmızı koltuk"larda saygı ile yer verdi, görevli savcılar da Kılıç'ın tehditlerine sadece seyirci kaldılar. Düzgün görev yapmanın bedeli tersine işliyordu ...

Behçet Cantürk

EGM Kaçakçılık Dairesi Şubat 1994'ün başında "babalar operasyonuna başlamıştı. Birkaç kişinin alınmasından sonra tanınmış isimlerin çoğu yurt dışına kaçmıştı.

Behçet Cantürk yurtdışına kaçma gereği duymamıştı. Belki de devlet içindeki üst düzey ilişkilerine güveniyordu. Cantürk önce EGM Kaçakçılık dairesinde, takiben de MİT'te sorgulandı. O da geniş bir ifade tutanağı ile Sıkıyönetim Mahkemesine yollandı. Cantürk, sorgusunda, mahkemede, uysal davrandı. Dündar Kılıçtan daha az bir süre cezaevinde kalıp çıktı.

Kaçakçılık yanında ideolojik faaliyetleri de olan Behçet Cantürk, cezaevinden bu kadar çabuk çıkarken, onun ifadelerinden yararlanan Avrupa ve ABD güvenlik birimleri, o yılların en büyük mafya operasyonunu yapıyor, ünlü mafya babalarını ömür boyu hapse mahkum ediyordu.

Tarık Ümit'in MİT ile ilişkisi bu günlerde başladı. Ancak ilişki nedeni başka idi.

Şimdilik, Tarık Ümit'in MİT'teki ilk günlerinden kayboluşuna kadar olan dönemi bırakıp, kayboluşundan sonraki günlere, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonunda Tarık Ümit ve kayboluşu ile ilgili söylenenlere bir göz atalım.

İşte Belgeler

MESUT YILMAZ (24.12.1996)

MESUT YILMAZ - ... Emniyet Genel Müdürünün imzasıyla, Abdullah Çatlı'ya müstear isimle verilen, yetki belgesidir, silah taşıma iznidir, keza, onun adına düzenlenen kimlik kartıdır, sürücü belgesidir, pasaporttur, bunlar, zaten, şu anda kamuoyunun malumudur.

Benim, bugün size takdim ettiğim belgeler, aynı şekilde, Emniyet Genel Müdürünün imzasıyla Yaşar Öz isimli bir uyuşturucu kaçakçısına ve Tarık Ümit isimli daha sonra öldürülen, şu ana kadar da cesedi bulunamayan, yine bir uyuşturucu kaçakçısına düzenlenen yeşil pasaport ve kimlik belgeleri, sahte isimlerle ve kendi adına düzenlenen kimlik belgeleri ve Yaşar Öz adına düzenlenen -aynı Çatlı gibi- kendisinin silah taşıma iznine sahip olduğu, Emniyette teknik danışman olarak hizmet yaptığı ve kendisine yardımcı olunmasını isteyen belgedir. Bu belgelerle birlikte, size, emniyetin bazı yazışmalarının suretlerini sunuyorum.

Bunun önemi şuradadır: Bu belgeler, inkâr edilebilir, yani bu belgelerin sahte olduğu ileri sürülebilir, bu belgelerin imzasının sahte olduğu ileri sürülebilir; ama, bu Yaşar Öz isimli kişi, yanında Tarık Ümit adına düzenlenmiş sahte evraklarla birlikte, 1995 Ocağında, İstanbul Emniyeti tarafından yakalanmıştır ve bu belgeyi ibraz ederek, hakkında hiçbir takibat yapılmadan serbest bırakılmıştır.

Bununla ilgili kayıtlar, İstanbul Emniyetinden, Ankara Emniyet Genel Müdürlüğünden de araştırılabilir. Dolayısıyla, sahte bile olsa, eğer bu belge, aranan bir kişinin yakalanması halinde serbest bırakılmasına yarıyorsa, demek ki; bir, bu kişilerle yasadışı iş yapan kişilerle, devlet adına görev yapan kişiler arasındaki bir organik bağı kanıtlamaktadır; ikinci olarak da. Bu kişilerin, takibata uğramalarını önlemektedir. Buna benzer, bu belgelerden 50 tane düzenlendiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Genel İstihbarat Daire Başkanı olan kişinin, Emin Aslan'ın bu belgeleri imzalamaktan imtina etmesi üzerine, bizzat Emniyet Genel Müdürü tarafından bu belgelerin düzenlendiği, imzalandığı ve bunların 30 küsur şahsa verildiği de, Emniyetteki bazı kaynaklardan bize ifade edilmiştir.

***

Dosyadaki İsimler

MESUT YILMAZ - İsim olarak, benim bildiğim isimler ile Sayın Başbakanın zirvede açıklamadığı; ama, dosyasında olan isimlerin geniş ölçüde aynı isimler olduğunu gördüm. Mehmet Ağar var, Sedat Bucak var, Korkut Eken var, Abdullah Çatlı var, Tarık Ümit var, Yaşar Öz var, Baybaşin var, İbrahim Şahin, tabiî Özel Tim mensupları var, karışan isimler var. Bu kişilerin büyük kısmı da ölmüş olan kişilerdi -yani, hiç olmazsa üçte biri- Behçet Cantürk gibi, Tarık Ümit gibi, Savaş Buldan gibi, Medar Serhat gibi ölmüş olan...

BAŞKAN (MEHMET ELKATMIŞ) - Siyasîlerden kim efendim?.. Aklınızda kalan, Bucak, Ağar dışında, söyle somut olarak aklınızda var mı?

MESUT YILMAZ (Devamla) - Sayın Başbakanın listesinde olan başka siyasi yok; Mehmet Ağar ile Sedat Bucak var.

***

Geçerli Sahte Belgeler

MESUT YILMAZ - ......Yaşar Öz yakalanmıştır, üzerinde Smith Wesson marka şu silah çıkmıştır ve bir de bu belge çıkmıştır. Şimdi, bunun üzerine gidip sormanız lazım Emniyete; yahu bunun arkası nerede? Bu adam, yakalanmış, diyelim ki, üzerinde bir de sahte evrak... O zaman niye bırakılmış? Yani, bana, Mestan Şener diye ikinci sınıf emniyet müdürü, emniyet müdür yardımcısının bu belgeyi düzenlediğini, daha sonra kendisine yapılan baskı sonucunda da bu adamı serbest bıraktığı, bundan sonra da mükafatlandırıldığını, Etiler'de bilmem ne okuluna müdür yapıldığı söylendi. Durum böyleyse eğer, o zaman, bu belge, devletin verdiği gerçek bir belge gibi muamele görmüş demektir. Yani, ben, belgenin devlette yeri olan bir belge olduğunu söylemiyorum. Nitekim, söylüyorum da, üzerinde silah markası yok falan; ama, başka bir yerde bir zabıt tutanağı var; bu adam yakalanıyor, yanında silah çıkıyor, bu belgenin olduğu yazılıyor, hatta sahte yeşil pasaport, başka bir ada, Tarık Ümit adına sahte yeşil pasaport olduğu da zapta geçiyor ve sonra, bu adam salıveriliyor. Bunu anlamak mümkün değil.

Hepsini Anlatın

MEHMET EYMÜR (26.12.1996)

MEHMET EYMÜR - Efendim, benim bilgilerim; tabii, görevimle bağlı olan bilgilerim var. Basına yansıyan birçok şey oldu bu konuda; abartılı bilgiler de var. Benim bilgilerim; sadece, bunlardan, Tarık Ümit olayıyla ilgili bildiğim bazı hususlar var. Eğer, spesifik sormak istediğiniz:..

BAŞKAN (MEHMET ELKATMIŞ) - Tabiî, arkadaşlarımız sonunda soracak. Siz, bildiğinizi bir anlatın bize; bütün kapsamını... MİT'te çalıştınız ya, biz, MİT'teki, bu, hani, birtakım MİT raporlarından filan da bahsedildi geçmişte sizin yazdığınız, kaleme aldığınız ve bugünlerde de, bundan evvelki günlerde de, birtakım MİT raporlarından bahsediliyor. Sizi, biz, hem Mehmet Eymür olarak çağırdık hem de bir MİT görevlisi olarak çağırdık ki, bu iki konuda da biz aydınlanalım diye. İsterseniz, tabiî, kronolojik bir sıra içerisinde başlarsanız, daha iyi...

***

Dostça Bir "Alma"

MEHMET EYMÜR - Benim bilgilerim, dediğim gibi, daha çok, bir konuda - size, belki, ışık tutabilir-.bu konu da, Tarık Ümit konusudur. Tarık Ümit , teşkilatımızla ilişkileri olan, istihbarî açıdan, yasal olarak görev sahamıza giren konularda, istihbarî açıdan kullandığımız bir kişidir; elemanımızdı. Bu kişinin ortadan kaybolmasıyla birlikte, bazı araştırmalar yapmak durumunda kaldık. Bu araştırmalarda, kendisinin, en son, İstanbul'da, Divan Pastanesinde yemek yerken, Özel Harekât polislerince gelip alındığını -yani, bu alma şekli, yalnız, dostça bir alma, şey bir alma değil- ve ondan sonra da ortadan kaybolduğunu tespit ettik. Bu konuda, tabiî, yasal araştırmalar yapılıyordu. O tarihlerde, biz de, bu konuda birkaç arkadaşımızı görevlendirdik, İstanbul'a yolladık; nedir, ne oldu, niye kayboldu diye. Jandarmanın tahkikat yaptığını; bu konuyla ilgili, bir polis memurunu, Ayhan isimli polis memurunu...

BAŞKAN - Jandarmadan kasıt JİTEM mi, jandarmanın kendisi mi?..

MEHMET EYMÜR - Şimdi, efendim, biliyorsunuz, JİTEM, yasal olarak kapandı; yani, JİTEM diye bir şey yok; ama, jandarmanın hangi bölümü yapıyor, bilmiyorum.

BAŞKAN - O zaman vardı ama herhalde?

Avşar'ın Telefonu

MEHMET EYMÜR - Bu, Silivri'de olduğu için, o bölgenin sorumluluğunu yapan Ahmet isimli bir astsubay tarafından yürütülüyordu. Arkadaşlarım, onunla görüştüler. Bu görüşme neticesinde, Ayhan Akça diye bir polis memurunu aldığı; fakat, Ankara'dan Özel Harekât Başkanlığından müdahale edilmesi üzerine; yani "polistir, bunun ifadesini alamazsın" dedikleri için, bunu bırakmak mecburiyetinde kaldığını; bu şahısın, yine, Tarık Ümit 'in telefonlarının tespit ettirdiğini o tarihte, araştırttığını; bu araştırma neticesinde, bu telefon konuşmalarının, daha ziyade, kendi bölgesinde TIR parkında çay ocağı işleten Avşar isimli bir kişinin telefonundan muhabere yaptığını tespit edildiğini; bunun üzerine, bu Avşar denilen kişiyi aldığını ve bunu sorguladığını; Avşar'ın, bu telefonun kendi üstüne olduğunu ancak, bunu, Özel Harekâtçı polislere kullanmak üzere verdiğini söylediğini; hatta, Avşar'ın üzerinden, bu, Özel Harekâtta görevli bu iki polis memurunun resimlerinin çıktığını; bu resimleri, bu Divan Pastanesindeki -bu, Bağdat Caddesindeki- oradaki görevlilere gösterdiğini teşhis etmek üzere ve araştırma yaptığını; fakat, resmî kişilerin olması dolayısıyla tahkikatta zorlandığını, işin altında resmî kişiler çıkması nedeniyle ve bildiğim kadarıyla, Haluk Kırcı'nın, yine aynı olayla ilgili gözaltına alınıp bırakıldığını; bu Avşar'ın üzerinde bir tabanca çıktığını, bunu balistiğe göndermek istediğini; fakat, çeşitli yerden baskılar geldiğini...

Astsubaya Baskı

BAŞKAN - Nasıl?.. Çeşitli yerden kastı ne?..

MEHMET EYMÜR - Resmî yerlerden...

BAŞKAN - Mesela?.. Açmamız gerekiyor da... Tabiî, resmî yer deyince...

MEHMET EYMÜR - Tabiî, bu, bir başkasının anlatımı olduğu için, en doğru şeyleri ondan alabileceğiniz kanaatindeyim; ama...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - İsmi nedir bu başkasının?

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Jandarma astsubayının ifadesini anlatıyor.

MEHMET EYMÜR - Bize söyleyen, Jandarma astsubayı.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - "Astsubay Ahmet" dediniz; soyadını?..

BAŞKAN - Kimliği varsa, tabiî, onu alalım.

MEHMET EYMÜR - Ahmet Altıntaş; astsubay. O tarihte, Küçükçekmece İlçe Jandarma Komutanlığında görevli. Yani, onun anlatımı olduğu için, onun anlatımıyla kısıtlı olarak...

BAŞKAN - Yok; yani, o, ismi de verdiyse, o isimleri de söylerseniz bize ... O yönden söylüyorum.

MEHMET EYMÜR - Tabiî, yani, ben, bu söylediği, kendisine baskı kuran manasında soruyorsanız, kendi teşkilatından bazı kişilerin kendisine baskı yaptığını söylüyor; ama, isim vermiyor.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Jandarma Komutanlığından mı?

Emanet Opel Astra

MEHMET EYMÜR - Evet, kendi arkadaşlarının, jandarma arkadaşlarının. Ayrıca, söylediği önemli hususlardan birisi de, Tarık Ümit 'in kaçırıldığı gün, bu Avşar denilen şahsa ait beyaz renkli Opel Astra marka bir arabasının Avşar'dan alındığını Ziya isimli polis memuru tarafından ve Tarık Ümit 'in kaçırılmasından üç gün sonra da, Oğuz isimli polis memuruyla birlikte bu arabanın teslim edildiğini Avşar'a; konunun içinde, Abdullah Çatlı'nın, Arnavut Sami denilen kişilerin olduğunu zannettiğini, bunlar hakkında araştırma yaptığını; hatta, İbrahim Şahin'le -Emniyetin Özel Harekât Daire Başkanı- telefon konuşması yaptığını...

BAŞKAN - Kim yapıyor?

MEHMET EYMÜR - Bu astsubay yapıyor; astsubay Ahmet Altıntaş. Onunla telefon konuşması yaptığını, onun, bu telefon konuşmasında, Ayhan'ın polis memuru olduğunu ve ifadesini alamayacağını söylediğini; onun üzerine kendisinin de "sizin de, esasında, buraya gelmeniz ve ifade vermeniz lazım" dediğini İbrahim Şahin'i... Bunları belirtiyor arkadaşlarımıza ve arkadaşlarımız da geldiler, bu soruşturmanın jandarma tarafından yürütüldüğünü beyan ettiler.

BAŞKAN - Kendileri yapmamış mı yani?

Kolluk Görevi

MEHMET EYMÜR - Şimdi, bizim, tabiî, bir kolluk kuvveti görevimiz yok; yani, istihbaratın dışına pek taşma eğilimimiz de yok; ancak, tabiî, ilgili makamlarla görüşüp, bu tip bilgileri alma durumunda kalıyoruz; yani, onlara, ancak, bizim yön verici bazı bilgilerimiz olursa, bunu belirtebiliriz. Bunun dışında, bizim, soruşturmayı bilfiil yürütme gibi bir şeyimiz yok; bu da, sadece elemanımız olduğu için, bize bilgi veren bir kaynak olduğu için, nedenlerini 'de bilemediğimiz bir nedenle ortadan kaybolduğu için, böyle bir araştırma yapma durumunda kaldık. Bunun dışında, bizim; yani, bilfiil bildiğimiz bir şey yok. Tahmin ediyorum, bu görevlilerden, bu konuda, daha iyi bilgi alabilirsiniz diye düşünüyorum.

BAŞKAN - Hangi görevliler; isim?..

MEHMET EYMÜR - Bu jandarma astsubayından.

BAŞKAN - Yok; yani, sizin arkadaşlar değil de, jandarmadan...

MEHMET EYMÜR - Jandarma astsubayından, evet. Yani, onda fotoğrafların olduğunu, bu konuda tahkikat yürütüldüğünü biliyorum; ancak, bu tahkikatlar resmiyete intikal etti mi, etmedi mi; onu bilemiyorum.

Yaşar Öz İlişkisi

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Aynı konuyla ilgili; dönmek zor olabilir belki. Sayın Eymür, Tarık Ümit 'in ne şekilde öldürüldüğünü bilmiyorum bilebiliyor musunuz? Bir de, 12.1.1994 günü Adana Şakir Paşa Havaalanında sahte pasaportla yakalanan Metin Bozbağ'ın ifadesi doğrultusunda, İstanbul'da, Yaşar Öz isimli şahsın evinde ele geçirilen, Tarık Ümit adına verilmiş hususî, özel bir pasaport, özel yeşil bir pasaport vardı. MİT tarafından ne gibi bir araştırma yapıldı bunun için; yapıldı mı? Metin Bozbağ, Yaşar Öz ve Tarık Ümit arasında bir ilişki var mı?

Tarık Şahitti

MEHMET EYMÜR - Şimdi, efendim, Tarık Ümit , sadece bizimle değil... Tarık Ümit 'in 1987 senesinde filan bizimle ilk ilişkileri. Ondan evvel de, bu, Dündar Kılıç, Behçet Cantürk'ün devlet tarafından alınıp sorgulandığı tarihlerde de, şahit olarak bazı ifadeler vermişti. Notlarıma bakayım; çünkü, bunlar, hep, epey eski tarihli şeyler. 1982 yılında, bu, Dündar Kılıç, Şükrü Balcı ve diğer, bu kaçakçılık ve diğer konularda, silah kaçakçılığı ve diğer kaçakçılık konularında, uyuşturucu kaçakçılığı konularında bazı ifadeleri oldu Tarık Ümit 'in. Bu ifadeleri dolayısıyla da, ondan sonra, İstanbul'da, 1985 yılında, silahlı bir saldırıya maruz kaldı ve ağır yaralandı ve o tarihlerde, bunu, Dündar Kılıç'ın yönlendirdiğini söylediler. Tabiî, bir delil olarak değil, ancak, bu kamuoyuna yansıyan şeyleri arz ediyorum. Tarık Ümit 'le bizim de ilk tanışmamız, aşağı yukarı bu tarihlere rast geliyor. 1987 yılından sonra da, kendisi istihbarî potansiyeli olan bir kişiydi; bundan yararlanarak, kendi konularımızda -yani, çünkü, bu kaçakçılık ve sair organize suçlar, bizim görev alanımıza giren konular değil- kendi görev alanımıza giren konularda, kendisinden yararlandık. Sizin sorduğunuz bu Yaşar Öz filan konuları, tahmin ediyorum, daha bir iki günlük, gazetelerde çıkan olaylar. Bu konularda bilgim olduğunu söyleyemeyeceğim; ben de, gazetelerden bazı şeyleri takip ediyorum.

İrangate mi?

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Hemen burada bir şey söyleyebilir miyim. Tarık Ümit , silah kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığında ifade verdi dediniz Dündar Kılıçların, Şükrü Balcıların... Bu silah kaçakçılığı, İran'a yapılan kaçakçılık mıydı?

MEHMET EYMÜR - Vallahi, o, çok kapsamlı Fikri Bey; yani, çok eski; bu Behçet Cantürk'lerin sorgulanması...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, bu İrangate'te bahsedilen olaylar.

MEHMET EYMÜR - ...yine, bugünkü gibi, işte, devlet içinde bazı kesimlerle ilişkileri filan kapsayan bir soruşturma sürecinde alınan ifadeler.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bu, biraz da sizin de konunuza giriyor; çünkü, İrangate olayında, İran'a kaçırılan Amerikan menşeli silahların bunlar üzerinden kaçırıldığı konusunda...

MEHMET EYMÜR - Bu, işte, Abuzer Uğurlular; bir sürü, devletin senelerdir gündeminde olan isimlerin tahkikatları sırasında olan şeyler.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bitti mi Fikri Bey?

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Evet, ben, onu soracaktım.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Eymür, Tempo Dergisindeki bir yayında, kızına...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (Sinop) - Sonra sorularda soralım dedik.

BAŞKAN - Sonra soralım dedik.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bu konuyla ilgili işte.

İnsicamı Bozmayalım

BAŞKAN - Konuyla ilgili de, bir anlatsın, insicamını bozmayalım, sonra ...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır "bitti" dedi de, onun için dedim.

MEHMET EYMÜR - Benim anlatabileceklerim bitti.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bitti diye, "bitti' dedi; onun için dedim ben.

BAŞKAN - Şimdi, MİT'te o ilk raporu sizin hazırladığınız söylendi. Sonradan; yani, bu son günlerdeki olaylarla ilgili...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Tarık Ümit 'le ilgili soracağım. O "laf bitti" dedi de, onun için dedim; takip ediyorum "Tarık Ümit işi bitti" dedi; onunla ilgili bir şey soracağım.

BAŞKAN - Yok, işte, Tarık Ümit bitti...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Efendim, o genelinde ifadesine devam etsin; ona bir şey dediğim yok. Tempo Dergisindeki bir haberde, yazıda, röportajda, kızının, size atfen "babanız poliste öldürüldü, şikâyetçi olun, takip edin peşini" dediği yazılı. Ancak, ifadelerinizde, Tarık Ümit olayıyla ilgili, ben, tam bağlantı kuramadım; şuradan: Bir defa, dediniz ki: "Divan Pastanesinden, Özel Tim elemanlarınca alındı" ancak, hemen ilave ettiniz " dostane bir sebeple" dediniz.

MEHMET EYMÜR - Tabiî, yani, alınma, bir gözaltına alınma şeklinde değil; onu söylemek istiyorum.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Çok farklı çünkü; dostane ile ... "Dostane" deyince, ben, ondan, gezmeye gitmek gibi bir şey anladım.

MEHMET EYMÜR - Tabiî, tabiî... Şimdi, şöyle ilave edeyim...

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Zor alım değil.

Dostane-Zor Alım-Kaçırılma

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ama -izin verirseniz- arkasından da "kaçırıldı" ibaresi kullanıldı. Şimdi, hem dostane hem zor alım değil hem kaçırıldı; üçü birbiriyle bağdaşır kelime değil, bağdaşır ifade değil.

MEHMET EYMÜR - Evet. O zaman, birazcık daha açıklayalım.

BAŞKAN - Şimdi, isterseniz şöyle yapalım. Bende de o konuyla ilgili soru var; Yaşar Bey, tabiî, genel sordu.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Genel değil, hayır, bu olayla ilgili olarak...

BAŞKAN - Yok, bu olayla; yani, bu olayla ilgili, ben de daha detaylı soru soracaktım; onu sorayım, öyle açıklama yapsın.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Şimdi, izin verirseniz, hadisenin başından bir defa ne olduğunu... Dostane, zor alım değil, kaçırıldı... Şimdi, bu üçü, hiç birbiriyle bağdaşmayan bir iş.

BAŞKAN - Onu açın o zaman.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Onu bir oradan başlayalım. Sonra bir şey sorayım size izin verirseniz.

Bağdaşır-Bağdaşmaz

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Hepsi bağdaşır.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bağdaşmaz hiçbirisi birbiriyle.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Bağdaşır.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Nasıl?..

MEHMET EYMÜR - Efendim, o zaman, biraz daha bu konuyu açayım.

BAŞKAN - Açın; çünkü, çok kapsamlı bilgiler var.

MEHMET EYMÜR - Şimdi, Tarık Ümit 'le, biz, en son, hatta, benim de bir bölümüne katıldığım, 28 Şubatta, Ankara'da bir görüşme yaptık teşkilata ait bir bölümde.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - 1996, değil mi?

MEHMET EYMÜR - 1995'in ikinci ayının 28'inde. Bu görüşmede, kendisinin evinde... Yalnız, hangi evi olduğunu bilmiyorum; bir tane Bağdat Caddesinde olan bir evi vardı Kızıltoprak'ta, bir de bir yazlık evi vardı Bayramoğlu tarafında; bunların hangisinde olduğunu bilmiyorum; yalnız, kendisine, iki tane Özel Harekâtçı polisin geldiğini, evinde kaldığını - bunların adları, Ziya ve Semih- kendisine bazı konularda, operasyonel bazı faaliyetlerde yardım etmesini istediklerini söyledi ve bu polislerle de, bizim yanımızda telefonla konuştu, kendi evinde olduğunu söylediği polislerle.

Ayrıca, ertesi gün de, İbrahim Şahin'in de İstanbul'a geleceğini ve kendisiyle görüşeceğini söyledi. Bu, bizim son görüşmemiz; yani, karşılıklı son görüşmemiz. Ondan sonra...

BAŞKAN - Ne görüşeceklerini söylediler mi?

MEHMET EYMÜR - Efendim?..

BAŞKAN - İbrahim Şahin'in niye geleceğini, hangi?..

Bayram Tebriği

MEHMET EYMÜR - Yani, bize beyan ettiği şeyler Tarık Ümit 'in, bu son görüşmede bunlar, bu konular. Bir de, kendi evi ile, cep telefonundan, bu polis memurlarıyla, bizim yanımızdan konuştu. Ayın 2'sinde beni aradı telefonla; bu, bayram arifesiydi zaten, 2 Mart 1995 günü; hem bayramımı tebrik etti -ki, bu, görüldüğü son gün- bu arada, Mehmet Ağar Bey'i telefonla aradığını, konuştuğunu, aradaki buzların eridiğini bu konuşmada, bayramdan sonra kendisini ziyaret edeceğini, akşamleyin de İbrahim Şahin'le buluşacağını söyledi. Bu, benimle ilgili bilgiler. Bunun dışında, ailesinden yine öğrendiğimize göre, bu Divan Pastanesinde, kendisini, en son, bir yakını görüyor; karı koca, orada alışveriş yaparken görüyorlar. Hatta, ismi Baha Şen gören şahsın. Baha Şen, bir müddet de Tarık'la oturuyor, sohbet ediyor. Yemek yiyormuş orada, Divan Pastanesinin bir lokanta bölümü varmış, orada yemek yiyormuş. Bu arada -bunun bilgisine ve ailesinden aldığım bilgiye istinaden söylüyorum- bir uzun boylu polis memuru geliyor, polis memuru olduğunu zannettiğimiz kişi geliyor, kendisini İbrahim Bey'in evde beklediğini söylüyor. O da "arkadaş dışarıda" diyor. O da "gelsin, yemek yiyelim, çıkarız" diyor. En son, kendisini, Tarık Ümit 'i gören şahıs, bu, Baha Şen denilen şahıs. Tahmin ediyorum, bu Ahmet astsubay onunla da görüşmüş, ona da resimler filan göstermiş; ama, ne netice aldı, bunu bilmiyorum. Bu çıkıştan sonra... Dostça dediğim, demin belirtmek istediğim bu; yani, bir gelip de, polislerin koluna girip alıp götürme gibi bir şeyi yok Tarık Ümit 'i, onu söylemek istedim, bize intikal eden bilgilere göre. Ondan sonra da, Tarık Ümit 'in, biz, 4 Mart günü, arabasının, boş bir vaziyette İstanbul'da...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - 4 Mart?..

MEHMET EYMÜR - 4 Mart...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - 1996?..

Ekip Yolladım

MEHMET EYMÜR - 1995 günü, geceleyin, polis tarafından, İstanbul Çerkezköy tarafında, arabasının terk edilmiş vaziyette bulunduğunu öğreniyoruz ve bunun üzerine, işte, arkadaşları yolladık, 5 Martta arkadaşlarımı yolladım; birkaç kişi gittiler, aileyle görüştüler. Kimse, o zaman çok fazla bir şey bilmiyordu. Görüştükleri arasında kızı vardı, Hande Birinci; onun eşi; yani, Tarık'ın damadı Dahi Birinci ve Tarık'ın beraber yaşadığı -karısı ölmüştü, onun bir Alman asıllı eşi vardı, ölmüştü kanserden- beraber olduğu Nur İnugur diye bir hanım vardı. Bunlarla görüşüyorlar. Bir de, bürosunda çalışan Ali diye bir görevli var; arkadaşlarımız onlarla görüşüyorlar; fakat, aldığımız intiba; bu, Tarık'ın ortadan kaybolma olayının bize yüklendiği gibi bir intiba aldık; yani, âdeta, suçlanan bir kesim suçlanan bir kesim haline geldik. Onun üzerine de, biz, bu konuda dediğim gibi sadece resmî mercilerden ne yapıldığını takip ettik ve işin uzağında kaldık. Kızı benle görüştü, amcası benle görüştü, ondan sonra yakınları benle görüştü; bu tereddütlerini hep söylediler. Hatta, Tarık Ümit , Abaza asıllı bir kişidir, geniş bir ailedir, geniş bir çevresi vardır. Hatta, bunu yapanlardan kendi başlarına öç alma gibi yöntemler düşündüklerini söylediler. Bunların doğru olmayacağını hukukî yollardan bu işi takip etmeleri gerektiğini, gerekirse benim de bildiklerim konusunda yasal mercilere, izin verildiği takdirde, bizim çünkü şahitliğimiz de Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarının iznine tabidir, yasal olarak kendi başımıza gidip şahitlik yapamayız yani görevimizle ilgili konularda. Bunu da kendilerine söyledim, bizim bu konuların içinde olmadığımızı, herhangi bir olayın içinde olmadığımızı, tabiî bir yerde de kendimizi savunma durumunda kaldık bu aileye karşı bu olayda ve işte bu resmî... Zaten kendileri de bilahare bu Ahmet astsubayla filan görüştüler, yani aşağı yukarı aynı bilgileri birlikte biliyoruz. Sadece, benim bildiğim bilgiler değil, aile de biliyor bu konuları. Tabiî kızının orada basına ifade şekli veya basının yazış şekli de tabiî biraz değişik bir şekilde adlandırılmış bazı şeyler; ama, genel hatlarıyla doğrudur yani, bu söylediğim çerçeve içinde kızına gerekirse yasal bir şeyde yardımcı olacağıma söz verdim.

Neden Astsubay Ahmet?

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Şimdi, izninizle yine bir şey daha... Bu Küçükçekmece Jandarma Komutanlığındaki Ahmet astsubayın olayın soruşturmasını yürütmesinin sebebi, arabasının Çerkezköy'de bulunmuş olmasından mı kaynaklanıyor yoksa, suç yeri nasıl tespit edildi, kaçırıldığına göre? Suç yeri nereden tespit edildi kaçırıldığına göre, suç yeri nereden tespit edildi Küçükçekmece bu işi yürütüyor? Bu konuda bilginiz var mı; bir. İkincisi, Tarık Ümit sizin sadece zaman zaman kullandığınız istihbarat kaynağı mıdır yoksa, doğrudan organik ilişkisi var mıydı sizinle? Ondan daha önemli bir sorum var, en önemli bir sorum bu, buna lütfen net cevap veriniz. Siz kendi ifadenizle biz de öyle biliyoruz MİT'te Kontr Terör Merkezi’nin sorumlususunuz, Tarık Ümit de uyuşturucu ve kaçakçılık yollarında ismi geçen birisi. Kendisiyle de yakından ilgilenen, şu ifadelerinizden anlaşıldığına göre özel tim; özel timin de kuruluş amacı terör, temel amacı terör. Tarık Ümit 'in terör konusunda size istihbarî kaynaklık yapacak ne gibi terörle ilişkisi vardı ya da terörle ne gibi bir ünsiyeti vardı ki, size bu konuda istihbari bilgi getiriyordu? Bunu net olarak bir söyleyebilirseniz, meseleyi kafamızda ben şahsen daha bir canlandırmış, aydınlatmış olacağım. Yani, Ahmet Beyin bu konuyla ilişkisi arabasının orada bulunmuş olmasından mı, yoksa en nihayet kaçırıldığı başka bir yolla tespit edildi de ondan dolayı mıdır Küçükçekmece Jandarması çıkıyor, olayın en son, filin işlendiği yerdeki

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Silivri.

Organik Bağ

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Silivri'de jandarma var, o neden soruşturuyor? Organik bağ var mıydı, MİT'te? Bir de tabiî sizin göreviniz Tarık Ümit 'i kullanma, diyordunuz ki, Tarık Ümit 'i kendi görevimizle ilgili kısmıyla şey ediyorduk, o beyanınıza istinaden söylüyorum.

MEHMET EYMÜR - Söyleyeyim efendim, cevaplayayım. Şimdi tabii, ben Jandarmanın yapısını ve görev alanlarının nereyi kapsadığını bilemiyorum, yani, o sual..

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, neden dolayı Ahmet'in ilgilendiğini bilemiyorsunuz.

MEHMET EYMÜR - Ama bu işle ilgilenen bu kişidir denildi ve oraya gidildi, ondan kendi üstlerinin bilgisi dahilinde tabiî, biz doğrudan doğruya gidip, arkadaşlarım gidip jandarmaya gidip astsubayla görüşmedi. Jandarmanın İstanbul'daki yetkililerinden izin almak suretiyle gittiler görüştüler. Onlar verdi o adresi, yani, onun için bu soruşturma niye orası tarafından yapılıyor tam bilemiyorum. Tabiî o kendi yetkilerindeki bir şey. Hatta bu görüşüldüğü tarihlerde de tahmin ediyorum 20 mart filan civarında olmalı bu görüşme, İstanbul'a arkadaşlarımızın gidip. O tarihlerde de bu bir hayli olaylar vardı, İstanbul'da.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - 20 Mart 1995.

MEHMET EYMÜR - Evet. Terör olaylarının İstanbul'da çok yükseldiği bir dönem. İkinci konu şu efendim: Organik bir bağ var mıydı... Sorunuzu tam anlayamadım, ama bizim teşkilatın çalışma şeyleri tamamen kaideler manzumesidir. Yani, bir elemanla olan münasebetler tamamen belli kaideler içinde yapılır. Yani diğer teşkilatlardan bizi ayıran bir prosedür içinde yapılır bu. Kullanım amacı da bellidir, bunun kaydı kuydu da bellidir ve görüşmeler hepsi bir kayıt altına alınır, görüşmelerde neler, hangi konu şey edildi, üst makamlara muhakkak bilgi verilir.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Organik bağ sözü gayet açık Sayın Eymür, siz tecrübeli bir şeysiniz, aynı zamanda...

MEHMET EYMÜR - Zaten bir bağımız var, elemanımız olarak...

Eleman mıydı?

YAŞAR TOPÇU ( Sinop) - Organik bağdan kastımız MİT'in elemanı mıydı; bu gayet açık, bunu soruyorum.

MEHMET EYMÜR - Tabiî elemanı. Kayıtlı olan bir elemanı, yani böyle bir dost...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bir istihbarat kaynağıdır, köşedeki simitçi sizin istihbarat kaynağınızdır, gelip geçici istihbarat kaynağıdır, yahut ücretli istihbarat kaynağıdır; onu sormuyorum, organik bağı var mıydı onu soruyorum.

MEHMET EYMÜR - Organik bağ dediğiniz var; yani onu ilk başta da şey ettim. İstihbarî amaçla kullandığımız, kendi yasal çerçevedeki görevlerimize giren konularda kullandığımız bir kişiydi. Tarık Ümit 'in bunun dışında devletin diğer istihbarat organlarıyla da irtibatı olduğunu biliyorum; ama, bu bizim meslek ahlakımız itibariyle kapsamı nedir bunu bilme durumunda değildim, fazla da sormadım. Ama, özellikle uyuşturucu kaçakçılığı konusunda emniyet birimlerine yardım ettiğini genel hatlarıyla biliyorum. O makamlardan sorulursa daha uygun olur kanaatindeyim bu.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Terörle olan şeyi, sorum o.

Teröre Karşı Koyma Faaliyetleri

MEHMET EYMÜR - Terörle, bizimle olan konusu tamamen bizim teröre karşı koyma faaliyetleri içindeki yeri vardır, yani bizimle olan münasebetinin. Onun dışındaki bu organize suçlar, uyuşturucu işleri filan, yani şöyle söyleyeyim: Tabiî ki, olaylar bazen birbiriyle çok bağlantılı. Yani, bir PKK'nın uyuşturucu suçu da bazen bir terörle mücadele kapsamında ele alınabilir; ama, biz bunun mümkün olduğu kadar alanlarını ayırmaya çalışıyoruz. Yasal sorumluluğu poliste olan bir şeye... Çünkü, özellikle ben geçmiş tarihlerde boyumun ölçüsünü almış bir kimse olarak, birinci MİT raporundan sonra bu işlerde son derece ihtiyatlı davranan bir insanım, son derece, kademe atlamadan disiplin içinde çalışmaya çalışıyorum ve işin dışında kalmaya çalışıyorum. Ama, maalesef herhalde ismim de biraz öğrenildiği için medyadan bir türlü gündemden inemiyorum; ama, şunu komisyonunuzun özellikle bilmesini istirham ederim: Ben düzgün bir devlet memuruyum ve bu düzgün devlet memurluğumu da inşallah hiç bozmadan devam ettirme niyetindeyim. Devlet için ne lazımsa, o görevleri tabiî ki, yerine getiririm; ama, bir hiyerarşi vardır, bir şey vardır bunun dışına çıkmamaya da devletin zarar göreceği herhangi bir şeyde de yer almamaya özellikle özen gösteriyorum.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Müstevli bir cevap alamadım, yani o soru çok önemli, bu işin ana noktası o. Dedim ki, Tarık Ümit 'in sizin konunuz kullanma amacınız, efendim, özel timle olan ilişkisi sebebiyle terörle ilgili olduğuna göre, Tarık Ümit 'in terörle ilgisi, terördeki istihbarî boyutu neydi de, poliste ve sizin onu bu şekilde kullanmanıza yani, size tabiî ki, size gizli bilgileri açıklayasınız diye sormuyorum.

Sadece İstihbarat

MEHMET EYMÜR - Tabiî, zaten mezun da değilim.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ben de öyle bir şey istemiyorum, onu yapmayacağınızı da biliyorum. Hatta, bizim sorduğum sorulara da bizim bilgilerimizin dışında bir cevap vereceğinize inanmıyorum. Onu da söyleyeyim, sizi de o şeyle dinledim; ama, bize aşağı yukarı bir fikir verir misiniz. Çünkü, kaybolduğu yer terörle mücadele örgütü, polisteki terörle mücadele örgütü anlattığınıza göre. Kendisinin istihbarî kaynağı terör, sizin de kullanma amacınız o. Peki bunun aşağı yukarı ruhsatı konusunda ya da bu ne kadar bu işin içerisindeydi. Bize bir şey söyleyebilir misiniz?

MEHMET EYMÜR - Tabiî, görevle ilgili şeyleri açıklamak durumunda değilim ama, genel hatlarıyla sizi tatmin edecek şöyle bir şey söyleyeyim: Teşkilatımın Türkiye içinde terörle mücadelede bir görevi yok. Onu açıkça belirteyim. Yani, ne benim böyle bir görev almışlığım var... Çünkü Türkiye'de terörle mücadeleyi, Türkiye içinde yani istihbarî alanda tabiî, böyle bir görevimiz var, intikal eden bilgileri gerekli mercilere iletiyoruz. Ama, terörle mücadele alanında bizim Türkiye içinde böyle bir şeye...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sadece istihbarat.

MEHMET EYMÜR - İstihbarat evet.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ben de onu söylüyorum.

MEHMET EYMÜR - Yani, Tarık Ümit de bu çerçevede Türkiye içinde bizimle ilgili bir görevi olmamıştır. Türkiye dışında düşünmeniz lazım onu.

MİT Nasıl Çalışır?

METİN ÖNEY (İzmir) - Sayın Eymür, benim Millî İstihbarat Teşkilatının nasıl çalıştığına dair hiçbir bilgim yok. Bir ilave daha yapacağım: o teşkilatın başına gelmiş müsteşarların adlarını bile çoğu kere bilmiyorum; ama, son on senedir, sizi çok duydum. Sizinle birlikte birkaç ismi de biri merhum olmuş, birkaçını da çok duydum, basından vesaire. Şimdi, sorularım bu duyuma dayanaraktır. Tabiî cevap takdiri sizde. Bir; bir inancım var, Milli İstihbarat Teşkilatı istediği zaman hangi olay olursa olsun, siz, deminden beri görev sahamız değil diyorsunuz; ama, mesela kişilerin ilişkileriyle ilişkili bile, rapor düzenlenebiliyor. İstenildiği zaman eliyle koymuş gibi bulabiliyor. Biraz da ben sıkıyönetim mahkemelerinde uzun yıllar savunma avukatlığı yaptım, oradan da okuduğum yüzlerce dosyadan biliyorum. Şimdi, son üç dört senedir ülkede sıkıntılar var, bu sıkıntılarla ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı acaba üstlerine mi ilgili rapor vermiyor, yoksa tahkik etmede bir sıkıntısı mı var? Birinci sorum bu. İki; istihbarat örgütleri arasında - rekabetten söz etmiyorum; olabilir. Yarışmadan da söz etmiyorum, normal- bir çatışma var mı? Üç; benim anladığım komisyondaki arkadaşlarım da farklı düşünebilirler, zaten komisyon adına sormuyorum, iddia şu: Siyasetçi veya siyasetçilerin üstte hemen onun altında güvenlik kuvvetlerine mensup bazı kişilerin hemen de onun altında bazı sivil kişilerin bir arada bir yapılanma içinde olduğu, bir müddet bu yapılanmanın devlet adına diye eylem ve işlemlerde bulunduğu; ama, şimdi, bir kâr paylaşımına dönüştüğü -bunlar iddia tabiî- böyle bir yapılanma meselesi gündemde. Siz otuz yıl vermiş ve benim gibi nasıl çalıştığını bilmediğim halde çok ismi duyulmuş biri olarak soruyorum ki, inanıyorum bugüne kadar bu işi bihakkın götürmüşsünüzdür. Böyle bir yapılanma isimlerle ilgili de sormuyorum. ama, böyle bir yapılanma gerçekten var mı? Teşekkür ederim.

İhtilaller ve Sıkıyönetimler

MEHMET EYMÜR - Efendim, cevaplamaya çalışayım. Şimdi, Millî İstihbarat Teşkilatına zaman zaman özellikle ihtilaller ve sıkıyönetimlerden sonra özel görevler verilmiştir. Ben bu özel görevlerin birçoğunda böyle yer aldım. Yani bu bizim görev sahamızı, kanuni görev sahamızı aşan görevlerdir. Nedir; işte babaların, bilmem mafyanın toplanması ondan sonra sorgulanmaları gibi, görevler. Tabiî ki, görev verilmiştir, bu görevler de yasal çerçeve içinde verilmiştir bunlar. O zamanki sıkıyönetimin getirdiği yasal çerçeve içinde bu, hatta sonradan da tartışmalara neden olmuştur. MİT'in görevi midir, değil midir filan gibi. Ama, bunda elimizden geldiği kadar düzgün bir çizgide yapmışızdır görevimizi. Bazen belli bir noktadan sonra bunlar kesilmiştir. Bunların içinde bazen... Bunların hepsi devletin arşivlerinde olan şeyler. Çirkinlikler çıkmıştır, ilişkiler çıkmıştır, filan falan... Tabiî bundan dolayı da bu görevleri yapmak biraz zor işler. Çünkü, büyük kütleleri, büyük menfaat çevrelerini karşınıza alırsınız; yani, doğru yaptığınız zaman, doğru yapmasanız bu sefer hem vicdanınıza hem yaptığınız görevle kendinizi bağdaştıramazsınız. İkisinin arasında kalmak tabiî zor bir şey. Tabiî, ben hep görevimi yine inandığım çerçevede yaptım. Sizin söylediğiniz gibi birçok şeyi tabiî bu bazısı kâğıda intikal etmemiş, kafamızda zaten birçok bilgi var. Yani, otuz senelik bir meslek hayatının kafamızda olan şeylerini kâğıda dökmek de biraz mümkün değil. Bugün olumsuz bazı şeyler yaşandığının ben de farkındayım; ama, şunu da samimiyetle ifade edeyim. Kendimin bu oluşum içinde bir taraf gibi...

METİN ÖNEY (İzmir) - Çok affedersiniz sizinle ilgili değil, bilgi olarak soruyorum yani siz bu işlerin içinde misiniz gibi değil.

Günah Keçisi Olmak İstemiyorum

MEHMET EYMÜR - Evet, teşkilatımın bu konuda bir taraf gibi veyahut da bir... Çünkü biraz gördüğüm manzara rahatsız ediyor beni. Onu söylemek istiyorum. Bu manzarada da böyle bir günah keçisi haline gelmek de istemiyorum. Lüzumsuz laflar da söylemek istemiyorum. Şimdi emniyet teşkilatında bizim senelerce omuz omuza çalıştığımız arkadaşlarımız var. Dostluklarımız var, kader birliği yaptığımız insanlar var. Keza, askeri kesimden de öyle. Söylenecek her şeyin yanlış yorumlara nitekim sanki bize mal edilen bazı sözler var. Kesinlikle bunların birçoğu doğru değil. Tabiî ki, birkaç kişinin yaptığı olumsuz şeyler varsa, bunları ben de aynı şekilde canı gönülden arzu ediyorum ortaya çıksın; ama, biraz konular çok daha değişik veçhelerde bakılıyor ve bu bakımdan bu veçhelerle bakıldığı sürece bu şeyin içinde herhangi bir rol almak arzusunda değilim. Yani onu çok açık beyan etmek istiyorum. Yani, teşkilatım tabiî hangi konuda cevap verir, onu bilmiyorum. Çünkü o devlet sırrına giren konular var, ne kadar verilir o tamamen Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarının yetkisinde olan şeyler...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Gördüğünüz manzara nedir?

MEHMET EYMÜR - Biraz tatsız bir manzara görüyorum. Yani belirgin olmayan bir manzara görüyorum. Devletin bir vücut halinde bazı şeylere gitmediğini ...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Kirli işlerin içerisinde bir kısım insanların varlığını görüyorsunuz...

Yurt Dışında Uzun Süre Kalanların Eylemleri

MEHMET EYMÜR - Tabiî, hepimiz gibi ben de görüyorum. Belki, şahsi olarak da... Ama, benim düşüncem bu kirliliği yine çıkaracak müesseselerin bu işte rol alması. Yani emniyet teşkilatı bu şeyin altından kalkar, kalkması gerekir. Başka müesseselerin içinde varsa, bazı şeyler bunlar kendi müesseseleri içinde halledilmeli. Bize düşen şu şeydeki görev, benim şahsi görüşüm bu. Bizim, olayların yabancı istihbarat teşkilatlarıyla bağlantılı yönlerini araştırmamız daha uygun olur düşüncesindeyim. Yani, yurtdışında uzun süre kalmış kişilerin Türkiye'de karıştıkları büyük eylemler, büyük şeyler çok dikkatli incelenmeli. Bunun altında acaba başka nedenler mi var gibi .. Yani, biz bir kolluk kuvveti gibi düşünülmeyip işin daha ziyade istihbarî açıdan ele alınmalıyız...

BAŞKAN - Biraz açar mısınız?

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, sizi, teşkilatınızı demek istiyorsunuz.

MEHMET EYMÜR - Tabiî, bizi, teşkilatımızı. Benim kastetmek istediğim şu: Yani, bugün gündemde olan Abdullah Çatlı gibi kişilerin şey ederken sadece bir suç yönünden değil, yabancı istihbarat teşkilatlarıyla bir bağlantıları var mı?.. Ben yani, var veya yok diye bir şey söylemiyorum; ama...

BAŞKAN - Peki, siz böyle bir araştırma yaptınız mı?..

Sizin Göreviniz

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sizin göreviniz çünkü.

MEHMET EYMÜR - Bunun... Hayır yani, teşkilatın bu açıdan bakması lazım; yani gereken hususun o olduğunu düşünüyorum.

BAŞKAN - Böyle bakıyor mu?

SEMA PİŞKİNSÜT {Aydın) - Teşkilatın mı, bizim mi teşkilata öyle bakmamız ...

MEHMET EYMÜR - Muhakkak bakılıyor efendim. Yani o açıdan da bakıldığı kanaatindeyim.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Deminki soruyu o sebeple sormuştum. Bana söylemediniz. Dedim ki, Tarık Ümit 'in sizin o istihbaratınızın dışarı dönük olduğunu bildiğim için, dedim ki, siz bundan nasıl yararlanıyorsunuz? Benim kafamda var nasıl yararlandığınız ama, sizden duymak istedim. Şimdi, Tarık Ümit 'in sizinle piyasada, daha doğrusu kamuoyunda bilinen iştigaliyle sizin çalışma alanınız arasındaki istihbarî kaynağı Tarık Ümit 'in terörün parasal kaynaklarıyla ilgili olabilir. Siz söylemiyorsunuz, ben söyleyeyim: Yani bunun dışında parasal kaynak...

MEHMET EYMÜR - Tabiî, parasal kaynak...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Parasal kaynak deyince bunun içine uyuşturucu ve kaçakçılık girer. Zaten Tarık Ümit de böyle bilinen bir adam. Şimdi bunun terörle mücadele için kurulmuş tabii sizinki istihbari onlarınki mücadele, mücadeleyle kurulmuş bir birimde kaybolmasının bana göre bir anlamı var. Baştan da dediniz ki, ifadenize başlarken, bana göre olayların abartıldığı kanaatindeyim dediniz de onun için dedim...

Abartılan Konular

MEHMET EYMÜR - Hayır, anlattığım konulardaki abartıdan bahsetmiyorum. Türkiye genelinde bazı şeyler...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Türkiye genelinde...

BAŞKAN - Konuşmalar karşılıklı devam etmesin de...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır hayır karşılıklı değil. Konuşmadaki çok önemli bazı şeylerin burada netliğe kavuşması lazım. Çünkü arkadaşımızın şimdi ben kendisine izin verirseniz geneli bittikten sonra bir şey daha soracağım. Arkadaşımızın bana göre tabii ki söylemeye mezun olmayabilir ona bir itirazım yok. Ama, bilgileri bize bir parça burada aydınlatabilecek durumda...

BAŞKAN - Sayın Eymür, ben de burada birkaç şey söylemek istiyorum. Bu Tempo dergisinde yayınlanan, Tarık Ümit 'in kızının beyanlarında şöyle ifadeler geçiyor: Diyor ki babam 2 Mart 1995 perşembe günü kaybolmuş. Cumartesi ve Pazar günü bizim tanıdığımız iki MİT görevlisi ziyaretimize geldi. Mehmet Eymür -sizi kastediyor- MİT özel istihbarattan sorumlu daire başkanı, göndermiş. Babamın dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın bilgisi dahilinde, müşavir Korkut Eken'in isteği üzerine özel harekâtçılarca kaçırıldığını ve sorguda olduğunu söylediler. Siz gönderdiniz mi gerçekten böyle?..

MEHMET EYMÜR - İşte demin söyledim arkadaşlarımı araştırmak üzere 5 Mart tarihinde...

BAŞKAN - Onu söylediniz, yalnız Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın bilgisi dahilinde, Korkut Eken'in isteği üzerine götürüldüğünü, kaçırıldığını daha doğrusu ifade olarak...

Ağar ve Eken'le Arası Bozuktu

MEHMET EYMÜR - Şimdi, tabii onu kızının bir yorumu olarak nitelemek lazım. Şimdi, Mehmet Ağar'la ve demin de belirttim, buzları erittik mahiyetinde bir konuşma yaptı. Mehmet Ağar ve Korkut Eken'le arasının iyi olmadığını biliyorum o tarihe kadar.

BAŞKAN - Tarık Ümit 'in?..

MEHMET EYMÜR - Evet, Tarık Ümit 'in.

BAŞKAN - Peki, niye iyi değilmiş, yani bu buzlar eridi diyor, bununla siz arkadaş olduğunuza göre. Aramızdaki buzlar eridi demekle sizin geçmişini yani bu olay arasındaki ihtilafı bildiğiniz manası çıkar.

MEHMET EYMÜR - Nedenleri eski, birlikteki çalışmalarından kaynaklanıyor ama, nedenlerini, yani detayını çok iyi bildiğimi söyleyemem.

BAŞKAN - Peki, yine burada şöyle bir ifade var: Ankara'ya telefon ettim diyor kızı yani sizinle görüşmüş. Mehmet Eymür bana aynı şeyleri tekrarladı. Ağar'ı arayıp babama bir zarar gelmemesini istediğini ve Ağar'dan başına kötü bir şey gelmeyeceği sözünü aldığını söyledi. Böyle bir şey...

MEHMET EYMÜR - Doğru. Mehmet Ağar'la da İbrahim Şahin'le de görüştüm. Böyle duyumlarım olduğunu ve eğer bu Çatlı'nın elinde olduğuna dair duyumlar olduğunu böyle bir şey varsa, yardımcı olmalarını ve bırakılmasını ve mesele haline getirilmeyeceğini konuştum.

BAŞKAN - Mehmet Ağar, tamam dedi, bir şey gelmeyecek başına.

"Bakacağım" Dedi

MEHMET EYMÜR - Hayır, dedi ki, "böyle bir şeyden haberim yok bakacağım" dedi. Orada anlatıldığı gibi değil.

BAŞKAN - Peki, Çatlı mı sorgulamış?

MEHMET EYMÜR - Öyle bir duyum aldık, o duyum üzerine aradım; Mehmet Ağar'a böyle böyle söyleniyor, bu Çatlı'nın aldığı söyleniyor, yardımcı olursan bu şahsın bırakılmasını sağlarsanız kendisi de mesele haline getirmez, kendisini telkin ederim dedim.
BAŞKAN - Mehmet Ağar da doğru Çatlı sorguluyor, Çatlı aldı dedi mi?..

MEHMET EYMÜR - Hayır öyle bir şey söylemedi; bakacağını söyledi.

BAŞKAN - Bir de şu var, şöyle bir soru soruyor: Babanızdan eski patronu Dündar Kılıç'ın öldürülmesi için yardım istendiği üzerine anlaşmazlığın bu nedenle su yüzüne çıktığı söyleniyor diye bir soru soruluyor. O da diyor ki, babam bu teklifi Eymür ve MİT'teki üst düzey görevlilere anlatmış, gerçekten, Tarık Ümit kendisine işte siz Dündar Kılıç'ı öldürün diye bir görev verildiğini onun da kabul etmediğini söyledi mi? Buradaki ifade o şekilde.

MEHMET EYMÜR - Dündar Kılıç'a yönelik bir operasyonda yer almasını istediklerini bu polis memurlarının kendisine gelen söyledi kesinlikle böyle bir şeyin içine girmemesine kendisine telkin ettim.

BAŞKAN - Bir de şöyle yine bir ifade var: Ankara'dan görüşmemizde elinden geleni yaptığını söyledi.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bir daha tekrar edebilir mi anlayamadım ben çünkü.

MEHMET EYMÜR - Bu 28 Şubattaki görüşmede zaten ay 28 çekiyordu ondan iki gün sonra da kayboldu. 28'indeki görüşmede kendi evinde olan bu Ziya ve Semih dediği polis memurlarının kendisine Dündar Kılıç'a yönelik bir operasyonda beraber davranmayı teklif ettiklerini söyledi. Kesinlikle böyle şeylere girmemesini telkin ettim ve bu işlerden uzak kalmasını kendisine söyledim.

BAŞKAN - Yine bir ifade var, diyor ki, Ankara'daki görüşmemizde elinden geleni yaptığını söyledi Eymür -yani siz- Ağar'a telefon edip serbest bırakıldığında babamın öç alma girişiminde bulunmayacağına dair kefil olmuş diyor.

MEHMET EYMÜR - İşte söyledim, mesele haline getirilmeyecektir diye söyledim.

BAŞKAN - Bir şey daha var burada: Diyor ki, Eymür'ün o görüşmede söylediğine göre -yani kızıyla sizin görüşmenizde- Abdullah Çatlı ve ekibi sorgulama bittikten sonra tahminen yedi gün, 7 Mart salı günü babamı öldürmüş. Cesedinin bulunması, sonradan ortaya çıkarılması için yardım istediğimde Eymür, olayın tüm ayrıntılarını bildiğini fakat bu bilgileri kendiliğinden açıklayamayacağını söyledi diyor. Bu konuda ne diyorsunuz.

Astsubay "Yalova" Dedi

MEHMET EYMÜR - Efendim, şimdi, bu astsubayın bize ilettiği şeylerde şöyle bir husus var: Tarık Ümit 'in Abdullah Çatlı'ya bu polis memurlarınca teslim edildiğinden emin olduğunu, Tarık Ümit 'in muhtemelen öldürüldüğünü ve Yalova taraflarında gömülmüş olabileceğini söylüyor bizim arkadaşlarımıza. Bunun da nedenini şu şekilde belirtiyor: Avşar isimli kişiyle konuşurken, kendisi gözaltına alıp konuşurken, polis memuru Ayhan telefonla Avşar'ı arıyor o da neredesin diye soruyor Avşar, polis memuru Ayhan da buna Yalova tarafında olduğunu söylüyor. Bunun üzerine böyle bir yorum getirmiş astsubay Ahmet. Zaten, Tarık'ın da bu kadar süre ortadan kaybolup hiçbirimizi aramayıp ortalardan yok olması da artık öldürüldü kanaatini pekiştirdi yani.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Peki, siz, Mehmet Özbay'ın Abdullah Çatlı olduğunu biliyor muydunuz?

MEHMET EYMÜR - Jandarma biliyor.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Siz biliyor musunuz?

MEHMET EYMÜR - Oradan biliyorum.

YASAR TOPÇU (Sinop) - Peki bir şey daha sorayım: Şimdi dediniz ki, Abdullah Çatlı bunu, Abdullah Çatlı'ya verildiğini şey edildi, ben de Abdullah Çatlı'nın Mehmet Özbay'ın Abdullah Çatlı olduğunu biliyordum; Mehmet Ağar'la konuştum...

"Çatlı" Olarak Biliyordum

MEHMET EYMÜR - Ben yani o tarihte Mehmet Özbay olarak bilmiyorum, Çatlı olarak biliyorum o tarihte; bu bir sene önceki aşağı yukarı şey... Bir sene önceki bu şeyde böyle bir yakınlık...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bir sorum daha var: Siz özel timin görev alanını biliyor musunuz?

MEHMET EYMÜR - Özel timin görev alanı terörle mücadele olması lazım, herhalde. Özellikle...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Dündar Kılıç üzerinde operasyon yapmak üzere Tarık Ümit 'ten .şey istedi dediniz de, yardım istedi dediniz de... Yani, Dündar Kılıç terör faaliyeti içerisinde mi bulunuyordu sizce?..

MEHMET EYMÜR - O yorumu getirmek istemiyorum tabiî...(Gülerek)

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ha yani bir bilginiz var mı diyorum.

MEHMET EYMÜR - Yani, zaten böyle bir şeyi tasvip etmediğim için Tarık Ümit 'in Tarık Ümit 'in bu tip...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sizin ne demek istediğinizi anlıyorum da...

***

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Sayın Eymür, Tarık Ümit , sizin kadrolu elemanınız olması -bilemiyorum kadrolu mudur, değil midir, nasıl bir görev yapıyor- uzun yıllar MİT'e hizmet eden, sizin yoğun istihbarat aldığınız, bir yer de kullandığınız -istihbaratçı diliyle- bir kişi. Şunu öğrenmek istiyorum: Tarık Ümit , özel hayatında -mutlaka ki, kullandığınız, içinize aldığınız, sır alıp verdiğiniz kişinin- kimdir, nedir? Ne iş yapar? Ne derece güvenilirliği vardır? Bundan hareketle şunu söyleyeceğim. Siz, çok ciddî bilgileri aldığınız bir kişiyi, aynı zamanda Özel Tim de Emniyet de takip ediyor ve böyle bir operasyon yapıyor. Şimdi, hem MİT hem Özel Tim, devletin bekası için, devamı için kurulmuş iki tane devlet kuruluşu. Biriniz kullanıyorsunuz, biriniz öldürüyorsunuz; yani, birisi yok ediyor diyelim. Şimdi, bu yok ediliş tarzını nasıl bağdaştırıyorsunuz ?

Kavram Kargaşaları

MEHMET EYMÜR - Şimdi, efendim, demin de söylediğim gibi, zaten, bazı kavram kargaşaları var, yani son yıllarda. Tahmin ediyorum, bu da, terörün getirdiği nedenlerle ortaya çıkıyor. Esasında yazılı bir kaide olmasa bile, bir teşkilatın kullandığı bir eleman, diğer teşkilat tarafından kullanılmamalı. Yani, bunun yazılı bir kaidesi yoktur.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Mücamele...

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Bir takımda oynamalı.

MEHMET EYMÜR - Ama, eğer, devletin bir teamül haline, bu bir meslekî adap olaraktan, bunun, bu şekilde olması gerekir; ama, bunlar, maalesef, son yıllarda, uyulmayan kaideler haline, yazılı olmayan; ama, bir nevi kaideler manzumesi olarak -ben kabul ediyorum bunu- uyulmayan şeyler olarak önümüze çıkıyor. Tabiî ki, Tarık Ümit 'in, eğer, devlet yararına başka müesseselerce kullanılması gerekiyorsa, bunun da, o müesseseler arasında, bir mutabakat içerisinde yapılması lazım. Yani, oturup, hangi müessese kullanacaksa, onun, gelip, MİT Müsteşarımızla konuşup "şöyle bir adam, bunun sizinle ilişkisi olduğunu da duyduk -duyulmaması lazım ama- böyle bir şeyde bu adamı kullanmak istiyoruz" diye şey etmeleri lazım; yani, usul böyle olmalı. Tarık Ümit 'in kimliğine dair size şöyle mevcut bilgilerden vereyim: 1947 Düzce doğumlu, Abaza kökenli bir aileden gelmekte; hatta, Abhazya'da, halihazırda, çok üst düzeyde akrabaları var bildiğim kadarıyla. 1965 yılında Almanya'ya gitmiş, orada ekonomi öğrenimine girmiş, yarım bırakmış, Türkiye'ye geri dönmüş. 1968-1973 yılları arasında kerevit ihracatı işiyle uğraşmış. Türkiye'de ilk defa, kerevit işini başlatmış ve bayağı büyük paralar kazanmış bundan dolayı. 1973 yılında bir yaralama suçuna girmiş ve mahkûmiyet almış, mahkûmiyet alınca yurtdışına çıkmış.

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Kaçmış.

İstihbari Potansiyel

MEHMET EYMÜR - Evet. 1974 affından istifadeyle, tekrardan, yurtiçine dönmüş. Bu arada, Gentaş diye, Ümtaş diye, Çelik Sanayi diye birçok şirketler kurmuş; Kıbrıs'ta olan bir bankaya ortak olmuş ve bir dönemde de İstanbul İli vergi sıralamasında yüksek vergi verenlerde 20.nci sırada yer almış. Alman asıllı eşi ve iki tane de kızı var; biri evli, diğeri değil. Tarık Ümit 'ten, tabiî ki, bizim de istifade etmemizin nedeni, biraz karışık yaşamı olan bir kimseydi. Takdir edilir ki, zaten, yani, o tip kişilerden ancak bir istihbarat potansiyeli oluyor ve onlardan faydalanılıyor. Yani, hangi konuda, biraz o işlere bulaşıyorsa, o kişilerden en iyi bilgi alınabiliyor. Tabiî, işin kolluk kuvvetini ilgilendiren yönü, bizi bu şey de pek ilgilendirmiyor; bizi, istihbari yönünden ilgilendiriyor. Suçu varsa, onu yakalıyorlar, ediyorlar, o, bizi pek ilgilendirmiyor.

***

Kardeş Kuruluş

AŞAR TOPÇU (Sinop) - Çünkü, zaten, Emniyet söz konusu olduğu zaman, büyük bir itinayla "kardeş kuruluş, bizim onun alanına girmememiz lazım" deyip, oradan virajı alıyorsunuz.

MEHMET EYMÜR - Doğru; yani, samimiyim de bunda; çünkü, emekli olduğumuzda, bizi, onlar koruyor.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Cevabınızı da biliyorum. Benim size soracağım bir tek soru var: Şimdi, arkadaşlarımız, tabiî ki, işte, Doğu Perinçek'in şunu soruyor, ötekinin bunu soruyor falan filan birtakım tavsiyelerinizi alıyorum. Burada, bu komisyonda, esas olarak yaptığımız, bizim de Parlamento olarak ciddiye aldığımız olay, adına ister MİT raporu deyin, ister bit raporu deyin, ne raporu derseniz deyin, Susurluk olayından bir buçuk ay evvel, milletvekillerinin odalarına kadar gönderilip basında yer alan bir seri bilginin doğru çıkması; en azından, bir kısmının doğru çıkması olayı; yani, bir müneccimlik olayı var. "Bunu, ortaya ben çıkardım" diyen kişi, Doğu Perinçek, "ben çıkardım" diyor. "Bunları sen nereden alıyorsun" falan filan denildiği zaman da, bir sürü kaynak gösteriyor. İşte, diyor ki: "Askerler bana bilgi veriyor, MİT'ten geliyor, oradan geliyor" diyor; geliyor, neyse; yani, bunu söyleyen adamın kaynak olarak gösterdiği yerler doğrudur eğiridir; ben, onların üzerinde durmuyorum. Benim üzerinde durduğum konu, daha doğrusu Meclis'in üzerinde durduğu konu, bu Susurluk olayının ciddiye alınmayan, her zamanki gibi piyasada dolaşan bir rapor mahiyetinde görülen bir rapordaki bilgilerin doğru çıkması. , Şimdi, ısrarla ve dikkatle "ben, sadece, Tarık Ümit kısmıyla ilgilendim" diyorsunuz ama, bize, bu komisyonun çalışma alanı; yani, polis, mafya, siyasetçi ilişkisi konusunda, Tarık Ümit 'ten başka söyleyebileceğiniz hiçbir şey yok mu? Ki, bunun izleri var; yani, siz, şimdi "yok" derseniz, ben açıklama yapmadığınıza yorumlayacağım, doğru söylediğinize yorumlamayacağım; onu açıkça söyleyeyim. Çünkü, diyorsunuz ki: "Tarık Ümit 'i, mesela, Dündar Kılıç konusunda bir operasyon yapmak üzere ikna etmeye çalışıyorlardı." Size, ben, özellikle sordum; dediniz ki: "Özel Tim'in görevi, terörle mücadele etmektir; yani, sınırlıdır; yani, bu tür, böyle, mafya ilişkileri, bilmem, işte, uyuşturucu ilişkileri, şunlar bunlar, onun için talî bir iş kalır." Zaten, benim de bildiğim, görev alanı da, sizin de dediğiniz gibi; doğrudur, bunlar girmiyor. Şimdi, soruyu soracağım: Şimdi, arkadaşımız, tecrübeli bir MİT'çi olarak, Özel Tim'in; yani, bu işlere adı karışmış olan bazı arkadaşların -Tim derken, Tim'deki bazı arkadaşları , Tim'in de hepsini suçlamanın anlamı yok; Tim'deki bazı arkadaşların- bu işlere karıştığını hissettiğine göre en azından, bildiğine göre, bunların ne yaptığı konusunda hiç mi bir merakınız olmadı ya da bir şeye bakmadınız? "Kardeş kuruluş, kafamı çevireyim komşudaki şeye; kapat perdeleri de, biz görmeyelim" mi dediniz, öyle mi düşündünüz; yoksa "birtakım bilgilerimiz var; ama, biz olaya bulaşmak istemiyoruz, bizi bu işe bulaştırmayın; onun için, söylemiyoruz" mu diyorsunuz.

İkinci Söylediğiniz

MEHMET EYMÜR - Evet, ikinci söylediğinizi... Tabiî ki, yani, bazı şeyleri duymamak mümkün değil. Bu kadar basın mensubu duyuyorsa, tabiî ki, duyuyorum; ama, demin de söylediğim gibi, bu konuda, yanlış yorumlara şey edecek bir şeyde bulunmak istemem. Düzeltilmesi gereken hususlar olduğunu, zaten, açık açık söyledim; yani, daha önce de söyledim; ama, boyutlar çok değişik yerlere çekiliyor, ondan da bir rahatsızlık duyuyorum. Zaten, bizim bilgilerimizin çok daha fazlası, bugün, kamuoyuna yansımış vaziyette; yani, benim şahsî, bizim de dediğim, benim şahsen kulağıma gelen şeylerin çok daha boyutu aşmış vaziyette; ama, bunların, hakikaten, ciddî olarak, doğruluk derecesinde şey... Yani, bir istihbarat yahut da bir bilgi almak, muhakkak doğru olduğu manasına gelmez. Bu, ilk MİT raporu çıktığı zaman da söylendi; işte, bilmem, hani, bizim görevimiz, zaten, bununla kısıtlı; yani, biz, kişilerle görüşür, onların verdiği bilgilerle devlete hizmet eden bir kuruluşuz; yani, biz, delil toplayan bir müessese değiliz; onun için, esas görev -onu söylüyorum- adalet mekanizmasının, sizlerin ve İçişleri Bakanlığının görev kapsamına giren bir konu.

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Peki, Sayın Eymür, bu Topal cinayeti ve Susurluk olayıyla ilgili, MİT'ten -yani, rapor olmasa bile- ciddî bilgileri nasıl alırız, kimden alırız; yani, MİT'te kiminle muhatap oluruz? Bizim esas görev alanımıza giren...

BAŞKAN - Muhatabımız belli; muhatabımız, MİT'in başında olan Müsteşardır .

Muhatabımız Müsteşar

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Müsteşar. Yani, Tarık Ümit 'le aydınlandık; çünkü, siz muhatap olmuşsunuz, bire bir görüşmüşsünüz, sizin elemanlarınız gitmiş; ama, Topal cinayeti...

MEHMET EYMÜR - Ama, şimdi, efendim, ben, size ne diyorum; aydınlatacak Tarık Ümit konusu da, o Susurluk olayından önce ortaya çıkan, Doğu Perinçek'in ortaya attığı iddialardan bir tanesinde, benim de izlediğim kadarıyla, bu Tarık Ümit olayı da bunun içindeydi; o raporun içinde, ona da yer var Doğu Perinçek'in ortaya attığı. Ben, size, doğru olan unsurlarını, zaten, şimdi, arz ettim; yani, oradan bir neticeye varabilirsiniz tahmin ediyorum.

MAHMUT YILBAŞ (Van) - Not aldım vakit almamak için; Yaşar Bey suali sordular.

***

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Şimdi, buradan Tarık Ümit olayına sizi spesifik olarak üzerinde durduğunuz olaya gelmek istiyorum. Çünkü yine sözleriniz içerisinde astsubay Ahmet'e dayandırarak polis Ayhan diye bahsettiniz bunların topal cinayetinde de aynı kişiler, aynı polisler olduklarını mı ima etmek istediniz? Soyadlarını söylemediniz ama, çünkü orada da polis Ayhan ve diğer polisler var söylediğiniz.

MEHMET EYMÜR - Değil, zannedersem, şimdi Ayhan'ın soyadı Ayhan Akça olacak gazetelere de çıktı bu, Ayhan Akça olması lazım. Ziya isimli polisin zannedersem Ziya Bandırmalıoğlu olacak yani bunlar bir sadece bizim başkalarından aldığımız bilgiye dayandığı için çok size zaten...

Sizin Göreviniz

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, sizin göreviniz bence, siz bunları şu bilgilerdir diye kesin bilgiler olarak bize vermeniz gerekiyor gibi geliyor bana yasanıza göre. Yine de ben devam edeyim: Şimdi, dediniz ki, ben Mehmet Ağar'ı aradım, Tarık Ümit 'le ilgili, eğer sizdeyse bunun bırakılması doğrultusunda talepte bulundum. O da "bakalım" dedi, hayır bizde değil, Çatlı bunu sorgulamıyor ya da sorguluyor diye bir cevap vermedi...

MEHMET EYMÜR - Vermedi, bir cevap almadım yani...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, bilgisi dahilinde bir şeyler olduğu belli, hayır Çatlı kim diye size sormuyor.

MEHMET EYMÜR - Olur mu böyle şey, bakarım dedi. Öyle bir konuşmayla şey yaptı. Tabiî bu ..

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, siz Çatlı'nın sorguladığını nereden haber aldınız?

MEHMET EYMÜR - Vallahi tabiî, şimdi o tarihte kimden haber aldık bilmiyorum ama, öyle bir bilgi, bana intikal etti.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, Çatlı'nın hangi görevle sorgulama, hangi yetkiyle sorgulama...

MEHMET EYMÜR - Yani, sorgulama değil de Çatlı'nın elinde olduğu...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, Çatlı'nın elinde olduğunu neden devletin, Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri Bakanına sordunuz, ona neden bildirdiniz.

MEHMET EYMÜR - Ancak, bu tip kişiler onlarla ilişkili olabilir diye düşündüm yani bazı özel görevlerde görevlendirildikleri işte zaten meydana çıkıyor.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, böyle kişilerin yani bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı...

MAHMUT YILBAŞ (Van) - İçişleri Bakanı değil o dönemde, Emniyet Genel Müdürü...

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Emniyet Genel Müdürü...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Özür dilerim.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bana göre de doğru bir şey söylüyor; çünkü...

MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Bakanım yanlış bir şey soruyor demedim ki, İçişleri Bakanı dediler de...

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ben size biraz daha şey etmeye çalışıyorum şundan dolayı...

BAŞKAN - Yaşar Bey, siz açıklamayın...

Çok Ağır Suç

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - İzin verin canım, bir şey söyleyeyim: Abdullah Çatlı'nın elinde olması Türk Ceza Yasasına göre çok ağır bir suç, ona göre dinleyin...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Onu söyleyeceğim, özür dilerim ben bakan dedim ama, yani yine Emniyet Genel Müdürü, hiç farklı değil.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - 7 yıldan başlayan bir suç.:.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Emniyet Genel Müdürüne bunu açıp sorduğunuza göre Adalet Bakanlığınca aranan Türkiye Cumhuriyetine kırmızı bültenle İnterpol'e bildirilen bir kişinin Türkiye'de olduğunu bilen bir kişi olarak siz bu bilgileri devletin önemli resmî kurumlarına söylemek zorunda olan kişi olarak siz bu kişinin yakalanması doğrultusunda yasaların vermiş olduğu kararı yasal bir kurum olarak uygulatmak zorunda olan kişi olarak siz neden bunu Emniyet Genel Müdürüne sormayı düşündünüz de başka, daha doğrusu şöyle söyleyeyim, başka mercilere de yani Adalet Bakanlığına, Emniyet Genel Müdürlüğüne bu kişi Türkiye'dedir aranan kişi bulunmalıdır diye söylemediniz?

Olay Basit

MEHMET EYMÜR - Şimdi, olay gayet basit. Ben bunu izah ettim zannediyordum ama, bir daha anlatayım, Tarık Ümit zaten bize emniyetle çalıştığını bildirdi yani emniyete hizmet ettiğini, arasının bozulduğunu da bildirdi yani biz bunu biliyoruz bunu. Niye Mehmet Ağar'ı aradınız dediniz ama, zaten onlarla bir görev yaptığını Tarık Ümit 'in arasının bozuk olduğunu zaten biliyorum. Tarık Ümit 'i alanların polis memurları olduğunu öğrenmişiz. Böyle bir durum var. Bundan sonra diğer bir faktör kalıyor, Abdullah Çatlı faktörü nereden çıkıyor o da jandarmadan aldığımız bilgilerde bunlar var. Zaten yasal bir işlem yürütülüyor. Jandarma bir tahkikat yapıyor, şimdi, bunun bu devresinde jandarma tahkikat yaparken bizim ne gibi bir fonksiyonumuz olur yani yasal bir işlem yapılırken. Bir istihbarat teşkilatı olarak bizim ne gibi bir fonksiyonumuz olabilir?

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Hayır sizin bir fonksiyonunuz olmaz da sizin bir bilginiz olduğunu ortaya...

MEHMET EYMÜR - Şöyle bir fonksiyonumuz var: Emniyet Genel Müdürüyle olan eski tanışıklığımı da şey ederek, açıyorum ona söylüyorum. İbrahim Şahin'e söylüyorum, böyle böyle bu grubun elindeymiş, Abdullah Çatlı'nın elindeymiş, böyle bir duyum aldık. Bu varsa lütfen buna müdahale edin diyorum. İki taraftan da bir ses çıkmıyor, sonra da zaten adam ortadan kayboluyor.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, siz teşkilat olarak başında bulunduğunuz bölüm olarak da Abdullah Çatlı'nın Türkiye'de bulunduğunu ve kimlik değiştirerek... Çünkü önemli, biraz evvel dediniz ki, terörle mücadele artık sadece silahla değil, uyuşturucuyla değil, başka yollarla da oluyor, onun için de Tarık Ümit 'i kullandık dediniz. Yani bu konularla ...

MEHMET EYMÜR - Hayır, zaman zaman bize de bu konular karışabilir diye söyledim.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, bu konularda uzman olduğu için onu kullanıyorduk yahut onunla birlikte çalışıyorduk.

MEHMET EYMÜR - Tabiî, tabiî. Yani, işin kara para yönü var...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Abdullah Çatlı'nın böyle bir görevle yükümlü olduğu sizce biliniyor muydu, teşkilatça biliniyor muydu?

Başka Bir Teşkilata Karışabilir miyiz?

MEHMET EYMÜR - Duyum olarak. Yani, şimdi biz başka bir teşkilatın işine karışabilir miyiz, bilsek de. Yani, Genelkurmay kimi kullanıyor, bilmem işte Özel Harp kimi kullanıyor... Böyle bir yetkimiz de yok. Bu, ancak bir duyum olarak...

MAHMUT YILBAŞ (Van) - Şimdi Sayın Bakan, açarsanız, biz de istifade etmiş oluruz. Hangi görevle, Abdullah Çatlı'nın bu görevle dediniz hangi görevle olduğunu şey edin, biz de müstefit oluruz.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Abdullah Çatlı hangi görevle sorguluyordu, siz de bunu soruyordunuz?

MEHMET EYMÜR - Ben bir görevi olduğu Abdullah Çatlı'nın manasında söylemedim. Yani bir kelime yanlışlığı olmasın. Abdullah Çatlı tarafından bunun bir nevi hapis gibi tutulduğunu, bir çiftlik evinde tutulduğu bilgisini aldık.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sorgulandığını söylediniz.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, Abdullah Çatlı özel tim veya emniyetin güvendiği bir adam olarak bunu Abdullah Çatlı'ya teslim etmişler, Abdullah Çatlı da Tarık Ümit 'in faaliyetlerini biliyor. İkisinin arasında bu faaliyetler bakımından bir çatışma var veyahut çatışma var ondan dolayı elinde tutuyor. Veya Abdullah Çatlı emniyetten bağımsız, özel timden bağımsız adamı yakalamış, almış, götürmüş bir bağ evine oraya tıkamış. Yani işte güçler arası çatışma gibi Tarık Ümit 'i orada avlamış yahut şeyin elinden almış, özel timin elinden aldığına göre özel timle bağlantılı. Almış orada bir şekilde özel tim adına veya kişisel hesabı adına sorguluyor. Bu mu anlatmak istediğiniz?

Fazlası Çatışma Demektir

MEHMET EYMÜR - Şimdi, anlatmak istediğim tamamen anlattığım kadarıyla şey. Bunun daha dışında zaten bir hareket olmaz. Bunun dışındaki bir hareket iki teşkilatın mensuplarının birbiriyle çatışmaya girmesi demektir...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Şimdi yaşanıyor bu.

MEHMET EYMÜR - Devlet içinde de böyle bir şeyin olması mümkün mü yani. Biz bir elemanımıza sahip olma duygusuyla bununla ilgili bir araştırma yaptık. Vardığımız neticeler bu. Bunun daha dışında bir şeye gitmemiz zaten mümkün değil.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI {Gaziantep) - Sayın Eymür, Tarık Ümit ülkücü müydü?

MEHMET EYMÜR - Vallahi tam... Şimdi bu ülkücülük o kadar değişik veçhelerce...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Yani, Abdullah Çatlı gibi miydi? Yani Çatlı'nın düşüncesinde miydi?

MEHMET EYMÜR - Tarık evet karışık ilişkileri olan bir kişiydi. Tabiî ki, ülkücülere de yakın bir yapısı vardı.

***

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Ama, Abdullah Çatlı'nın elinde olduğunu biliyorsunuz ve Tarık Ümit 'e herhangi bir şey yapılmaması, halbuki öyle bir kişinin onların elinde bile olsa aranan bir kişi de olduğunu yanında bilmiş olmanız gerekir. Buna rağmen Abdullah Çatlı'yı karşı taraf eğer biliyor ise, araştırıyor ise, yani daha doğrusu Tarık Ümit 'i bırakması yönünde bir işlem yapacaksa demek ki, Abdullah Çatlı'nın yerini biliyor.

MEHMET EYMÜR - Bana bu duyumumuzu teyit edecek hiçbir ne Mehmet Ağar tarafından ne İbrahim Şahin tarafından evet bu adam bizim tanıdığımız bize çalışan Abdullah Çatlı aldı, bunu da işte sorguluyor, biz söyledik bıraktı veya bırakmadı gibi bir şey cevap gelmedi ki. Yani, ben bir duyumumdan dolayı yaptığım bir aksiyonu...

***

Niçin Öldürüldü?

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki şuraya gelelim, anlattığınız tahkikatla ilgili bölüme ama, olayı anlattınız. Sonunda Tarık Ümit 'in niçin öldürüldüğünün yorumunu sizce bilgisini ya da değerlendirmesini yapmadınız.

MEHMET EYMÜR - Samimi olarak söylüyorum, bunun nedenlerini bilmiyorum, öğrenmek de arzu ediyorum. Çünkü bu yani bir teşkilatta çalışırken, ötekiyle çalıştı sonra tekrar oraya döndü gibi bir kıskançlık hikâyesi değil bu, ya daha karışık parasal bir hikâye falan olması lazım şeyin içinde...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Buradan onu söylemek istiyorum, gelmek istiyorum...

MEHMET EYMÜR - Yorum olarak bunu yapmak istiyorum.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Tarık Ümit 'in iki taraftı, biraz evvel siz söylediniz karışık olduğunu söylediniz, birçok uyuşturucu ticaretinde bulunan ya da kumarhanelerle ilişkisi olan yeraltı mafyasından para istediği, rüşvet istediği doğrultusunda, bu nedenle bu paraların bölüşülmediği doğrultusunda bazı iddialar var doğru mudur? Yani karışık diyorsunuz da...

Çıkar İlişkisi

MEHMET EYMÜR - Ben olayın sadece bizimle bir ara kesilen ilişkisini tekrar başlamasına bağlamıyorum olayı, onu söylemek istemiyorum. Onun dışında muhakkak bir çıkar ilişkisine dayandığını zannediyorum ama, bu ilişki nedir, hangi konudadır, çünkü ailesi de bankalarda parası çıkmadı dediler, ailesi yani, nedir bu ilişkinin derecesi, mevcut intikal eden bilgilerden buna bir teşhis koyacak şeyim yok. koyacak şeyim yok. Gelişen olaylardan sonra bir şeyler ortaya çıkarsa o zaman belki.

***

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Biliyordum diyor. Siz, tabiî ki geçmişe ait evrakları da biliyorsunuz veya bilgileri de. Bu arada, 1983'den Susurluk olayına kadar Çatlı nerelerde kullanılmış, hangi birimlerde, hangi kurumlarda kullanılmış? Tarık Ümit olayında da ortaya çıkmış.

MEHMET EYMÜR - Efendim, ben arz ettim. Çatlı'nın Emniyetle bir bağlantısı olduğunu zaten şey ettiğim için Mehmet Beyi aradım, yardım istedim; İbrahim Şahin'i aradım, yardım istedim. Yani, bu çok net olmasa bile, böyle bir şeyim olduğu için zaten onları...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sayın Eymür, MİT'in böyle insanları kullanmasını doğru bulmuyorsunuz, buna karşı çıkıyorsunuz. Diğer istihbarat örgütlerinin kullanmasına da aynı şekilde bakıyor musunuz? Çünkü, siz, gerçekten, bu insanlar...

Parantez Lütfen

MEHMET EYMÜR - Şimdi, parantez koymama müsaade edin. Kullanmanın şekli çok önemli; yani, ben, aktif operasyonlarda bu tip insanların devlet tarafından kullanılmasına şeyim. Yoksa, istihbaratta her tip insan kullanılır, her insanın verdiği bilgi bizim için...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, burada görülüyor ki, aktif operasyonda kullanılıyor. Siz başvurduğunuza göre; yani "benim adamımı bunun elinden kurtarın" dediğinize göre, aktif operasyonda kullanılıyor.

MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Bakanım "bir duyum var" deniliyor; yani, orada kullanılan bu tabirler kayıtlara geçtiği için söylüyorum.

BAŞKAN - Neyse, tamam bütün şeyleri açıkladı.

Yakalanmasını Söylemeniz Gerekirdi

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - O duyumunuza bağlı "Tarık Ümit 'i bıraksın" şeklindeki bir mesajınız olabiliyor, onun yanında da, en azından, Abdullah Çatlı’nın da yakalanmasını beraberinde söylemeniz gerekirdi diye düşünüyorum; o da aranıyor çünkü.

MEHMET EYMÜR - Bunu söyleme durumunda değiliz. Yani...

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Şunu söyler misiniz, söylediğiniz o; siz "bir duyum aldım ve Sayın Mehmet Ağar'a sordum, bırakın diye" diyorsunuz, yani, aktif bir operasyonun içerisinde olduğunu biliyorsunuz öyle değil mi? Duyumunuz neydi?

MEHMET EYMÜR - Şimdi, Tarık Ümit 'in, Abdullah Çatlı'nın elinde olduğuna dair bir bilgi aldım. Bu bilginin üzerine Mehmet Ağar'ı aradım, böyle bir bilgi aldığımı söyledim ve eğer böyle bir şey varsa -Çatlı'nın da kendileriyle bağlantılı olduğunu düşünerek- yardımını istedim. "Olmaz böyle bir şey, bakarım filan" dedi ve bir cevap gelmedi. İbrahim Şahin'e de şey ettim, o da böyle bir şeyde ne müspet ne menfi bir cevap verdi; yani, bizimle bağlantısı var veya yok, böyle bir şey oldu veya olmadı gibi hiçbir cevap vermedi, o da bakacağını söyledi, ondan da bir cevap gelmedi.


DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, sizin yanınızda telefonla, İbrahim Şahin'le görüşeceği bilgisini aldınız. Yani, bağlantıları biliyorsunuz.

MEHMET EYMÜR - Tabiî, tabiî...