Header $articleheadline_he$ "ArticleHeadline" Detay Sayfa Header

 

 

     

 

 

 
2021-08-24

Detay Sayfa

Tüm Dosyaların Listesi

News Database Template Page Example

Analiz 21 - Emekli İstihbaratçılar

1/8/1991 - 11:21 - Atinİlgili Bağlantı Yorumlar Bu Yazıyı Bir Tanıdığına Yolla Bu Yazıyı Yazdır  

      

Raporzedeler

Emekliliğe hazırlıksız yakalanmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Geçinmek ve oyalanmak için yeni bir iş lazımdı. Bazen kendimi boşlukta kalmış gibi hissediyordum hemen bir meşgale bularak bu duygudan kurtulmayı başarıyordum. Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen hareketlilik, didişme ve koşuşma sona mı ermişti?Esasında dışarıdan hatta bazen karıncalara bakar gibi yukarıdan baktığı zaman insan, ne manasız geliyordu bütün bu didişme. Ama yaşam buydu işte. Böyle devam edecekti. Bir yandan dünyanın en vahşi, en haris yaratığı olan insanın kendi nesline karşı bitmez tükenmez mücadelesi, terör, savaş; öbür tarafta barış, kardeşlik, silahsızlanma teraneleri. Teşkilat’da iken yürüttüğüm görevler birçoklarının husumetini çekmeme neden olmuştu. Raporun açığa çıkması buna tuz, biber ekmişti. Bazen hiç ilgim olmayan işlerle benim aramda bağlantılar kurulmuş, yakıştırmalar yapılmıştı. Görevimin özelliği dolayısıyla cevap verme imkanım pek olmadığından çoğunlukla susmuş, sineye çekmiştim. Bunlara fazla aldırmıyordum. Zira yakın çevrem, amirlerim, eşim dostum beni tanıyor, biliyorlardı. Devlete ve Teşkilat'a karşı bir küskünlüğüm yoktu. Devlet benim devletim. Teşkilat benim teşkilatımdı. Bunlar hayatımın kutsal bir parçası olmuştu. Onların kimsenin inhisarında olduğunu kabul edemezdim. Esasında durum basitti. Raporun iradem dışında açığa çıkması neticesinde bir mesleki kaza geçirmiş, durumu kaderci bir şekilde kabullenmiştim. Kızgınlığım, küskünlüğüm, adamsendeci zihniyete, dost bildiğim birkaç vefasız meslektaşa ve basiretsiz, duyarsız birtakım yöneticilereydi. Onlara halen kızgınım.

Emeklilikten sonra içinde yaşadığım çelişkiler, cemiyette sık sık rastlanan fırsatçı, vefasız, inançlarını yitirmişler ile benim gibiler arasındaydı. Onlardan biri mi olmalıydım? Samimiyetle söylemeliyim ki arzu ettiğim anlar oldu. Yapamadım. Çizgilerim artık değişmezdi. Geçmişimde şerefsiz, haysiyetsiz bir iz yoktu. Özel hayatım açık ve şeffaftı. Doğal olarak benim de hatalarım olmuş ama bu hatalardan bir şeyler öğrenmiş, olumlu sonuçlar edinebilmiştim. Ailem, her zaman büyük destek oldu. Birkaç hakiki dostum beni hiç yalnız bırakmadı. Yeni kurulan bir şirkete ortak ve yönetici oldum. Hayat mücadelem artık ticari sahada devam edecekti. Arayan birkaç vefalı meslektaşımla irtibatım dışında Teşkilat'la ilişkimi tamamen kesmiştim. Benim için her zaman şerefle anımsayacağım bir dönem kapanmıştı. Bu düşüncelerime rağmen, evveliyatımla bu günüm arasında bir duvar çekmem mümkün olmadı. Doktorun ve avukatın emeklisi olmaz derler. İstihbaratçının da emeklisi olmuyordu. Gelişen olaylar, eşten dosttan gelen bazı bilgiler, gazeteler, kitaplar, terör olayları, devam eden bazı yakıştırmalar itiraf etmeliyim ki uzun süre günlerimin büyük bir kısmını işgal etti. Hiram Bey, hakikatli bir dostunun şirketine gitmişti. Hiram Bey'in genç fakat başarılı bir işadamı olan oğlu Cengiz de aynı şirketin yöneticisiydi. Taşımacılık, aracı olarak ithalat, ihracat ve birkaç yabancı şirketin de mümessilliğini yapıyorlardı. Hiram Bey'in şirkette aktif bir görevi yoktu. Bir nevi müşavirlik yapıyor, bazen yeni iş bağlantılarının üst düzey temaslarını yürütüyordu. Pek işi olmamasına rağmen senelerin verdiği alışkanlıkla her gün şirkete gidiyordu.

Geliri eski görevinden eline geçenden daha fazlaydı. Şirket namına seyahat harcamaları yapabiliyor, misafirlerini ağırlayabiliyordu. Esasında, sıradan birçok insanı tatmin edebilecek bu imkanların Hiram Bey'i tatmin ettiği söylenemez. O bir istihbaratçıydı. Onu sadece istihbaratın, satranca benzeyen oyun içinde oyunlarını çözmek, yorumlamak, karşı oyunlar hazırlamak, onun gizemli labirentlerinde dolaşmak tatmin edebilirdi. Bu işe, bu mesleğe yöneliş onun doğasında vardı. O akıl oyunlarını seviyordu. Herhalde başarılı bir istihbarat adamı olmasının, bu içten gelen istek, bu doğuştan var olan yatkınlıktı. Bir ara Afrika'nın küçük bir ülkesine gidip eski mesleğini orada icra etmeyi, birikimlerini orada kullanmayı bile düşündü. Rapor açığa çıkmasa ve gelişmeler bu şekilde tırmanmasa Hiram Bey mesleğinde yükselir, MİT Müsteşarı olur muydu? Zannetmiyorum. Olsa bile çok büyük barikatlar aşması, mücadele üstüne mücadele vermesi gerekirdi. Türkiye'nin siyasetinde ve ekonomisinde etkili bazı görünmeyen güçler, onu her zaman tehlikeli, elde edilmesi veya aşılması mümkün olmayan, kendi menfaatlerine aykırı bir karşı güç olarak gördüler. Onun için, kokmaz, bulaşmaz, karışmaz, kendi menfaatlerini ön planda tutan yöneticiler lazımdı. Hiram Bey, casusların, ajanların, provokatörlerin, fabrikatörlerin . , yeraltının, yerüstünün, kaçakçının, örgüt mensubunun ve teröristin bir yumak haline geldiği bu karışık düzene el atarak,yumağı çözmeye kalkışacak, kaleler yıkılıp oyun bozulacaktı.

O, oyunun kurallarını, rakiplerinin yöntemlerini iyi biliyordu.

Onu yükseltmek değil, bir an önce tasfiye etmenin çareleri aranmalıydı. Rapor olayı tasfiye sürecini hızlandırdı. Rapor olayından sonra ve emekli olmadan önce, Milli Güvenlik Kurulunda görevli bir üst subay evime gelmişti. Hiram Bey'in ve benim tanıdığım dostumuz raporun hazırlanışı ve açığa çıkışında özel bazı nedenler olup olmadığını merak ediyordu. Kendisine raporun hazırlanışında siyasi veya başka, özel hiçbir neden bulunmadığını izah ettim. Biraz kapsamlı olmakla birlikte rutin bir çalışmaydı. Raporun açığa çıkması ise bizim dışımızda gelişmişti, çeşitli yorumlar yapmak mümkündü. Üst subaya göre Hiram Bey'in Müsteşarlığa getirilmesi mümkün değildi. Ordunun üst kademelerinde ve Konsey üyeleri arasında “asker düşmanı” olarak tanınıyordu. Kendisi bunun doğru olmadığını biliyordu ama, Hiram Bey üst kademelere böyle empoze edilmişti. Zaten Müsteşar Hayri Ündül'..un yerini alacak aday da ismen tespit edilmişti. Hiram Bey'in üst düzeydeki askerler arasında yaratılan bu imajı silmesi lazımdı. Bu imajı silmeye vakit olmadı. Rapor olayında, beni korumaya çalışmaktan başka hiçbir dahli ve taksiratı bulunmayan Hiram Bey, rapor olayına adı karıştırılarak tasfiye edildi. Hiram Bey'in artık etrafında gerçek dostları vardı. Yanından hiç ayrılmayan, doğum, evlenme günlerini kollayan, ziyafetler veren, eşi geldiği zaman onu terminalde çiçeklerle karşılayan, Hiram Bey'i günde 3-4 kez şehirlerarası telefonla arayıp, hatırını soran, havaalanında karşılayıp, yolcu eden o sahte dostlar kalmamıştı. Sanki tanrı bunları cezalandırmış, yer yarılıp hepsi içine düşmüşlerdi. Olumsuzluklar Hiram Bey'e inançlarından bir şeyler kaybettirmedi. O halen elinden geleni yapmaya, memleketine hizmet etmeye çalışıyor, adeta kendini buna mecbur hissediyordu. Görüşmelerimizde bana “sen para peşine düştün, bak ben halen devlete hizmet etmeye çalışıyorum” diye takılıyordu. Üst seviyede temasları vardı. İhtisası olan konularda onları devamlı aydınlatmaya çalıştı. Üst makamların bilgisi dahilinde ve beynelmilel platformda, Türkiye'yi ilgilendiren bazı kararların alınması sırasında, başarılı lobi ve propaganda çalışmaları yaptı. Devletin üst yöneticileri onun görüşlerine müracaat ettiler. Aktüel bazı konularda raporlar hazırladı. Hiram Bey'in evrakları arasında bulunan bir müsvetteden 1989 yılında devletin üst makamlarına PKK ile mücadelede alınması gereken tedbirlerle ilgili bir rapor sunduğu anlaşılıyor. Raporu kime sunduğu müsvettede belli değil ben de bilmiyorum. Esasında kendisi söylemediği müddetçe bu konularda soru sormaz ve merak göstermezdim. Bu alışkanlığı teşkilattaki amirlerimden almıştım, Hatta eski amirler, odalarına biri girdiğini de evrakları terse çevirir, odaya girenler de böyle yapılmasa bile masa üstündeki evraklara göz ucuyla bakmak gibi bir nezaketsizlik ve mesleki hata yapmaktan çekinirlerdi. Zamanla bir istihbarat teşkilatı için gerekli olan bu gibi alışkanlıklar terk edildi. Başkalarının masalarındaki evrakı merak edip göz ucu ile bakmak bir yana eline alıp okumaya çalışan personele, Müsteşarın kapısına kulağını dayayıp dinleyen Başkanlara rastlar hale geldik. Neticede operasyonel faaliyetler dahil her şey her yerde konuşulmaya, kahve ve meyhane köşelerinde, kadınların günlerinde teşkilat meseleleri tartışılmaya başlandı. Kompartımantasyon, yani bölümler arasındaki gizliliğin bozulması bir istihbarat teşkilatı için en tehlikeli ve olumsuz gelişmelerden biriydi. Daha önce de belirttiğim üzere Hiram Bey değerli bir “Orta Doğu” uzmanıydı. Ölümünden 1 yıl önce 1989'da yazdığı raporda ABD'nin Orta Doğu politikasını tahlil ederken Türkiye'nin önemli roller üstlenebileceğine işaret ediyordu. Irak'ın Kuveyt'i işgali ile gelişen Körfez krizi ve savaş, Türkiye'nin Ortadoğu'da üstlendiği önemli rol bakımından Hiram Bey'i doğruladı:

“Amerika'nın Kissinger devri döneminden itibaren bir Orta Doğu planı mevcuttur ve Amerika'nın politik, ekonomik yönden bölgeye hakim olabilmesini hedeflemektedir. Bu plana göre:

l- Bölgede Amerikanın jandarmalığını yapacak olan İsrail, büyük İsrail planına uygun vaziyette Fırat-Nil nehirleri arasındaki sahada hakim ve etkili duruma getirilmelidir.

II- Bölgedeki Alevi, Sünni, Hıristiyan toplumları, Ermeniler, Kürtler, ekalliyetler

kullanılarak, bölünerek, plana karşı gücü meydana getirebilecek davetler zayıflatılmalı ve iç problemleri ile uğraşır duruma sokulmalıdır.

III- Filistin davasını ortadan kaldırmak için, Lübnan bölünmeli ve topraklarının güney bölümü üzerinde bir Filistin iskanı sağlanmalıdır.

IV- Lübnan’daki mali çevreler iç karışıklıklarla tahrip edilmeli ve petro-dolar Lübnan dışına kaydırılmalıdır.

V- İsrail ve Suriye arasındaki Golan problemini çözüme ulaştırmak yönünden Lübnan’ın büyük bölgesinin Suriye’ye verilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki maruz plan, İsrail ve Suriye'nin çıkarlarına uyduğu ve petro-doların bankalarına akabileceği düşüncesiyle başta İsviçre olmak üzere Avrupa ülkelerine de ters gelmediği için bir karşı koyma ile karşılaşmamıştır.

-Ancak," İsrail-Lübnan harbi, İsrail’in bir istila savaşını yapamayacağını göstermiş ve İsrail’in bölge jandarmalığı hayalini çürütmüştür.

- Amerikanın, petro-dolar nedeniyle yanında olan Avrupa, Lübnan savaşının kısa sürede değil 1 5 senede bile sonuca ulaşamaması, sivil halkın katliamı ve bombardımanlar karşısında, Amerikan planına karşı cephe almıştır. Hatta Papa durumu şahsi problemi halinde kabul etmeye başlamıştır.

- Kendi içlerinde de Alevi, Sünni mezhep farklılıkları olan İslam ülkeleri, Lübnan bölünmesini kendi ülkelerinde de inikasları olacağı endişesiyle politik çareler aramaya başlamışlar ve Suriye’nin Lübnan’daki aktif tutumuna karşı cephe oluşturmuşlardır.

- İnsan hakları konusunda ôncü durumu korumak isteyen Amerikan Hükümeti kendi halkı karşısında dahi zor duruma düşmüştür.

-General Michel Aoun birkaç gün evvel yabancı basına Lübnan'da yaptığı bir açıklamada, Amerika'nın Lübnan'daki siyasetini izah etmiş, orta Amerika'da uyuşturucu mafyasına karşı aktif önlemler alan Amerikan idaresinin Lübnan Bekaa'daki afyon ve uyuşturucu yetiştirilmesi, imali ve dünyaya pazarlanması konusunda Suriye’ye göz yumduğu ve bu suretle Suriye ekonomisinin, Suriye’nin, - kendi politikasını bölgede yürütmesi karşılığında ayakta tutmaya çalıştığından bahsetmiştir. Ayrıca, Beyrut'taki bombalı arabalarda CIA'nın parmağı bulunduğuna dair elde ettikleri delil ve emareleri sıralamıştır. Son olarak General Michel Aoun kendilerinin de Lübnan ve dünyanın her tarafında rehineler ele geçirip baskı unsuru olarak kullanabileceğinden bahisle Amerikan idaresini tehdit etmiştir.

- Bu beyanatın hemen akabinde Beyrut'ta Amerika aleyhindeki nümayiş ve Elçiliğe saldırılar başlamış, Amerika Lübnan'daki Elçiliğini boşaltarak. Memurlarını Kıbrıs'a göndermeye mecburiyet hissetmiştir

- Gelişmeler. Amerika'nın Lübnan- Orta Doğu politikasında değişiklikler yapacağı kanısını uyandırmaktadır.

- Muhtemelen önümüzdeki günlerde Lübnan'da bombardımanlar duracak, üç ay müddetle ateşkese gidilecek ve politik çözümler araştırılacak ve Lübnan'da herkesin kabul edebileceği bir Cumhurbaşkanı seçimi yapılacaktır.

- Orta Doğudaki yeni politika ve gelişmeler. Türkiye için de önemli hususlar ortaya çıkarmaktadır.

- İsrail'in Orta Doğuda jandarmalık yapamayacağının ortaya çıkması, Türkiye’nin Amerika nezdindeki önemini artırmıştır. Ancak Amerika jandarmalık görevini Türkiye’ye yüklemek için imkanlar araştıracak, belki Kürt ve Ermeni problemleri içerisinde, en azından bilgi toplamak vs. için, daha fazla olacaktır.

- Suriye, Lübnan’da olaylara batmış, Amerika ile işbirliği içerisinde tam görülmüş ve diğer İslam ülkelerinin tepkisini çekmiş, zayıflatmıştır. PKK’yı desteklemesi muvacehesinde Türkiye'nin çok sert şekilde üzerine gitmesi mümkündür Tepki gösterebilmesi imkanına sahip bulunmamaktadır.

– Lübnan’daki gelişmeleri Türkiye yakinen takip etmelidir. Orta doğudaki politik gelişmelerin ve değişimlerin en iyi takip edebileceği saha Lübnan'dır. Sahada istihbarat olanaklarımız üst seviyede götürülmelidir.

Arz ederim.

6 Eylül 989

Hiram Abas"

Irak Kuveyt'i işgal etmiş, Türkiye için yeni ve aktif bir dış politika devri başlamıştı. Hiram Bey'in devletin en üst makamlarıyla temasları devam ediyordu. O, mesleki birikimlerini devlet yararına sunmayı bir görev addediyordu. Ölümünden 35 gün önce Körfez Krizi ile ilgili bir rapor yazarak Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a sundu:

“Sayın Cumhurbaşkanım,

Türkiye’nin Orta Doğu ve Dünya devletleri muvacehesinde son günlerdeki aktif politikası, istihbarat ihtiyacını önemli ölçüde arttıracak ve aynı zamanda hedefleri ile yöntemlerinde de değişiklik gerektirecektir.

1960 ihtilalinden sonra Genelkurmay patronajına giren istihbarat örgütümüz, ülke içerisindeki aşırı uçların çalışmalarına sızma ve onları ifna etmeye, dışarıda ise birinci kuşak devletlerin askeri güçlerini tespite yönelmiş, görevini, topladığı bilgileri ilgili makamları intikal ettirmekle sınırlamıştır.

Bu maruz sınırlamanın gerekçesi de, servisin yıpranmaması olmuştur: Türkiye’nin dış devletlerden ziyade içe dönük politikası ve Genelkurmayın sadece dış devletlerdeki askeri konuş, kuruluşa, içerde de yıkıcı, bölücü faaliyetlere ilgi göstermesi ise, üst makamların MİT’i ana görevine yöneltme fonksiyonlarında zafiyet meydana getirmiştir.

Bugünkü çalışma ve yöntemleriyle MİT'in devletimizin aktif politikasında vazgeçilmeyecek unsur olan”1nilli istihbarat” ve enformasyonu oluşturmayacağı düfündürmektedi1:

Günümüzdeki televizyon ve basın ajansları her büyük olayı anında dünyanın her tarafına duyurmakta ve dolayısıyla olayların takibinde belki de Dışişleri Bakanlığı ve diğer dış örgütlerin önüne geçebilmektedirler. Ancak dış basın ve yayın büyük ölçüde Amerika ve İsrail kontrolündedir. Dolayısıyla bu bilgileri milli kaynaklarımızca tetkik edecek bir seviyeye ulaşamazsak, dezinformasyona maruz kalmamız tehlikesi ortaya çıkmaktadır.

Diğer yönden istihbarat kuruluşları sadece bilgi toplamakla yetinmezler. Devletlerinin gizli politikalarının tatbiki için önemli bir alettirler. Bush'un, Saddam Hüseyin'i devirme görevini CIA’ya vermesi, Suriye'nin Orta Doğudaki bu günkü gücüne muhaberat 1efkilatı ile kavuşması, Muhaberat'ın ASALA, PKK, AMAL vs. gibi örgütleri devletlerinin politikası muvacehesinde kontrolü ve kullanılması, arz ettiğim hususlara yakın birer misaldir.

Bu askeri harekat ile Saddam rejimi düşürülse bile Orta Doğu büyük değişiklikler ve gelişmelere sahne olacaktır kanaatindeyim. Türkiye'de işleme koyduğunuz aktif politikanın bölgede tatbiki ve olaylardan ülkemizin kazançlı çıkabilmesi için acele bir reforma tabi tutulmuş istihbarat çalışmalarına istihbarat göstermektedir. Irak’ın askeri güçlerinin konum ve kuruluşları hakkında toplayabileceğimiz bilgilerin çok daha teferruatlı ve doğru doneleri, Amerikalıların uyduları sayesinde ulaştıkları istihbarattan ve kendilerinden günü gününe alınabilir. Türkiye’deki yıkıcı bölücü ve terör faaliyetleri için ise polis istihbaratı az farklılıkla MİT seviyesinde çalışmalarını sürdürmektedi1: Dolayısıyla istihbaratımızın Irak, Suriye, İran, Yunanistan ve Batı Devletlerinin bölgedeki azınlık, Kürt konularındaki çalışmalarına, tamamen yeni bir anlayış içersinde tevcih edilmesi gerekmektedir. Bu ülkelerde üst seviyede tesir ajanlarına ihtiyaç ortadadır.

Bush'un CIA'ya yüklediği Saddam'ı devirmek görevini, askeri bir harekata başvurmazsa, sadece ekonomik tedbirler ile CIA’nın uygulayabilmesi fevkalade zordur. Kendileri de Irak'a sızabilmiş değillerdir. Dolayısıyla CIA bu faaliyet için İsrail, Suriye ve Türkiye'nin imkanlarından da yararlanma çarelerini araştıracaktır:Türkiye’nin imkanlarını CIA yetersiz görür ve İsrail Suriye işbirliğine yönelirse bu ülkenin imkanları bilhassa Kürtler üzerinde mevcuttur ve Türkiye için tehlikeli bir durum çıkacaktır. İstihbaratımızın oyunu çok ustaca oynaması gerekmektedir .

Sayın Cumhurbaşkanım, dinlemek lütfünü gösterdiğiniz şifahi arzıma ilaveten çok kısa olarak önemli gördüğüm istihbari ana noktaları bu notada bilgilerine sunmaya çalıştım. Türkiye istihbaratı Orta Doğuda müesseriyete kavuşabilir.

Şimdiye kadar Irak kontrolündeki bazı örgütleri, yeni gelişmelerden faydalanarak kontrole alabilir, üst seviyede ajanlar angaje edebilir. Bu çalışmalar Türkiye içerisinden veya Kıbrıs gibi ülke dışından da sevk edilebilir. Ülkemiz için çok önemli bir geçiş döneminde iyi bildiğim istihbarat konusunda her hizmeti ülkeme sunmaya hazır olduğumu saygılarımla arz ederim.

21 Ağustos 1990

Hiram Abas"


Okuyucular Körfez Krizinden itibaren takip edilen aktif dış politikada Hiram Bey'in izlerini hissedecekler. Bu iki önemli raporun Hiram Bey'in yapısını, devlet anlayışını ve değerini yeterince açıklamış olduğunu ümit ediyorum.




FastCounter

 

Hit Counter

  Anadolu Türk İnterneti

 

Güncelleştirme : 24.08.2021 - 15:50